TEKNOLOJİ DÜNYAYI DEĞİŞTİRİYOR

Şimdi gelinen noktada bir kez daha teknolojideki gelişimin hızlandığı ve yaşantımızın her alanını etkilediği kapsamlı bir değişim sürecini yaşıyoruz…

Dijital teknolojideki gelişimi yönlendirenler “Daha hiç bir şey görmediniz” diyorlar. Onlara göre, etkileri her alanda hissedilen dijital devrimin henüz ilk aşamalarındayız…

Yapay zekayla donanmış makinaların, akıllı robotların pek çok alanda insanların rakibi haline geldiğini görüyoruz…

Bu süreçte bir kez daha değişime uyum sağlayanlar kazanacak ama ilk aşamada kaybedenler kazananlardan çok daha fazla olacak. Bu buluşların, bu gelişmelerin kapitalist sistemin dinamikleri sayesinde yaşanmakta olması, bu gelişmelerin toplumdaki farklılaşmayı ve ayrışmayı daha da derinleştirmesine yol açabilecek.

Serveti yetenler, belki ölümsüzlüğü satın alma lüksüne bile sahip olabilecek; diğer yanda iş bulma umudunu kaybedenler belki işlerini ellerinden alan robotlara karşı savaş açacaklardır.

Bu süreçte kaybedenlerin tepkileri çok farklı şekiller alabilecek, çünkü şimdi herkes küresel oyunun içinde ve iletişim devrimi sayesinde pek çok şeyin farkında. Bugünün dünyasında tepkiler farklı etkiler altında şekilleniyor ve farklı siyasi arayışları gündeme getirebiliyor, bu ortamda farklı lider tipleri ortaya çıkabiliyor.

Akla değil duygulara hitap edebilen, toplumdaki özlemleri iyi okuyan Erdoğan gibi, Trump gibi siyasetçiler popüler olabiliyorlar ve iktidarı ele geçirebiliyorlar. Ölümsüzlüğü de bu popülist liderler satın almaya çalışmış olabilirler…

Batı dünyası, dinlerin öğretisiyle yetinmeyip bilimsel gelişmenin yolunu açtığı ve evrenin sınırlarını keşfetmeye yöneldiği için dünyaya hükmetti ve model olabildi. Şimdi de teknolojideki atılıma öncülük ettiği için dünyadaki değişime son veriyor.

Kapitalizmin küreselleşmesi, batının etki alanını daha da genişletti ve batının yalnızca gelişme modeli değil ‘İYİ YAŞAM TARZI’ da dünyanın dört bir yanındaki insanlar için hedef haline gelmeye başladı.

Şu ya da bu nedenle ülkelerindeki yaşam koşullarını beğenmeyen yüzbinlerce insan, ölümü bile göze alarak kendisini batıya atmaya çalışıyor şimdi…

Evet, batı bir çok kimse için çekim alanı olmaya devam ediyor, ama bugün gelinen noktada batı dünyası çok ciddi sorunlarla karşı karşıya. Küreselleşmenin ve teknolojideki gelişmelerin yarattığı çelişkiler batıyı ciddi biçimde zorluyor.

Kapitalizmin küreselleşmesi ve teknolojideki gelişmeler, bir yandan başta ÇİN olmak üzere yeni yükselen ülkelerin muazzam bir atılım yapmasını sağladı ve ülkeler arasındaki gelir eşitsizliğini azaltı. Ama diğer yandan, hemen her ülkede eşitsizliği büyük ölçüde arttırdı.

Batı ülkelerindeki geniş orta sınıf bu gelişmelerden olumsuz etkilenirken, iletişim devriminin bilinçlendirdiği ve özgürleştirdiği insanların beklentilerini karşılamakta zorlaştı.

2008 krizi küresel kapitalizmin defolarını açığa çıkardığı için bir dönüm noktası oldu. Küresel iş bölümünde batının kontrolünde olan finans sisteminin çökme noktasına gelmesi tam bir şok yarattı.

Başta ABD ve İngiltere olmak üzere batının zengin ülkelerinde, iflasın eşiğine gelen bankaları kurtarmak için kamu kaynaklarının cömertçe kullanılması, buna karşılık geniş kitlelerin yaşamını etkileyen kamu harcamalarında ciddi kısıntılara gidilmesi, kemer sıkma politikaları izlemesi, toplumsal tepkilere yol açtı.

Krizi çıkartan bankaları yönetenlerin çoğu küçük kayıplarla ya da hiç bir fatura ödemeden işin içinden sıyrılmasına göz yumulurken, krizin faturasının halka çıkartılması sisteme karşı duyulan tepkiyi de artırdı.

Bankaları ve finans sistemini ayakta tutmak için çeşitli ülkelerin merkez bankaları tarafından trilyonlarca dolarlık likitide yaratılması, 2009’dan itibaren başta ABD borsaları olmak üzere dünya borsalarında bütün zamanların en çarpıcı yükselişlerinden birini tetikledi. Ama dünya ekonomisinin hala da sürmekte olan bir yavaş büyüme dönemine girmesini önleyemedi.

Küresel kapitalizmin, özellikle sistemin merkezindeki gelişmiş ülkelerle, küçük bir azınlığın lehine, geniş kitlelerin aleyhine çalıştığı açığa çıktı.

ABD’de ve birçok Avrupa ülkesinde şimdi yükselen toplumsal tepkiler, bu gerçekle yüzleşmeyi geciktirmenin artık mümkün olmadığını gösteriyor.

İngiltere’de yapılan BREXİT referandumunun ülkenin AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN ayrılmasını isteyenlerin zaferiyle sonuçlanması, ABD’de Donald Trump’ın başkanlık seçimini kaybetmesi bir çok Avrupa ülkesinde küreselleşme karşıtı aşırı sağ partilerin güçlenmesi bu olgunun somut kanıtları değil mi?

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor