SPOR VE BİLİMLE GEÇEN BİR ÖMÜR: HARUN TANIK

HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR

Harun Tanık 9 Ekim 1956 yılında Adana’da doğdu. İlkokulu Ahmet Karabucak, ortaokulu Ziyapaşa, 1975 yılında Adana Endüstri Meslek Lisesi’ni tamamladı. Daha sonra 1 yıl Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulu’nda okuduktan sonra yeniden sınava girerek Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fizik Bölümü’nü kazandı ve başarıyla mezun oldu.

Futbol, basketbol, voleybol ve masa tenisine büyük ilgi duyan ve okul dönemlerinde takımlarda yer alan Harun Tanık, yüzmeyi Devlet Su İşleri (DSİ) lojmanları önünde Seyhan Baraj Gölü’nde öğrendi. Lojman sakinlerinden dönemin iyi yüzücülerinden İrfan Verekdal ve Ahmet Gökbuget’i model alarak kendini geliştirdi.

Cumali Kandilci’nin desteğiyle Atatürk Yüzme Havuzu’nu giderek kurbağa, kelebek ve karışık yüzme yarışlarına katıldı. Çeşitli dereceler yaptı. Tenis Dağcılık ve Su Sporları kulübünde Tuncay Şenyüz’ün desteğiyle 1969-1975 yılları arasında sutopunda (makası iyi olduğu için) kaleci olarak oynadı.

Sutopunda kaleci olarak Fahri Yılmaz ile Cabbar Yuva’yı model aldı ve antrenman ve maçlarını izleyerek iyi bir sutopu kalecisi oldu. 1975 ile 1990 yılları arasında üniversite kazandığı için gittiği Ankara’da ODTÜ takımında yüzdü, sutopu oynadı, ayrıca altyapı, kız ve erkek takımında 30 yıl kadar antrenörlük yaptı.

Erzurum Tank Taburu’nda asteğmen olarak vatani görevini yapan Harun Tanık, 4 yıl ASELSAN’da görevinin ardından Türkiye Eletronik Sanayi (TESTAŞ) çalıştı. Görevleri sırasında birçok öğrenciye önemli katkıları bulunan Harın Tanık, iki oğlunun hem iyi eğitim almasını sağladı, hem de iyi sporcu olmalarını teşvik etti.

Sporun yanı sıra her alan da üretime yaşamı boyunca devam edeceğini ifade eden Fizikçi Harun Tanık sorularımızı şöyle yanıtladı:

Kendinizden söz eder misiniz ? Eğitiminiz nedir? Hangi sporlarla ilgilendiniz? Yüzmeyi kimden nasıl öğrendiniz ? yaptığınız sporlar neler ?

Küçük yaşlarda çok hareketli bir çocuktum. Adeta ağaçlarda gezinirdik. Her çocuk gibi Sümer Mahallesi’nde sokak aralarında ve okul bahçesin de futbol oynardık. Ayrıca basketbol, voleybol ve masa tenisine de merak duydum. Daha sonra babam DSİ de çalıştığı için Seyhan Baraj Gölü kıyısında bulunan DSİ Lojmanlarına taşındık. Burada gerçekten güzel bir aile ortamı ve dostluklar vardı. Yüzmeyi gölde komşu ağabeylerim İrfan Verekdal ve Ahmet Gökbuget’i model alarak öğrendim. Zaman zaman İrfan ve Ahmet ağabeylerin yüzücü arkadaşları ziyaret ediyorlardı. Cumali Kandilci beni izleyerek havuza gelmemi istedi.  Hurmalı Atatürk Yüzme Havuzu’na gittim. Yarışa girmemi istediler. Ancak depar, dönüş ve diğer kuralları bilmiyordum.  İlk yarışımda 100 metre kurbağalamada yarışı zorlukla tamamladım. Hedefim yarışı bitirebilmek ti! Ama sonuncu da olmasam iyi olurdu. Bunu başardım. Daha sonraları hafta sonları yarışlarına katılarak diğer milli ve rekortmen yüzücüleri izleyerek kendimi geliştirdim.  O zamanlar her hafta hediyeli ve keyifli yarışmalar olurdu. Madalyalar ve hediyeler çok etkili olunca daha çok zaman ayırmaya başladım. Dönemin ünlü yüzücülerinden Ünsal Fikirci abimiz antrenörlük yapıyordu. Bir gün beni çağırarak kaç doğumlu olduğumu sordu. 13 yaşımda olduğumu belirttim. Geç kaldığımı ve başlama yaşını çok geçirdiğimi söyledi. Biraz moralim bozuldu ama bırakmadım yüzmeyi. Bu arada benim gibi birkaç arkadaşımı da sutopuna yönlendirdiler. Hırslandım. Derecelerimi sürekli geliştirdim.

Yüzmede ki başarılarınızın yanı sıra sutopunda da özellikle Tenis Dağcılık ve Su Sporları kulübünde hayli başarılı oldunuz. Bunu kim sağladı. Ayrıca, hangi antrenörlerle çalıştınız ?

Milli ve rekortmen yüzücü Tuncay Şenyüz, bizim geleceğimizi şekillendirdi. Sadece yüzme ve sutopu öğretmedi.  Öğütleriyle her alanda yetişmemize büyük yararı oldu. Tenis Dağcılık Su Sporları Kulübüne yapılan 25 metrelik havuzda sutopunun en ince tekniklerini, kurallarını, taktiklerini öğretti. Makasım güçlü olduğu için benim kalecilikte daha yararlı olduğumu belirlediler. Tuncay Şenyüz’ün ağabeyi rahmetli Avukat Turgay Şenyüz’de milli takımda kalecilik yapmıştı. Ondanda çok şeyler öğrendik. O dönemlerde takımda Ergün Sanrı, Ertunç Tansuğ, Cem Filiksaç, Ali Haydar Yaşar, Birol ve Şenol Uçar kardeşler,  Cihangir Canver, Aslan Gökbuget, Abdullah Tuli, Arif Talay, Serdar Aydın vardı. Adana’da gerçekleştirilen yükselme maçlarında bu ekiple birinci lige çıkmayı başardık. Bu maçlara babam ve annemi de davet etmiştim. Onlar da bizden daha fazla heyecanlanarak maç izlediler. Aynı ekiple Hatay’da da şampiyonluk yaşamıştık önceki yıl. Daha sonra ki yıllarda yüzmede Canan Bencan hocamızla çok gelişme sağladık kamplar çok etkili oldu, Canan hoca sayesin de bizden sonraki nesilde çok güçlü yüzücüler yetişti. Hatırladıklarım, kızlar da Ayşe, Zehra, Fatoş ve hatırlayamadığım daha küçükler. Erkekler de ise;  Erkan Tokyürekli, Han Batur, Adnan Sanrı gibi rekortmen yüzücüler çıktı.  Sutopunda da bir ara Şahin Ciğer ve Cumali Kandilci hocalarımızın desteğiyle İstanbul Ortaköy Yüzme İhtisas (Lido) ve Adalar havuzlarında, ayrıca  İzmir ve farklı illerde şimdiki adıyla deplasmanlı liglerde önemli başarılar elde ettik.

Burada unutamadığım en büyük anılar içinde, Kulüp Başkanı Enis Sait’in eşi eczacı Özgül hanımın sağlığımızla yakından ilgilendiğini ve kamp dönemlerin de yaptığı yemek ve pastalarla beslenmemiz de büyük katkılarını olduğunu söylemeliyim. Bizlere büyük motivasyon da oluyordu.  Kızları Ayşe ve daha sonra ki yıllar vefat ederek bizleri kahreden Fatoş’da yarışmalara da  katılarak başarılı olmuşlardı.

Üniversite eğitimi nedeniyle Adana’dan zorunlu olarak koptunuz. Köklü bir kulüp olan aynı zamanda üniversiteyi temsil eden ODTÜ’de uzun yıllar yüzdünüz, sutopu oynadınız ve antrenörlük yaptınız bunlardan söz eder misiniz ?

1975 yılı Eylül ayında üniversite nedeniyle Ankara’ya geldim. Sporumu da sürdürmeyi hedefliyordum. ODTÜ Sutopu Takımı transfer teklifi yaptı ve ODTÜ Spor Kulübü nün çanta, bornoz ve formasına ilk ve tek transferimi yaptım. Ne büyük amatör ruh ama değil mi! Burada aralıksız 15 yıl süper lig seviyesin de sutopu oynadım. O dönemlerde 6 takımlı lig oynanıyordu. Birkaç kez alt lige düştük ama ertesi sene tekrar lige döndük. Bu arada, ODTÜ de kaleci olarak birkaç yıl oynadıktan sonra yerime kaleci yetiştirip çakılı ve oyun kurucu olarak oynamaya başladım. Devamın da bir süre de a takım da antrenör oyuncu olarak birkaç yıl oynadım. Sorasın da oyunculuğu bırakarak altyapı antrenörlüğüne başladım ve halen devam ediyor. Bu arada sporun eğitime çok büyük katkısı olduğunu en yakından bilen birisi olarak yüzlerce çocuğumuzun yetişmesine katkı sağladığımı düşünüyorum. Hiç üniversite okumayan sporcum olmadı bu güne kadar. Hepsi şimdiler de çok iyi seviyedeler akademik ve iş yaşamı olarak. Yeniler bu şekil de yaşamlarına hem okul hem sutopu ile devam ediyorlar, ama eskiler de master turnuvalarına yurt içi ve dışında katılmaya devam etmekteler. Şu an itibariyle ODTÜ Sutopu Takımı tüm yaş kategorilerin de birinci lig seviyesin de oynuyor. Türkiye de ilk beş kulüp arasına girmekte. Bu başarılar nedeniyle tüm yaş gurupların da kadın ve erkek takımlarımızdan pek çok sporcumuzu milli takımlara kazandırdık.

Ağabeyiniz Bülent Tanık, Çankaya Belediye Başkanlığı yaptı. Çocuklarınızın da yüzme-sutopu branşları seçmelerinde model oldunuz onlardan söz eder misiniz ? Ayrıca başka hangi branşlarda spor yaptınız? Spor halen sürüyor mu?

Bülent ağabeyim her alanda kendini geliştirdi. Çankaya gibi önemli bir ilçenin başkanlığını başarıyla yürüttü.  Babam Emin Ali Tanık’ı çok genç yaşta kaybettik. O’nun 17 yaşında başlattığı şiirlerini ‘Zembilden çıkanlar’ adında bir kitapta topladık. Bununla ilgili imza günü düzenledik. İki oğlum var. Büyük olan Emin Can Tanık 1987 doğumlu o da uzun yıllar sutopu oynadı. Gençler Türkiye üçüncülükleri yaşadılar ve uzun yıllar (A) takım oyuncusu olarak yurt içi ve yurtdışı LEN turnuvalarına Türkiye’yi temsilen kulüp adına katıldı. Şimdi ulusal düzeyde sutopu hakemliği yapmakta. ODTÜ Malzeme ve Metalurji Mühendisliği bölümünü bitirdi. Özel de çalışıyor.

Küçük oğlum Özgür Tanık 1993 doğumlu o yüzmeyi öğrendi ama istemedi, Futbol merak sardı Gençlerbirliği alt yapısına gitti, fena değildi ama okul dönemleri nedeni ile sürdüremedi. O da  Dansçı oldu . Hacettepe Sosyoloji Bölümünü bitirdi. Şimdi medya üzerine çalışmakta.

Kendi branşınızla ilgili yeni buluşlar içindesiniz. Şimdiye dek neler yaptınız? ASELSAN, TESTAŞ gibi stratejik gibi kuruluşlarda görev yaptınız. Yüzlerce master ve doktora öğrencisine yol gösterici oldunuz bu çalışmaları anlatır mısınız ?

Askerlik dönüşün de, ASELSAN’da 4 yıl elektronik sanayiinde hybrit devre üzerine çalıştım. 1990 yılın da TESTAŞ(Türkiye Elektronik Sanayi)de göreve başladım. Burada Türkiye’nin ilk Transistör ve Entegre devre üretimini gerçekleştirdik arkadaşlarımla.(Transistör Elektronik dünyasının DNA sı denilebilir tüm sektör bunun üzerine kurulur. Çok önemli!).  Sonrasın da TESTAŞ’ı Özelleştirme Başkanlığı kararı ile ülke çıkarları gözetilerek ODTÜ ye bedelsiz olarak tümüyle devrini sağladık. Biraz da zorunluluktan dolayı! Bu bile çok önemliydi bizim için zira koca tesisler ve arazi heba olacaktı.

ODTÜ ile, Mikro Elektro Mekanik Sistemler (MEMS) ilgili Arçelik firmasına “Basınç,Sıcaklık ve Nem Sensörü (duyargası) Chip” tasarımı ve üretimini yaptık. Yaklaşık 10 yıl süren bu dal araştırmalar sırasın da onlarca master ve doktora öğrencisi, akademisyen prosesci olarak yetişti. Şimdi beş ama dalda ileri teknoloji içeren hepsi kendi projelerinin yürütücüsü oldular. Bu projeler de Türkiye’nin ilk çalışmaları olarak görülebilir.

Sonrasında 2008 yılında kendi bölümüm olan Fizik bölümünde, Endüstüriyel olarak ilk FotoVoltaik Güneş Enerjisi çalışmalarını başlatmak üzere, sınıf arkadaşım Prof. Dr. Raşit Turan la GÜNAM’ı (Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezi) kurduk. Bura da da Türkiye’nin yine ilk PV Güneş hücrelerinin üretimini gerçekleştirdik. Çalışmalar halen devam etmektedir.

ŞAMPİYON SPORCU CUMALİ KANDİLCİ: “HARUN ZEKİ VE YETENEKLİYDİ”

Eski şampiyon yüzücü ve Tenis Dağcılık Su Sporları Antrenörü Cumali Kandilci, Harun Tanık’ın saygılı, nezaketli, zeki ve yetenekli bir sporcu olduğunu söyledi.

Harun Tanık’ın halen sporla yakından ilgilendiğini, görevli olduğu ODTÜ’de yüzlerce küçük yaş gurubu öğrencileri spora kazandırdığını belirten Kandilci, “Harun, dikkatli, söyleneni anında anlayan ve uygulayan, sporcularımın arasında ayrı tuttuğum başarılı birisiydi. Zaten, şu anda sporun yanı sıra ODTÜ’de çalışkanlığı, üretkenliği nedeniyle onunla gurur duyuyorum. Genç yaşlarında iyi bir konuma geleceği belliydi. Burada Harun’a emeği bulunan Tuncay Şenyüz ile Şahin Ciğer hocalarımızın da hakkının teslim etmek gerekir. Harun özellikle sutopunda iyi bir kaleci ve oyuncuydu. Milli takıma girecek kapasitede birisiydi. Yolu açık olsun” diye konuştu.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor