UFUKTA BİR DE ÇEKİRGE FELAKETİ GÖZ KIRPIYOR!

Orta direği yok eden ekonomik bunalım, çöp bidonlarında nafaka arayanlar, gece yatağa aç giren çocuklar içimizi sızlatırken kar-kış-kıyamet zamanda gelen deprem darbesi ve ardı arkası kesilmeyen sellerden sonra bir de Coronavirüs belası başımızda.

Bağış-yardım alanında Sayın Cumhurbaşkan’nın emri üzerine belediyelerin insani teşebbüsüne set çekilmesinden bahsetmeyeceğim. Kişisel inancım, “devlet içinde devlet” söylemi pek yerini bulmuyor. Çünkü, Devletin halka uzanan katmanıdır belediyeler.

Koca dünyanın her yanını kasıp kavuran küresel felaket kasırgası içinde bağışın siyasi bulamaca batırılması beni de çok üzdü. Çok üzdü çünkü dua ediyorum ki, Corona’dan sonra bir de Çekirge Felaketi yaşamayalım. Çekirge kapımıza yaklaşmış, hatta öncüleri eşiği tırmalamakta. “Geliyorum” diyen ciddi bir felaket. Hafazanallah, bağa-bahçeye konduğu zaman ne sap bırakır ne yaprak. Bu sefer gerçekten terminatör, yani “Yok edici” cisiymiş gelenlerin. Latince “Schistocerca Gregari” adı verilen bu çöl çekirgesi, dünyanın en zararlı göçmeni olarak biliniyor.

Geçtiğimiz günlerde bu zararlının Yüksekova’da görüldüğü haberini okuyunca endişelendim. Fakat Corona Alevi yükselirken başka bir konuya dokunmak hesabıma gelmedi. Ne zaman ki İçişleri Bakanımız Sayın Soylu hayırlı bir işe soyunan belediyelerin atılımına “işkillenerek”  hiddet gösterdi, ben de çok işkillendiğim çekirge konusunu gündeme getirmeyi uygun buldum.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) son raporunda bu küçük boylu müthiş felaketin Afrika Boynuzundaki Kenya, Somal ve Etiyopya’yı sararken yeni çekirge sürülerinin de oluşmakta olduğuna dikkat çekti. Aynı rapor, tehdit altındaki ülkeler arasında Sudan, Eritre, Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, İran ve Pakistan’ı gösterildi

ADANA TARİHİNDEN

Sene 1936… Adana, 1932’den itibaren Mısırlı İbrahim’in idaresi altında. İstilacı olarak gelmiş olmasına karşın başta yüksek adaleti, dirayeti ve basireti sayesinde çok sevilmiş. Memleketi, hayduttan, eşkiyadan kurtarmış. Üretimi kat be kat arttırmış. Onun zamanında adalet terazsi kıl kadar sapmamış. Çalışma saatleri sınrlanan işçi, hakkını fazlasıyla almış. İşte o sene, yani 1936’da kuraklık baş göstermiş. Bire yüz, bir bin  veren toprakların gönülleri coşturan, çiftçiyi sevinçle koşturan  havası kaybolmuş. Ekin boy vermemiş, başaklar gelişememiş. Halk, “Bari tohumluğu kurtarabilsek” telaşındaymış. İşte tam o günlerde bir de çekirge dadanmaz mı!.. Ekin-mekin kalmamış. Neyse ki, dirayetli ve basiretli İbrahim felaketi önceden haber aldığı için gemiler dolusu buğdayı, arpayı tam zamanında indirmiş memlekete.

Sayın Sağlık Bakanımız Corona’yla, Sayın İçişleri Bakanımız da hem Corona hem de CHP’li belediyelerle uğraşırken Sayın Tarım Bakanımızın Çekirge tehlikesini bir an önce gündemine alması önemli, hatta çok önemli. Çünkü bu canavar sürüsü bir günde 150 kilometreye kadar yol alabiliyor. Yine, bir gün içinde 35 bin kişinin nafakasını tüketiyor. Rakam şaşırtmasın; bu minik canavarların 40 ile 80 milyon tanesi bir kilometrelik alana konabiliyor çünkü.

Mücadelenin temel ögesi ilaçlama olarak gösteriliyor. Amerika sürü hareketini uydudan takip ederek önlemler alıyormuş. Biz neden yapmayalım, öyle değil mi Tarım Bakanımız Sayın Pakdemirli.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor