VAKIFLAR SARAYINDAN ÖNCE ESNAF YIKILDI

RÖPORTAJ: CANSU ERSOY&EBRU SERT

ADANA (BÖLGE)-Tarihi Vakıflar Sarayı’nın yıkılmasına yönelik güçlü söylentiler esnafın tepkisine yol açtı. İçerisinde 100’e yakın dükkânı ve 1000’e yakın çalışanı barındıran, gelinlikten ayakkabıya, süs eşyasından düğün salonuna kadar birçok alanda faaliyet gösteren Vakıflar Sarayı’nın “Depreme dayanaksız” gerekçesi ile yıkılabileceği bildirildi. Hala resmi bir açıklama bulunmasa da bu durum Vakıflar Sarayı çalışanlarının tepkisini çekti. Özellikle kadın girişimcilerin ve çalışanların bulunduğu bu pasaj yıkıldığı takdirde, en çok zararı bu kadın çalışanlarımız görecek. Uzun yıllar burada çalışan ve burayı yuvaları gibi gören bu insanlar sorunlarının en kısa sürede çözülmesini umuyor.  Pandemi yüzünden zaten iş yapamayan ve borç içinde olan dükkân sahipleri yıkım kararı kesinleştiği takdirde eğer yeni bir yer tahsis edilmezse bu yükün altında ezilecekler. Özellikle 30-40 yıl gibi uzun zamandır orada çalışan çoğu esnaf için burası artık ikinci yuvaları haline gelmiş. Yuvalarının yıkılmasından şikâyetçi olan çalışanlar, bu kararın verilmeden önce tekrar inceleme yapılmasını istiyor. Bu konuda vakıflar sarayı esnafını yalnız bırakmayan CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, orada çalışan esnafın derdine ortak olmaya gitti ve esnafın nabzını tuttu. Neredeyse her bir esnaf işsiz kalma korkularını Milletvekili Dr. Şevkin’e bildirdi. Ayrıca esnaf bu konuda yaşadığı sıkıntılarını ve taleplerini Ebru Sert ve Cansu Ersoy’a anlattı.

Vakıflar Sarayı esnaflarından Ümit Süslü, Suphi Acımış, Yeter Etike, Serap Akyıldız ve Reşat Gökburi yıkım hakkındaki sorularımıza yanıt verdi.

Yıkım kararı hakkında sizi bir şekilde bilgilendirdiler mi?

Yıkım kararı şu anda henüz net bir şekilde yok. Yani resmi bir açıklama yapılmadı. Ama depreme karşı riskli olduğu kararı çıktığını öğrendik.  Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne gittik. Sadece yıkım olabileceği konusunda bilgilendirdiler bizi. Ama bundan sonra ne olacağı konusunda hiçbir bilgimiz yok.  Biliyorsunuz pandemi süreci uzun ve sancılı bir süreç. Ve gelinlik sektörünü çok kötü bir şekilde etkiledi. Gelinlik, düğün salonu, müzisyenler… gibi bütün pasaj ve esnafı kötü bir şekilde etkilendi. Bundan sonra da bize bu haberin verilmesi hepimizi yıktı. Ne yapacağımız konusunda da şu anda kesinlikle bir düşüncemiz ve bilgimiz yok. Bütün Adana’nın bize destek olmasını bekliyoruz. Sonuç ne olacak? Yıkılacak mı? Yıkılmayacak mı? Bu ikilem içerisinde bizler yıpranıyoruz. Yetkililerin gelip bizlere kesinlikle bilgi vermesini bekliyoruz. Bu süreçte bizler gerçekten zor durumdayız. Özellikle ödemeler konusunda çok zorlanıyoruz. Çoğumuz borç altında kaldı ve kredilerimiz, senetlerimiz bekliyor. Henüz düğün sezonu daha yeni açılmışken, tam iş yapacakken şu anda elimiz hiçbir şeye değmiyor.

Yıkım sebebi için size tam olarak ne dediler?

Bize depreme karşı riskli olduğu söylendi. Karot alındı ve karot analiz sonuçlarının olumsuz çıktığı bizlere aktarıldı. Ve sözlü olarak bize “Eğer kesin karar alınırsa, yani gerçekten depreme karşı riskli olduğu kesinleşirse yıkım kararı alınacak” denildi. Ve yıl sonuna kadar burayı boşaltmamız gerekebileceği söylendi. Onun için bizler hala kurbanlık koyun gibi kararı bekliyoruz. Daha kesin bir şey yok. Resmi hiçbir yazı yok.

Yıkım iddialarını ilk duyduğunuzda ne hissettiniz, tepkileriniz neler oldu?

Vakıfların yıkılmasını duyduğum zaman, inanın ki dünyam karardı. Bu kadar üzüntüyü, hayatımda ilk defa hissediyorum. Ben diyorum ki, bu kadar kişinin ekmeği ile oynamasınlar. Bizim, aslında istediğimiz şey yeniden bir analiz. Güçlendirme yapılması gerekiyorsa güçlendirme yapsınlar. Eğer Vakıflar Sarayı, yıkılacak ise de bize yerimizi versinler. Bu kadar insanın ekmeği ile oynamanın, hayalini yıkmanın, geleceğini çalmanın bana göre haklı bir gerekçesi olamaz. Bu kadar insana, gerçekten yazık olacak. Bir yıkım gerçekleşirse, ne olacağını sorduğumuzda bize dediler ki, Vakıfların önüne yeniden bir projenin panosunu asacağız.  “Peki, biz ne olacağız?” diye sorduğumuzda ise, siz yeniden ihaleye girersiniz şeklinde bir yanıt aldık.

Yıkım kararı kesinleşse bile en azından buraya ne yapılmasını istersiniz? Beklentileriniz neler?

Eğer gerçekten depreme karşı dayanıklı değilse (sonuçta 50 yıllık bir bina) öncelikle yıkımdan önce binanın güçlendirilmesinin denenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir anda yıkılması yerine güçlendirilmesini istiyoruz. Eğer güçlendirme yapılamayacaksa ve yıkım kararı alınırsa, buraya yapılacak olan binanın yine aynı işlevle yapılıp kullanılmasını istiyoruz. Yani gidip de alakasız bir şey yapmaları yerine yeniden bizim kullanabileceğimiz, dükkânımızı açabileceğimiz bir yer olmasını rica ediyoruz. Bize sahip çıkılmasını istiyoruz. Hem bize hem de Vakıflar Sarayımıza. Çünkü burası bizim yuvamız. Biz burada bir aile gibiyiz. Ailemizi dağıtmamalarını istemiyoruz.  Ayrıca yeni yapılacak dükkânlarda da öncelikle bizim hakkımız olması gerekir. Ama yine de söylüyoruz. Her şeyden önce vakıflar sarayının yıkılmasını istemiyoruz. Çünkü vakıflar sarayı Adana’nın bir simgesi. Herkesin kesinlikle burada bir hikâyesi, anısı var. Sosyal derneklere veya çevremizdekilere yıkılabileceğini söylediğimiz zaman herkes diyor ki: “Benim orada bir hatıram var. Adana’nın en güzel yeri ve eski Adana’dan kalma tarihi bir yer. Yıkılmamalı.”

Yeni yer tahsis edilmezse ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Vakıflar Sarayı uzun yıllardır piyasada önemli bir yere sahip bir pasajdır. Bunun üzerine bir de üç tane düğün salonumuz pasaja girmiştir. Yani düğün sektörü yönünden bakıldığında birbirine bağlantılı mesleki kolları bu pasaj içerisinde bulmak mümkündür. Biz düğün salonu sahibi olarak bu konuda çok ciddi sıkıntılar yaşadık.  Bunu defalarca dile getirdik. Fakat bir türlü karşılığını alamadık. Bir buçuk yılı aştı biz düğün yapamıyoruz. Bu zaten bize bir darbe olmuştu. Fakat en güzel darbeyi şu an yıkım söylentisi ile yedik. Söylenecek o kadar söz var ki… Bundan sonrası nasıl gelişecek merakla bekliyoruz. Fakat şu bir gerçek ki apaçık ortada kaldık. İflasın eşiğine geldik. Şu anda hiçbir şey düşünemiyoruz. Çünkü ilk dileğimiz buranın güçlendirilmesi yönünde. Sahip olduğumuz imkânlar yeni bir yer açmanın önüne geçiyor. Bu yüzden eğer yıkılırsa çoğumuz ortada kalırız. Vurgun üzerine vurgun yiyoruz. Koronavirüs döneminden zaten yorgun çıktık. Temmuz ayında normalde buralar tamamen dolu olurdu. Fakat şu anda pek bir iş yapamıyoruz. Borçlarımızı daha ödeyemeden şimdi bir de kapanma riski ile karşı karşıya olmak çok acı verici. O yüzden böyle bir ihtimali düşünmek bile istemiyoruz.

Vakıflar Sarayı herkesin bildiği ve uğradığı bir yer. Hatta yurt dışından bile ziyaretçisi var. Bu yönlerden bakıldığında sizce Vakıflar Sarayı, Adana’nın prestijine yönelik ne gibi katkılar sağlıyor?

Adana’ya çok büyük katkısı var. Her şeyden önce ekonomik katkısı bir yana, burada çoğunlukla kadınlarımız çalışıyor. Kadın esnafların ve girişimcilerin burada olması çok önemli. Dükkân sahibi kadınlarımızın fazla olması bir yana yanlarımızda çalışan kadınlar da oldukça fazla. Ve ekonomiye inanılmaz katkıları var. Hatta Vakıflar Sarayı’nın etrafındaki esnafa da faydası var. Çünkü gelinlik alan ayakkabı, çiçek, taç, kına malzemeleri, abiye, alacaktır. Ya da yemek yiyecektir burada alışverişi bittikten sonra. Onun için etrafta çok esnaf da bizimle birlikte faydalanıyor ve kazanıyor.

Herhangi bir yere bu durumla ilgili bir şikâyette bulundunuz mu?

Herhangi bir şikâyette bulunmadık. Şu anda yasal prosedür neyse ona devam ediyoruz. Dediğimiz gibi Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile görüşüyoruz. Milletvekilimiz ile görüştük. Bize bu konuda nasıl bir yol gösterebilirler diye. Belediye başkanımız ile de görüşme gerçekleştirdik. Ama eğer bu kesinleşirse her türlü mecraya başvurmaya hazırız. Herkesle de görüşeceğiz ve burayı yıkmaları kolay olmayacak. Direneceğiz.

İşsiz kaldığınız takdirde geçiminizi nasıl sürdürmeyi düşünüyorsunuz?

Hiçbir geçim kaynağımız yok. Biz burada doğduk burada büyüdük. 11 yaşında burada çıraklıktan başladık ve onlarca yıldır da burada çalışıyoruz. Bu zamana kadar kendimizi bu safhaya kadar geliştirdik. Bizim yalnızca gelinlik sektöründe, düğün sektöründe bilgimiz var. Ve belirli bir yaşa gelmiş insanlarız. Bu konuda ekonomiye gerçekten büyük miktarda katkı sağladığımızı düşüyoruz. En çok da Adana’nın ekonomisine büyük katkıda bulunduk. Elemanlar yetiştirdik ve onların gelişip kendi mağazalarını açmalarını sağladık. Halen de yetiştirmeye devam ediyoruz. Şimdiden sonra da yapacak bir şeyimiz yok. Çoğumuzun tekrar mağaza açma durumu zaten yok. Bazılarımız açacaktır ama nereye gidecekler onu da bilmiyorlar henüz. Yani şu anda belirsizliğin pençesindeyiz, önümüzü göremiyoruz.

Özellikle kadın girişimciler olarak ne gibi talepleriniz var?

Bize sahip çıkılmasını istiyoruz. Her konuda sahip çıkılsın. Ve belediye başkanımızdan, milletvekilimizden bize yer, yol göstermesini istiyoruz. Pandemiden sonra hiçbirimizin 100-200 bin verip yer tutacak durumu yok. Kiraya dükkân tutacak durumumuz da yok. Fakat bir kez daha söylemek istiyorum kesinlikle Vakıflar Sarayı’nın yıkılmasını istemiyoruz.  Burası eskiden viraneydi. Biz bir bakıma burayı adam ettik. Buraya gerçekten her yönden katkılarımız var. Bu göz ardı edilmemeli. Vakıflar Sarayı’ndan bir anda vazgeçilmemeli.

Yıkım tehlikesi sizi ne şekilde etkiledi?

Temmuzun içindeyiz. Bu konu bir aydır dönüp duruyor. Ben burada düğün salonu sahibiyim. Ve beni bugün ağustos ayında düğün yapacak bir müşterim aradı. Pasajın yıkılma tehlikesi altında olduğu duyurusunu o da almış ve bunun doğruluğunu sordu. Ben şimdi nasıl bir cevap vermeliyim bilmiyorum. Daha yıkılmadan yıkım duyurusu ile bile kayıp yaşamaya başladık. Bir de burada düğün yaptırmak isteyen, ama yıkılır korkusu ile bundan vazgeçen insanlar var. Zaten yıkılacak duyumu ile farklı yerlere gidiyorlar. Bu da bize müşteri kaybına yol açıyor. Tam da normalleşme dönemine girmişken bu durum bizi yine dibe batırıyor. Zaten çoğumuz aylardır kiralarını bile ödeyemiyor.

Sizce buranın gerçekten herhangi bir depremde yıkılma tehlikesi var mı?

İnanın bütün vicdanımla söylüyorum ki, o büyük Adana depreminde, sırtımı buradaki kolona dayadığım zaman, kendimi güvende hissettim. 100 katlı bir binada bile bu kadar kolonun mevcut olduğunu düşünmüyorum. Eğer dikkatli bakacak olursanız, dükkânların içerisinde her 3 adımda bir kolonun mevcut olduğunu görebilirsiniz. Ayrıca, demirlerin içerisinde 32’lik 6 tane de demir parçası bulunuyor. Bu yer, gerçekten şiddetli bir depreme karşı korunaklı bir şekilde inşa edilmiş. Bizlere, buranın tabanında su var diyorlar. Adana gibi bir şehirde zemininde su olmayan bir bina mı var? O zaman, suyu çekip yeniden imar etsinler biz belirlenen süreye razıyız. Çünkü, yapacak başka bir şeyimiz yok. İnsanlar, bu kadar ürünü nereye taşıyacak?  Nereye götürecek?

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor