Ersin Ramoğlu gazetecilik adına yine utandırdın beni.. Dün yine yazmış, döktürmüşsün ve demişsin ki;
“Yıllar
önce Mersin Büyükşehir’in CHP’li Belediye Başkanı Macit Özcan‘dan
konferans için bir davet aldım.
Haber Müdürüm, Görsel Yönetmenim, Reklam Müdürüm ile birlikte Mersin’e gittik.
Bir saate yakın konuştum.
Aradan epey bir zaman geçti…
Mahalli basında Mersin’de konferans veren gazetecilere
belediyenin ödediği astronomik paraların listesi yayınlandı…
Aralarında ben de vardım.
Oysa bir kuruş para almamıştım.
Yemeğimizin parasını bile ödemiştik.
Öfkelendim.
Başkanı aradım…
“Nedir bu?” dedim.
Dediği aynen şöyleydi.
“Konser masraflarını sizin üzerinizden karşıladık Ersin
bey.” Mustafa Balbay, Ali Kırca, Emin Çölaşan, Nebil Özgentürk,
Can Dündar gibi isimlere para ödenmiş gibi gösterilmiş parayı da cebellezi yapmışlardı.
Şimdi de milleti konserlerle ayartacaklar.
2023’e böyle hazırlanıyorlar!
Büyük balığın peşindeler yani…
Kaynağı nereden bulacaklar acaba?
Erdoğan düşmanı Batı mı verecek?
Ne zaman olmuş bu olay? 5 küsur yıl önce.. Peki o zaman niye yazmadın?
Verilecek cevabın yok belli ki.. Yazamazdın da.. Çünkü o zaman yazsaydın, sana cevap verecek biri çıkabilirdi.. Bugün denk geldi yazdın, çünkü yalanlayacak kimse kalmadı da ondan değil mi ?
Ayrıca nerede görülmüş, vereceğin konferans için yanında haber müdürün, görsel müdürünün, reklam müdürünün ne işi var? Cehaleti görüyor musunuz, kendini ele veriyor..
Mesleğim adına, UTANDIM Ersin Ramoğlu!
Keşke yıllar sonra değil de, o gün yazsaydın Ersin.. Belki sana cevap veren, ya da iddiaların doğru olduğunu söyleyen çıkardı.. Aradan yıllar geçmiş, şimdi yazıyorsun.. KİM İNANIR!..
Yazının altına bir de not yazmışsın Ersin! Demişsin ki;
“CHP’li Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
Zeydan Karalar “İşimize yaramayan, bize PKK’lı diyen ve son 6 ayda işe girenlerle yollarımızı ayıracağız” dedi.
Yani ‘zulme devam’ kararı aldı.
Ona PKK’lı kim dedi, söylemedi ama!
Yalan söylüyor.
Elinde tuzlukla ortada dolaşan bir it de Zeydan’ı kurtarmak için ötesini,
berisini yırtıyor!”
İt kim Ersin?..
Ben sana söyleyeyim ister misin ?
Mesela, Aytaç Durak’a yalakalık yapan, arkasında koşturan, sonra aradığını bulamayınca saldırana İT denir..
Mesela, Zihni Aldırmaz “Gel” dediği zaman gelene “Git” dediği zaman gidene, beklediğini bulamayınca da saldırana İT denir..
Mesela, Hüseyin Sözlü’ye her türlü yalakalık yapana, etrafında pervane olana, umduğunu bulamayınca kumpas kuranlara İT denir..
Bilmiyorsan öğren bunları Ersin!..
Ayrıca fotoğraf ne oldu, fotoğraf.. Hani yazıyordun ya, Antalya’da sandal keyfi yapan Akdeniz illerinden birinin CHP’li Belediye Başkanı ile özel kalem müdürününün fotoğrafı.. Getirmediler mi daha?
Seni kandırdılar mı Ersin? Ya da sen mi okurlarını kandırmaya çalıştın Ersin!
Ama yok öyle işkembeden atmak.. Söz verdin o fotoğrafı yayınlayacaksın.. Ya da hem o Belediye Başkanı’ndan, hem o belediye başkanının eşinden, hem o özel kalem müdüründen, hem de okurlardan özür dileyeceksin, özür..
Ve Ersin, elinde tuzlukla dolaştığını, Zeydan’ı kurtarmak için ötesini berisini yırttığını söylediğin kişi ben isem, bilesin ki aynadan korkuyorsun.. Çünkü baktığın an, kendi kişiliğini göreceksin.
Şunu çok iyi bil Ersin.. Ben torpille değil, 50 yıldır bu mesleği alın teriyle yapıyorum.. Hiç kimseye, ama hiç kimseye diyet borcum yok, hiç kimseden korkum da yok..
Unutma Ersin.. Taaahhüt ettiğin o fotoğrafı kamuoyuna sunmadığın sürece, seni YALANCI halkı kendi çıkarları için kandıran ve gazeteci olduğunu iddia eden bir kişi olarak ilan edeceğim..
Bir gazeteci, kendi çıkarları ya da kendi kini nedeniyle bir başkasının onur ve haysiyetiyle oynayamaz, oynadığı an o gazetede çalışamaz, çalışsa bile hiçbir yazı ya da haberi itibar göremez..
Tıpkı yazan gibi!..
O “var” dediğin fotoğrafı ya yayınlayacaksın, ya okurlar başta olmak üzere herkesten özür dileyeceksin Ersin.. Bu kadar net..
