ZEYDAN BEY AKP YAHUT MHP’YE DERHAL GİRMELİ

Bizim kerameti kendinden kaynaklı din ulemasına (!) göre, Allah yoldan çıkan, sapkınlaşan insanları cezalandırmak için COVID-19 hastalığını gönderdi. Bu sözüm ona ulemadan biri resmen “Tam bizim sınıra girerken Allah’la konuşup durdurdum” demişti de, sonradan COVID-19 tanısıyla yoğun bakıma alınınca yalanı kabak çiçeği gibi ortaya çıkmıştı..

Koronavirüs(Corona virus yazılır), KOVID mi (COVID yazılır)? Aslında ikisi aynı şey. Sonraki, ilkinin kısaltılmışı. Şöyle yapmışlar: Coronanın CO’sunu, Virus’un ’sini alıp bitiştirmişler. Oldu mu size COVİ… Buna bir de İngilizce “hastalık” anlamındaki Disease’in D’sini eklemişler. Sonuç olarak, Corona Virus Disease kısaltılınca olmuş COVID. Meredin temeli çok eski. Ara sıra kendini farklı kılıklarda gösteriyormuş ve her defasında bir ileri numara ile isimlendiriliyormuş. Bize, en tehlikelisi, yani 19 numaralısı geldi vurdu. Hem de elde yokken, avuçta yokken, binlerce bebe gece yatağa aç girerken, iki üniversite bitirenler bile iş bulamazken vurdu feleksiz.

Daha ilk haftalarda “Bunun aşısı yakında bulunur?” diye içimden geçirmiş ve hatta COVİD aşısını bizden CAVİT diye birinin bulmasını bile hayal etmiştim. Mart geçti, Nisan geçti, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül’ün yarısı geçti, ne yazık ki bizim Cavit’ten hayırlı haber çıkmadı. Nihayet önceki gün ÇİN İŞİ aşının ilk denemesi gönüllü 3 vatandaşımız üzerinde yapıldı. Yakında Alman Milletinin aşısı da gelecekmiş. Arkasından da “Made in USA damgalı Amerikan malı sökün edebilir” diyorlar. İçimde yankılanan bir ses, yakında bizim Cavit’ten de olumlu haber gelebileceğini söylüyor hala…             

ZEYDAN KARALAR’IN HASTANESİ ÜZERİNE

Bu Corona’nın EPİDEMİ olduğunu duyduğumuz günlerde Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Karalar Sahra Hastanesi hazırlayıverdi. Büyük Yatırımların adamı Aytaç Durak’ın büyük eserlerinden biri olan Fuar Kapalı alanını 1000 yataklı sahra hastanesi haline dönüştürmüştü. AKP veya MHP’den seçilmiş olsaydı, şimdiye dek Dünya Sağlık Örgütü WHO’dan bile madalya filan almış olurdu. Yanlış yapmış, gitmiş CHP’den seçilmiş. Tabii öyle olunca da “Lame Duck”, yani topal ördek sınıfına girmiş oldu. Hastanesini daha tanıtmaya çalışırken ağzı kapatıldı ve bir de tonlarca azar işitti.

Aradan zaman geçti. Yaş ileri olunca insanın çok fazla doktor tanıdığı oluyor. Sık sık da görüşüyoruz ve tahmin edeceğiniz gibi doktorumuz kara lahana dolmasını anlatırken susturup COVID diyoruz… Son haftalarda şunu anladım; Zeydan Karalar’ın Hastanesi gerçekten çok, ama çok yararlı olurmuş. Çünkü tedavisi evinde yapılan ya da taburcu  edilenlerin takibi gerektiği gibi yapılmadığı için risk ortada dolaşıyormuş. Önceki gün televizyonda işittik; 20 bin karantinalı firarda. Bunların bazıları, Allah bilir yüzlerce kişiye virüs aşılamış, o yüzlerce kişinin her biri de belki yeniden yüzlerce kişiyi enfeksiyon sahibi apmıştır. Doktorlar diyor ki, “Zeydan Bey’in Hastanesi gibi tesis elimizde olsaydı, hastaneye yatırmaksızın ya da taburcu edilerek gönderdiklerimizi böyle bir yerde kontrol altında tutarak katlamalı sirayeti önlemiş olurduk.”

İstanbul’da, Ulu Önder çok yüksek bütçeli Diyanet İşleri’ne devredildi. Hani, diyeceksiniz ki, bunun yerine Atatürk Havaalanının iki pistine kıyılarak hastane yapıldı. İyi de, bizim hastamızı oralara kadar nasıl gönderelim? Elimizin altında Fuardan tahvil hastane var. Boş duran göğüs hastalıkları hastanesi var. Eminim başka uygun binalar da var. Karantinalıklar buralara gelirse, ben demiyorum, kocaman kocaman doktorlar diyor, çok, ama çok iyi olurmuş ve bulaşma oranı da inanılmaz düşermiş.

Şimdi mabal (vebal) Sayın Karalar’ın boynunda. Şimdiden tezi yok, ya AKP’ye, ya da MHP’ye kayıt yaptırmalı… Ümmet-i Muhammed’in sağlığı için çok önemli bu!..

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor