Yaşam tarzınıza uygun hayvan besleyin

Türkmenbaşı olarak da bilinen Ali Bozdoğanoğlu Bulvarı üzerinde hizmet veren Atlas Veteriner Kliniği’nin sahibi Veteriner Hekim Oktay Kalan ile ‘Hayvanların bakımı nasıl yapılmalı?’, ‘Onlardan bize bulaşacak muhtemel hastalıklar neler ve nasıl korunmalıyız?’  gibi sorular üzerinden keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Alanına tecrübeli ve uzman bir veteriner hekim olan Kalan, beslemek üzere seçeceğimiz evcil hayvanın,  yaşam tarzımıza uygun olduğundan emin olmamız gerektiğini özellikle vurguladı.

RÖPORTAJ: Yener EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) – Veteriner hekim olmak sevgi, özveri, anlayış ve duygunun yanı sıra; ağzı-dili olmayan bir hayvana bir bakışta çare bulma becerisi ister. Hasta hayvanlarla uğraşmak yetmez, bir de sahiplerinin psikolojilerini anlayıp, onları rahatlatabilecek insan psikolojisi yeteneklerini de göz ardı etmemek gerekir. Veteriner hekimler, gecenin saat 3’ünde telefonu çalıp, 5’inci kattan düşen bir kediye veya güç doğum yapan bir ineğe müdahale edebilmek için sıcacık yatağından kalkıp gitmeyi becerebilen insanlardır. İşleri yalnızca hayvan sağlığıyla değil, insan sağlığıyla da alakalıdır. Hayvan bakımı konusunda cevaplanması gereken pek çok soru var. Örneğin, ‘evcil olarak hangi hayvanı seçmeliyiz, bakımlarını nasıl yapılmalıyız?’ gibi. Biz bütün bu sorularımızı ve daha fazlasını Pınar Mahallesi, Ali Bozdoğanoğlu Bulvarı üzerinde hizmet veren Atlas Veteriner Kliniği’nin sahibi Veteriner Hekim Oktay Kalan’a sorduk. Genç olmasına rağmen mesleğine hakim, bilgi ve donanım sahibi biri kabul edilen Oktay hoca, sorularımıza kapsamlı yanıtlar vermekle kalmayıp, ayrıca gazetemiz aracılığıyla gelen bütün okurlarımıza, pet marketi hizmetlerinden yüzde 25 indirim uygulama nezaketinde bulundu. Kendisine okurlarımız adına teşekkür ediyoruz.

Kısaca sizi tanıyarak sohbetimize başlayabilir miyiz?

Adana’da, 1993 yılında dünyaya geldim. Sırasıyla; Manas İlköğretim Okulu, Adana Ticaret Borsası Lisesi Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni tamamladım. 2016 yılı mezunuyum. Diplomamı aldıktan sonra kendi kliniğimi açtım ve yaklaşık 4 yıldır hizmet veriyorum.  Boş zamanlarımda, yine mesleğimle ilgili edindiğim hobilerle uğraşıyorum. Köpek eğitimi üzerine gayet başarılıyım. Bunun dışında pek fazla zamanımız olmuyor. 

Veteriner Hekim olmaya nasıl karar verdiniz?

Henüz küçük yaşlarda bir çocukken hayvanlara karşı aşırı bir ilgim ve sevgim vardı. Benimle beraber içimde ki bu sevgi daha da büyüdü. Üniversite tercihi yapma zamanı geldiğinde, bir veteriner hekim olmanın, onlarla daha fazla zaman geçirmeme fırsat yaratabileceğini düşündüm. Ve şu an dünyanın en iyi mesleğine sahip olduğum için kendimi şanslı görüyorum.

Sizce iyi bir veteriner olmanın ilk şartı nedir?

Her mesleğin zor tarafları vardır. Veteriner hekimliğinin meslek olarak yapılabilmesi için her şeyden önce hayvanları sevmek gerekir. Uzun ve zor bir eğitim sonrasında veteriner hekim olunur. Mesleğinde başarılı olabilmek için çalıştığın alanda uzmanlık yapmak ve yeni gelişmeleri sürekli takip etmek lazım gelir.

Veterinerlerin çalışma alanları nerelerdir?

Veteriner hekim hayvan sağlığı, gıda kontrolü, ilaç sanayi ve laboratuvarlar gibi birçok alanda çalışabilirler. Çalıştıkları alanın kendine göre zorlukları vardır. Örneğin; hayvan sağlığı alanında çalışan bir veteriner hekim için çalışma saatleri belli değildir. Canlının ne zaman hastalanacağını bilmediğiniz için günün her saatinde çalışmanız gerekebilir. Gecenin 3’ünde doğuramadığı için yardımınıza muhtaç bir kedi veya inek olabilir.

Veterinerliğin halk sağlığı ile ilişkisi nedir?

Veteriner hekim çiftlikten sofraya kadar hayvansal gıda zincirinin her aşamasında önem taşır. Halkın tüketimine  sunulan gıda sağlıksız olursa toplum sağlığı da olumsuz etkilenir. Yani veteriner hekimler aynı zamanda halk sağlığı ile de birebir ilgilidir. Bu görevi hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklara engel olarak da yerine getirir.

Hayvan sağlığında veterinerlerin rolü nedir?

Bütün hayvanların sağlıklarının kontrolü ve hastalıklarının tedavisinde yasal yetki ve donanıma sahip tek meslektir. Veteriner hekimler dışında hiç kimse bir hayvanı tedavi edemez.

Kliniğinizde ne gibi hizmetler veriyorsunuz?

Kliniğimizde, küçük dostlarımızın her türlü sağlık problemine teşhisten tedaviye itina ile yaklaşıp, hiç bir detay atlamadan gereken tetkikleri yaparak problemi tespit ediyor ve mevcut probleme yönelik tedavi seçenekleri uyguluyoruz. Amacımız dostlarımızın sağlıkla ilgili tüm gereksinimlerini karşılamak, daha sağlıklı ve uzun bir yaşam sürebilmelerini sağlamaktır. Minik dostlarımızın yaşam kalitesini yükseltmek, koruyucu hekimlik ve iyileştirici sağlık hizmetlerini veteriner tıbbın ulaştığı en üst düzeyde, bütünleşik bir yapı içerisinde, uygun ekonomik koşullarda topluma sunabilmek, veteriner hekimlik alanındaki akademik çalışmaları ve bilimsel araştırmaları yakından izleyerek hayvan sağlığıyla ilgili her konuda yeni bilgi ve uygulamaların gelişmesini desteklemekteyiz. Batın ve göğüs boşluğu cerrahisi, göz cerrahisi, tüm kulak kanal ablasyonu, kırık, çapraz bağ, patella luksasyonu gibi ortopedi operasyonları ameliyathanemizde yapılabilmektedir. Merkezimizde kısırlaştırma, sezaryen, komple veya kısmi meme operasyonları rutin olarak güvenli anestezi altında gerçekleşmektedir. Bunun yanı sıra, pet marketimizde hayvanların bütün gereksinimlerini karşılayabilecek ürünlerimiz mevcut.

Veteriner hekimlik, Diş hekimliği ile beraber şu an meslek tercihi yapma aşamasında olan gençlerin gözdeleri arasında yer alıyor. Buna istinaden birçok üniversitede veterinerlik fakülteleri açılıyor fakat donanımları yetersiz. Sizce bunun sonu nereye varacak?

Yüzde 4,2’lik oranla, ülkemizde en düşük işsizlik oranı bizim mesleğimizdedir. Yüzyıllar öncesinden bu yana gelen en eski meslek gruplarından biri olmanın yanı sıra, insanlık var olduğu sürece de devam edecektir. 2000’li yıllarda, Türkiye’de 5 tane veteriner fakültesi vardı. Bunların tamamı da kadrosunu ve alt yapısını tamamlamış durumdaydı. Şu an 35 adet veteriner fakültesi var ve bunun 15 tanesinin kadrosu ve alt yapısı bulunmuyor.  Planlama yapılmadan, kalburüstü fakülteler kurarak veteriner hekim mezun etmek, orta vadede problemler doğuracaktır. Avrupa’da ve hatta hayvancılığı bizden 10 kat daha ileride olan ülkelerde, bizdeki sayının 5’de 1’i kadar veteriner fakültesi bulunmuyor. Şu an Almanya’da toplam 3 tane, Hollanda’da 2 tane veteriner fakültesi var. Bizde 35 fakülte var ama 15’inde hastane var, gerisinde yok. Laboratuvarları bile bulunmuyor. Hastane olmadığı için hocalar tedavi yapamıyor, öğrenciyi eğitemiyor, ilaç yazamıyor. Veteriner fakültelerinin son sınıfında öğrenciler intörn hekim olarak görev yaparlar ama fakültenin hastanesi yok, nasıl yapacak? Bu işin sonu sınırlandırmayla bitecek gibi görünüyor. Nasıl her mahallede 3-4 eczaneden fazlasına izin verilmiyorsa, gün gelecek benzer uygulama veteriner hekimler için de geçerli olacak.

Hayvanlar dilsiz canlılardır. Beslediğimiz bir hayvanın hasta olduğunu nasıl anlayabiliriz ve teşhis koyarken yanılma ihtimaliniz olabiliyor mu?

Yanılma ihtimali her hekim için geçerlidir. Genelde sahibinden aldığımız bilgilere dayanarak ve son teknolojik cihazlarla sağlıklı bir teşhis koyabiliyoruz. İnsanlar, kendi besledikleri hayvanların özelliklerini biliyorlardır. Mesela, muhabbet kuşu çok öter ama hastaysa sesi çıkmaz ve burun akıntısı olur. Bu gibi bilgiler verildiği zaman biz de ona yönelik sorular yönlendiriyoruz ve bir sonuca varıyoruz.

Sokak hayvanlarına yönelik farkındalık oluşturabilecek çalışmalarınız var mı?

Özellikle kış aylarında, ahşaptan kedi ve köpek evleri yaptırarak dağıtımını sağlıyoruz. Yine insanların seyrek olduğu bölgelerde yaşayan hayvanlara mama ulaştırıyoruz. Mesele bu dönemde Pozantı-Akçatekir gibi bölgelere yoğunlaştık. Elimizden geldiğince hayvanları aç bırakmamaya ve yaşatmaya çalışıyoruz.

Peki, sokak hayvanlarına yönelik son dönemde oluşan hassasiyet sizce yeterli mi?

Günden güne daha duyarlı bir toplum olma yolunda ilerlediğimiz bir gerçek. Özellikle sosyal medyanın bir öncü olduğunu inkar edemeyiz. Sokak hayvanları için mama alıp, eve giderken dağıta dağıta giden insanlarımız var artık. Tabi bütün bunlara rağmen kötü muamelelerde bulunan insanlar yok değil. Hassasiyetin tam oturması için biz hayvanseverlerin görev ve sorumluluklarını ihmal etmemeleri gerekiyor.  

Hangi hayvanı besleyeceğimize karar vermeden önce ne gibi kriterleri esas almalıyız?

Her şeyden önce sık sık taşınıyor veya hayatınızda büyük değişiklikler düşünüyorsanız, bunları gerçekleştirip sabit bir yaşama başlayıncaya kadar evcil hayvan sahiplenme düşüncenizi ertelemelisiniz. Ayrıca çok sık seyahat ediyorsanız; kedi ve köpek gibi her gün bakım ve ilgi isteyen evcil hayvan yerine özel yemlikleri uzun süre yem ihtiyacını karşılayan ve daha az ilgi ve bakım isteyen balık ve kuş gibi evcil hayvanlar sahiplenmelisiniz. Evcil hayvanlara cinslerine göre boş alan, zaman ve bakım gerekmektedir. Köpeklerin farklı cinslerinin bile farklı ihtiyaçları vardır. Uzun tüylü köpekler daha çok kuaföre, tazı gibi köpekler de daha fazla egzersize ihtiyaç duyarlar. Kediler egzersiz, ilgi ve diğer günlük bakımları yönünden birbirlerine oldukça benzerdir. Seçeceğiniz evcil hayvan, yaşam tarzınıza uygun olacak evcil hayvan olduğundan emin olmanız önemlidir. Seçim esnasında her evcil hayvan için bazı genel bilgileri aklınızdan çıkarmamalısınız.

Evcil hayvan sahibi olmanın ne gibi avantajları bulunuyor?

Evcil hayvanınız size her zaman değer verecektir. Günlük rutininizde yaşadığınız sıkıntıları gelip minik dostunuza anlattığınızda emin olun ki sizi meraklı gözlerle ve ilgiyle dinleyeceklerdir. Evcil hayvan sahibi olmanın faydalarından bahsetmeden önce, uyarmamız gereken bir nokta var. Evde evcil hayvan besleme kararı alırken çok iyi düşünmelisiniz.  Hediye olarak alınıp, karşı taraf sıkılınca kapı önüne konulan hayvanlar ile empati yapmalısınız. Ayrıca, barınaklarda sahipsiz bir sürü kedi ve köpek dostlarımızın olduğunu da hatırlatmadan sorunuza cevap vermek istemedim. Yaşadığımız stresi azaltmak için çabalamakla geçer günlerimiz… Stresi minimuma indirmek konusunda evcil hayvanlarımızın da etkisi çok büyüktür. Stres, trafik, iş ve mutsuzlukla yoğun geçen bir günün ardından, size sevgi gösterisinde bulunan evcil hayvanınızın hayatınıza ne kadar renk kattığının farkında mısınız? Eğer yalnız yaşıyorsanız, çoğu zaman sizin anahtarı çevirme sesinizi bile tanıyan birinin evde sizi beklediğini bilirsiniz. Belki siz aşk acısı çekerken size sarılıp teselli edemez ama, türlü şaklabanlıklar yaparak sizi güldürebilir. Minik bir hareketiyle anında kahkaha krizlerine girmenize sebep olabilir. Hayvanlar ile ilgilendiğiniz zamanlarda serotonin ve dopamin salgılanmasını sağlayarak mutluluk seviyenizi yükseldiğini biliyor musunuz? Evcil hayvanınız unutmayın ki bir birey değildir ? Size ihtiyacı vardır ve dolayısıyla size muhtaçtır. Onlara verdiğimiz değer, zaman, bakım sayesinde hiç farkında olmasak da kendi hayatımızı düzene sokmuş oluruz. Küçük dostlarımız bizim mutluluğumuza gözle görülür bir şekilde fayda sağlıyorlar. Düşünsenize, sizi ne olursa olsun seveceğini bildiğiniz ve hareketleriyle bunu belli etmeye çalışan bir canlı var hayatınızda!  Eğer evinizde evcil bir hayvan olan köpek besliyorsanız, arkadaşınızın gün içerisinde mutlaka gezdirilmesi gerektiğini de biliyorsunuzdur. Onu yürüyüşe çıkardığınızda kendiniz için de mükemmel bir adım atmış olacaksınız: Onunla beraber yaptığınız yürüyüşün sağlığınıza olumlu etkileri yansıyacaktır. Aynı zamanda, köpeğiniz sosyalleşmenize de yardımcı olur. Köpeğinizi dolaştırmaya çıktığınızda birçok insanla tanışabilir, yeni arkadaşlıklar kurabilirsiniz. Evcil hayvan sahibi olmak bir sürü yükümlülüğü, almanız gereken sorumlulukları da beraberinde getiriyor: Temizliği, beslenmesi, bakımı, yaptırılması gereken aşıları, yürüyüşe çıkartılması gibi! Evcil hayvan beslemenin çocuk gelişiminde de faydası olduğunu unutmamalıyız. Çocukların sosyalliği evde beslenen bir hayvanla maksimum düzeye çıkabiliyor. Yapılan araştırmalar çocukların, evdeki kedi ya da köpek arasında kurulan iletişim sayesinde öğrenme ve dil becerisi geliştiğini gösteriyor. Uzmanlar evlerinde hayvan beslenen çocukların özgüveninin ve kendisine olan saygısının daha gelişmiş olduğuna dikkat çekiyor.

Meslek hayatınız boyunca unutamadığınız bir vaka ile karşılaştınız mı?

Yavru köpek veya kedi besleyen hayvanseverlerin çoğu, dişi hayvanın memelerini kene veya yara sanarak bize başvuruyor. Bunun dışında yavru köpeği bir kedi zannederek muayeneye getirenler var. Bu ve benzeri müracaatlarla sık karşılaşıyoruz.   

Hayvanlardan insanlara bulaşan 200’den fazla hastalık olduğunu biliyoruz. Korunmak için ne yapmamız gerekiyor?

Evlerimizde beslediğimiz evcil hayvanları ve kendi sağlığımızı çeşitli viral, bakteriyel ve paraziter hastalıklardan korumanın en pratik ve ekonomik yöntemi koruyucu hekimlik uygulamalarıdır. Bu uygulamalar; viral hastalıklara karşı spesifik aşı uygulamaları, iç ve dış paraziter enfestasyonlara karşı antiparaziter uygulamalar ve çeşitli çevre koşulları sebebi ile oluşabilecek bakteriyel hastalıklara karşı yapılan uygulamalar olarak basitçe özetlenebilir. Yapılan uygulamaların başarılı olabilmesi için kullanılan materyallerin kaliteli olması ve gerekli hijyenik koşullarda yapılması gerekmektedir. Veteriner hekimlerin koruyucu hekimlik misyonlarını gerçekleştirebilmesi için evcil hayvan sahiplerinin gereğince bilinçlendirilmesi, yapılması gereken uygulamaların sizlere açık ve net bir şekilde anlatılması gerekmektedir. Bunun sonucunda evcil hayvan sahiplerinin hem hayvanının hem de kendi sağlığı için veteriner hekimin sunmuş olduğu uygulama programına riayet etmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki koruyucu hekimliği gereği gibi yapılan evcil hayvan, her açıdan daha kaliteli bir hayat süreceği gibi uzun vadede bu uygulamaları düzenli olarak yaptırıyor olmak çok daha ekonomik olacaktır.

Adana’ya yaşayan hayvanlarda genellikle hangi hastalıklarla sık karşılaşıyorsunuz?

Yanlış beslenme sonucu meydana gelen egzema ve mantar gibi hastalıklar ön planda yer alıyor. Bunu, solunum hastalıkları takip ediyor.

Sizce bir veteriner hekim, doktor veya hastaneye ulaşılmasının mümkün olmadığı çok zor bir durumda, yaralı bir insana müdahalede bulunabilir mi?

Doktorlar ile veteriner hekimleri kıyaslamak istemiyorum. Eğer çok zor bir durumda kalırsak, müdahale edebilecek donanıma sahibiz. Çünkü doktorlar gibi anatomi, fizyoloji ve histoloji gibi birçok eğitim aldık. 

İnsan sağlığı pahalı bir sektör. Aynı durum hayvan sağlığı için de geçerli mi?

Biraz masraflı bir hobi olarak kabul edebiliriz. O nedenle insanlar bütçelerine göre hayvan tercihi yapmalılar. Mesela, kuş beslemenin bir köpeğe göre külfeti çok daha azdır. 

Son olarak, gazetemiz aracılığıyla gelen hayvanseverlere sunduğunuz hizmetler kapsamında özel bir indirim yapmanız mümkün olabilir mi?

Gazeteniz aracılığıyla gelen okurlarınıza pet market hizmetlerimizden yüzde 25’e indirim sağlayabiliriz.

Bu sohbetin gerçekleşmesine zaman ayırdığınız için teşekkür ederim

Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor