TELÂŞLANAN İSTANBUL’DAN PAŞA’YA: SAKIN ATEŞ AÇMA!

ALTINCI BÖLÜM

Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a “Ateş emri verdim” mesajını 6 Kasımda iletmeden bir gün önce, Murat Palas otelinde Adanalı kanaat önderlerinin verdiği yemeğe kurmayları ile birlikte katılmıştı. Halk temsilcileri yemek boyunca Paşa’ya adeta yalvararak rica ediyor, “Paşam siz emredin, bize ne görev düşerse seve seve yapmaya hazırız” diyorlardı. Benzer ifadeler daha önceleri de vurgulanmıştı. Paşa, istekleri dinledikten sonra ayağa kalkarak yaptığı konuşmada özetle, “Bu memleketin kurtulacağını, henüz ümitlerin sönmediğini, bunun için mücadele edeceğini, Türk milletinin ve ordusunun kendi vatanını ve istiklalini koruyabileceğini” ifade etti.

Aslında, yemekten önce kendi de mücadele fikrini benimsemiş ve düşündüklerini, dünkü bölümde yazıldığı biçimde Ali Fuat Paşa’ya açmıştı. Bütün bu gelişmeler karşısında, ters tepeceğini bile bile o sert telgrafı Sadrazamlık Makamına İngilizler karaya çıkarsa ateş açtıracağım telgrafını çekmişti.

İSTANBUL’DA TELÂŞ

Mustafa Kemal Paşa’nın adeta “Ben anlamam, karaya çıkarlarsa ateş açtıracağım” anlamındaki mesajları Sadareti telâş düşürmüştü. Mustafa Kemal bu, yapar mı, yapardı çünkü. Aynı akşam bizzat Ahmet İzzet Paşa’nın hazırladığı telgraf 7 Kasım sabahında Mustafa Kemal Paşa’ya ulaştı. Şöyle yazıyordu:“İskenderun’a çıkacaklara karşı tarafınızdan silah kullanılmasının emir verilmiş olması, devletin siyasetine ve memleketin menfaatlerine kesinlikle aykırı olduğundan bu yanlış emrin derhal düzeltilmesi tavsiye olunur(! Ateşkes Antlaşması’nda bize bu uygunsuz hükümleri kabul ettiren, gaflet değil kesin mağlubiyetimizdir(!)”

ORDU LAĞVEDİLDİ

8 Kasımda da, Paşa’ya şu emir geldi: “…Müracaat vukuunda şehrin tahliye ve teslim olunması hususunda gerekenlere acele bildirimi lâzımdır… Gevşeklik göstermemek şartıyla bu aczimizin göz önünde bulundurulması ve söz ve hareketlerimizin buna uydurulması memleket selâmeti için gereklidir (!)”

PAŞA’NIN İSYANI: HAYIR! YAPAMAM

Ahmet İzzet Paşa’nın acz içinde bulunulduğu için İngilizlerin isteklerine hem de yardım edilerek “Olur” denmesi şeklindeki mesajına, Mustafa Kemal Paşa, tarihe geçecek şu sert cevabı verdi: …Acz ve zaafımız derecesini pekâlâ bilirim. Bununla beraber devletin yapmaya mecbur olduğu fedakârlığın derecesini de belirleme ve sınırlama gerekeceği kanaatini muhafaza ederim. Yoksa Almanya ile beraber sonuna kadar harbe devam etmek halinde büsbütün hezimete uğranılacağından, İngilizlerin elde edebilecekleri neticeyi onlara kendi yardımımızla bahşetmek tarihte Osmanlılık için kara bir sahife vücuda getirir. …Bilhassa yüksek şahsiyetinizce yakınan malûm bulunmuştur ki âcizleri her ne hal ve vaziyette bulunursam bulunayım doğru olduğuna kani bulunduğum ve gerekenlere söylemeyi ve ulaştırmayı memleketin selâmeti gereği kabul ettiğim görüşlerime tâbi olmaktan nefsimi menetmeğe kadir değilim”

Mustafa Kemal Paşa, özetle, “İsteklerinizi yerine getirmeyecek İngilizlere  yardımcı olmayacağım, doğru bildiğimi yapacağım” demişti.

SAVAŞA HAZIRLIK TOPLANTILARI

Padişah emriyle Ordusu lağvedilen Mustafa Kemal Paşa, gelen emre karşın 10 Kasım akşamına kadar Adana’da kalarak gelecek günlerle ilgili hazırlıkları tamamlamaya çalışacak, Ali Fuat Paşa’ya söylediklerinin uygulanması yolunda ilk adımları Adana’da atmış olacaktı.

 

PAZARTESİ: VEKAYİİN İK HİS-Sİ TEŞEBBÜSÜ

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor