ZAVALLI ŞUBAT’IN KEL BAŞINA NELER GELDİ?

En başında Şubat bu kadar bodur değildi. “Senin başın kel” dediler, kestiler, biçtiler de böyle bodur kaldı zavallı. Bugünkü yazımız Şubat ve onun cemaziye’l-evveli üzerinedir; sürç-ü lisan için peşin peşin af dileriz.

Bu cüce ayımız bizimkilerce uzun süre “Güççük Ay” diye anılırmış. Süryaniler de Şabat, Şobat yahut Şebat derlermiş. Arapça’ya da Sbot olarak geçince, dilimize Şubat diye uyarlanmış.

Tarih boyunca kavimler farklı takvimler kullanmış Tarih dedemizin anlattıklarına göre. Adem’in torunları mevsimlerle gelen değişikliklere anlam verebilmek için gökleri taramış asırlarca. İslamların kameri takvimi, yani ay takvimi de yine göklerden gelen ilhamla oluşmuş.

Şimdi kalkıp ta Takvimoloji (bu az önce tarafımdan icat edilmiştir; ansiklopedilerde bulunmaz) dersi vermenin alemi yok; hedefimiz Şubatın neden bodurlaştığına dair gerçekleri sergilemek. Biliriniz, her taşın altında Romalılardan bir şeyler bulunur. Takvimde de öyle. Eski Romalılar yılı Mart’la başlatır, Şubat’la bitirirlermiş. Fakat takvimde bir takım karışıklıklardan da rahatsızlıkları var. Ünlü mü ünlü İmparator Sezar, bu işe de el atmış ve Mısırlı Astronomi Bilgini Sosigenes’e, Bu işi çözsen çözsen sen çözersin; şarabın-şurubun emrinde; bu arada icat edilebilirse çayın, kahven, sigaran da emrinde olacak. Sen yeter ki takvimdeki şu 6 saat meselesini hallet diyesiymiş.

Sosigenes oturmuş; boşa koymuş dolmamış, doluya koymuş almamış, bir süre bunalmış ve sonunda hülyalara dalmış. Derken, formülü şöyle oluşturmuş:

Bir yıl 365 gün 6 saat sürüyor. Her yıl artan 6 saat, dört yılda bir 24 saat, yani bir gün olarak takvime eklenecek. Bir daha yani, dört senede bir, yılın gün cinsinden uzunluğu 366 olacak. Sıra geldi aylara göre dağıtımına… 366’yı 12 eşit parçaya bölmek söz konusu değil; bu nedenle, ardışık olarak altı ay 30, altı ay da 31 gün çekecek. Bunun toplamı eder 366. Normal seneler 365 çektiğine göre, aylardan birinden üç yıl için bir gün budanacak.

Sezar sevmiş bu formülü ve son ay olan Şubat’tan bir gün eksiltilmesini emretmiş. Böylece, Şubat üç yıl 29, bir yıl da 30 olmuş.

Takvim-Mevsim hesabına iyice yoğunlaşan Sezar Bey, ürünlerin dolup taştığı Temmuza takmış. Temmuz, 31 günlük uzun aylardan bir tanesi üstelik. Roma dilinde temmuz “Julius” ya,  “Bundan kelli benim adım sade Sezar değil, Julius Sezar olsun”demiş. Biat halindeler ya, bilumum tebaa kabul etmiş.

Her şey yerli yerine oturduktan bir süre sonra, Avgustos imparator olmuş. Hatırlı işler becermiş. Ün almış, nam salmış ve şımarmış. Sezar’ın yaptığını kıskanarak Temmuzdan sonraki aya kendi adını vermiş. Vermekle kalmamış, 30 gün olmasından rahatsızlık duymuş ve elini başına götürüp kel olmadığına kanaat getirince, “Ağustos ta 31 gün çekecek” diye ferman buyurmuş. Buyurmuş ta, o zaman sene uzayacak, olmayacak. Augustos bunun da çaresini bulmuş ve “Şubattan bir gün de benim için alın” demiş. İşte; o gündür, bu gündür zavallı Şubat üç sene 28, bir sene 29 çeker. Öte yandan da, aylar ardışık olarak bir uzun, bir kısayken Temmuz ve Ağustos peş peşe uzun olarak boy gösterir.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor