Röportaj: Yener EKİNCİ
ADANA (BÖLGE) – Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle pandemi ilan edilmesi ve uzaktan eğitim sistemine geçişin ardından, velilerin ve öğrencilerin günlük hayatlarında da oldukça önemli değişimler yaşandı. 15 Şubat tarihinde okulların kısmen açılacak olmasının, olumlu ve olumsuz yönden hem öğrenciler, hem ebeveynler üzerinde etkisi nasıl olacak? Bu ve daha fazla sorunun cevabını Özel İstiklal Tıp Merkezi’nde görevli, Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Dr. Özden Polatöz’den aldık.
Köy okullarında 15 Şubat, 8 ve 12’nci sınıflar ile özel eğitim okullarındaki eğitim-öğretim ise 1 Mart tarihinde başlıyor. Yaklaşık bir senedir evde olan bu öğrencilerin, okula adapte olmalarında ne gibi sorunlar yaşanabilir ve yaşadıkları sorunları nasıl atlatabilirler?
Yaklaşık bir yıldan bu yana evde kalan çocuk ve gençlerimiz, okula başladıklarında mutlaka adapte sorunu yaşayacaklardır. Akranlarıyla sosyal ilişkiler kuramayıp, oyunlar oynayarak deşarj olamadılar. Yani, gelişimsel basamakları geçemediler. Bir hapis hayatından çıkmış gibi hissedecekler kendilerini. Online eğitimin dezavantajlarını da yaşadılar. Öğretmen derse birebir hakim olamayınca, öğrenciler haliyle anlatılanlara konsantre olamadılar. Dolayısıyla, online eğitim çok fazla fayda sağlamadı. Bu durum anne ve babalarda da sıkıntı yarattı. Bu da, doğal olarak çocuğa yansıdı. Derslerde başarılı olmaları konusunda, gerileme yaşayabileceklerini düşünüyorum. Yavaş yavaş uyum sağlayacaklardır; ancak bu süreçte bir takım davranışsal problemler ortaya çıkması kaçınılamaz. Ebeveynlerin ve öğretmenlerin hakimiyetiyle bu sorunlar aşılacaktır.
Süreç içerisinde anne ve babalara ne gibi görevler düşüyor?
Çocuklarına karşı destekleyici bir tutum almaları lazım. Özellikle de sosyalleşmeleri için teşvik etmeleri gerekiyor. Çocuklarının yapısına göre uygun aktiviteleri kendileri belirleyeceklerdir.
‘’Derslere kendilerini vermeleri zaman alacak’’ demiştiniz. Bu durumda öğretmenlerin davranışları nasıl olmalı?
Geçiş aşamalarını tamamlarken biraz daha opsiyonlu davranmak gerekiyor. Anlayışlı yaklaşmak, müfredatta çok hızlı ilerlememek, çocuğun kabul edebileceği bir seviyede eğitim vermek en makulü olacaktır. Derslere hemen başlayıp açığı kapatmak gibi düşünceler, çocukta olumsuz etki yapabilir.
8 ve 12’nci sınıflar dışında, okula gidemeyip evde kalan çocuklar nasıl etkilenecek?
Onlar için gerçekten şanssız bir durum söz konusu. Kardeşlerinin veya abla ya da ağabeylerinin okula gittiğini gördüklerinde, mutlaka bir imrenme olacaktır. Travmatize etkisi görülmesi muhtemeldir. Bunun yanı sıra; ‘o okula gidiyor, ben gidemiyorum’ gibi haksızlık duyguları tetiklenebilir ve davranışsal sorunlar görülebilir. Bütün bunların, çok büyük sorunlara yol açacağını pek düşünmüyorum.
Hep öğrencilerden bahsettik; ancak öğretmenler için de zor bir durum. Onlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Onların işi de gerçekten çok zor. Eğitim, yüzyıllardır yüz yüze yapılan bir sistem üzerinden ilerliyor. Bir öğrenciyi gözlemlemekle, online eğitimde bilgisayar ekranından bir yüzü görmek arasında ki en iyi farkı, en iyi öğretmenlerimiz bilirler. Yüz yüze eğitim verme konusunda istekli oldukları için psikolojik bir sorun yaşamayacaklar, olumlu etkileneceklerdir.
Ebeveynler, ‘Çocuğuma virüs bulaşır mı?’ endişe ile nasıl baş edecekler?
Burada görev, Milli Eğitim yetkililerine düşüyor. Güvenli ortamı sağlayacak kişiler onlar olacak çünkü. Aldıkları önlemlerle, bu endişeyi yok edeceklerdir.
Bir hekim ve bir ebeveyn olarak değerlendirecek olursanız, bu ortamda okulların açılmasını uygun buluyor musunuz?
Verilere baktığımız zaman, salgında bir düşüş yaşandığı açıkça görünüyor. Gerekli tedbirler alındıktan sonra, okulların açılmasını mantıksız bulmuyorum. Kısmen de olsa, yüz yüze eğitime geçilmesi gayet uygun oldu.
Vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ederim
Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim.
