YARATILAN KAOS

Toplumsal yaşamı ayakta tutan kamu gücü, DEVLETİN KÜÇÜLTÜLMESİ adıyla ve dış isteme bağlı olarak ortadan kaldırılmaktadır. Devlet kurumları arasındaki eşgüdüm bozulmuştur. Olumsuzlukları gidermek adına çıkarılan yasalar ülkeyi daha da karmaşık bir ortama sürüklemiştir.

Cumhuriyet kazanımları ortadan kaldırılmaya yönelen genel ve yaygın saldırı, YAPISAL DÖNÜŞÜM, ÇÖZÜM SÜRECİ, DÜNYAYA AÇILMA ya da YENİLEŞME söylemleriyle hükümet uygulamalarına dönüşmüş resmi tutum olmuştur.

Ülke yönetimine gelen yetki sahipleri, kendi devletleriyle adeta savaşmaktadır. Yerel yönetimcilikten, azınlık haklarına, federasyonculuktan ayrılma haklarına dek dile getirilen istemler dizisi, siyasetin güncel öğeleri haline getirilerek demokrasinin göstergesi yapılmıştır.

Batı başkentlerinde Türkiye için verilen karar 20.yüzyılın başında olduğu gibi; Anadolu’da merkezi ve güçlü bir Türk Devleti’ne izin vermemektedir. Kurtuluş Savaşı’yla kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, denetim altında tutulan etnik ve dinsel yapılanmalara dayanılarak dağıtılacak Anadolu’da; birbiriyle bağı olmayan, güçsüz yerel yönetim birimleri oluşturulacaktır. Batı’nın ILIMLI İSLAM adını verdiği Türk politikası budur.

Yerleşik Batı tutumu olan bu politika, “BATILILAŞMA” adına işbirlikçi siyasete dönüşmüş, 1946’dan beri her dönemde, dönemine uygun yöntemlerle sürdürülmüştür. Bugün Anadolu’daki ulus devlet egemenliğine son verme noktasına gelinmiştir. Kurtuluş Savaşı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti, etnik ve dinsel ayrıştırmayla ortadan kaldırılacaktır. Gelinen aşama, bu amacın eylemsel olarak gerçekleştirilmesi ve haritaların yeniden çizilmesi aşamasıdır.

Amaca yönelik koşullar, somuta yönelik olarak önemli oranda oluşturulmuştur. Siyasi ve ekonomik çözülme, Türkiye’yi o denli güçsüz kılmıştır ki, ayrışma ve çöküş neredeyse kendiliğinden gerçekleşecek duruma gelmiştir.

Yabancılara, Türkiye’nin yönetimine karışma olanağı verilmiştir. Ulus Devlet yapısıyla Türkiye’nin varlığını sürdürüp sürdürmemesi artık Türkler’den çok yabancıların vereceği kararlara bağlı hale gelmiştir. Türkiye-‘yi yönetenler, ulusal varlığı korumak için uygulamaya dönük herhangi bir karar almazken, yabancılar parçalanmanın eylemsel olarak gerçekleştirileceği uygun anı hazırlamaktadır. Benzer durum, Osmanlı’nın son dönemined de yaşanmıştı.

Türkiye’de ilginç bir süreç yaşanmaktadır. Washington ve Brüksel’de parçalanmanın altyapısını oluşturan kararlar alınırken, haritalara yansıtılan kararlar açık ve anlaşılır sözcüklerle dile getirilirken; Türkiey, dışarıdan alınan kararları eksiksiz yerine getirmekte, kendini yok edecek bir sürece gönüllü olarak katılmaktadır.

Cumhuriyet, Cumhuriyet’in sağladığı olanaklarla yönetime gelenler tarafından ve Cumhuriyet’in kurduğu kurumlar kullanılarak adım adım ortadan kaldırılmaktadır. Devletin gücü kendisine karşı kullanılmakta, devlet YASA çıkartılarak dağıtılmaktadır. Devletler tarihinde benzeri olmayan bu durum, Türkiye’de bugün yaşanmakta olan süreci gerçekten ilginç kılmaktadır.

Türkiye bugün 1938’in değil, 1919’un koşullarını yaşıyor. GİZLİ İŞGALE dönüşen dışa bağımlılık, ulusal varlığı tehdit eden kalıcı sorunlar yaratıyor. Durumun farkına varanlar henüz yeterince örgütlü değiller. Gelinen noktanın sorumluluğunu taşıyanlar, yadsımadıkları bu gerçeği kabul etmiş durumdalar.

Ekonomik çöküntüyle yaratılna kavram kargaşası ve yoksullaşma içinde Türkiye, göz göre göre parçalanmaya götürülüyor.

Hiçbir yanıltma ve kandırma girişimi, hiçbir baskı ya da göz boyama, toplumsal gerçeği uzun süre gizleyemez. Yaşam en iyi öğretmendir. Ve gizlenmiş gerçekler, göremeyenlerin önüne çıkmakta gecikmez.

Düşünerek öğrenmeyenler, yaşayarak öğrenirler. Ancak, uygar olmak, ya da daha doğrusu söylemle insan olmak, olayları önceden görmeyi ve önlem almayı gerekli kılar. 1919 ve sonrasında bu yapılmıştı, bugünde bu yapılmalıdır. Beklemek işbirlikçilerle, emperyalistlerin 31 Mart’dan sonra 7 Haziran sonrası gibi toparlamalarına zaman kazandırır ve 1 Kasım’daki gibi toparlanıp başımıza çorap örmeye devam eder hale gelirler.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor