BESLENME ve DİYET (2)

Tokluk ya da doyma haz veren bir duyum, açlık ise tatmin edilmediği zaman azap veren bir duygudur. İştah ise açlık duygusu ile doyma duygusu arasındaki dengeden ve kişinin alışkanlıklarından doğar.

Genellikle kişinin sağlıklı olduğunu kendine de hissettiren, yemek yemeyi zevkli bir hale getiren hoş bir duygudur. Ancak iştah fazlalığının çağımızın önemli bir hastalığı olan şişmanlığın belirmesinde önemli bir etken olduğu unutulmamalıdır.

İştah ayarlama yerinin (asppestat’ın), diğer hipotalamik merkezler gibi, dış çevreden, vücudun periferisinden, intestinal sistemden ve beynin üst merkezlerinden aldığı haberlerden etkilendiğini söylemiştik (4, 5, 6, 7).

Heyecanlar, koku, tat, yiyeceklerin düşünülmesi, toplumsal şartlanmalar, midenin dolu ya da boş oluşu, barsak hormonları, ekzersiz, iklim, vücut ısısı, vücut ağırlığı, vücuttaki yağ hücrelerinin dolgunluk durumu, kas hücrelerinin metabolic durumu, gebelik, emzirme, iştah ayarını etkileyen faktörler arasındadır.

İştahın ayarlanmasında fizyolojik faktörler yanında, psikolojuik ve toplumsal faktörler de çok etkindir. Ruhsal durumu dengeli, yaşamı düzenli ve hayatın zevklerine aşırı tutkunluk göstermeyen bir kişi, normal olarak, günlük besin alımına özel bir önem göstermeden ve kendini acıkma ve duyma duygularının ayarına bırakarak vücut ağırlığını yıllarca aynı düzeyde tutabilir.

Buna karşılık, oldukça eski zamanlardan beri, insanlar toplumsal ve psikolojik nedenlerle fizyolojik iştah ayarlama mekanizmasını değiştirmektedirler.

Psikolojik faktörlerin iştah üzerine etkisini göstermek içni iki aşırı örneği hatırlatabiliriz. Bunlardan birincisi “anorexia nervosa” denen durumdur.

Anorexia nervosalı hastalar genellikle içe dönük, ruhi dengesi tam olmayan ve yetersiz kişilikli kimselerdir. Şiddetli bir yeyecek reddi ve aşırı zayıflama vardır. Bu durum açlıktan ölüme kadar gidebilir.

Bu tepki kendini aç bırakarak yavaş bir intihar olarak da yorumlanabilir. Bazan bu kimselerin başlangıçta şişman oldukları ve zayıflamak için diyet yaparken bu durumun ortaya çıktığı gözlemlenebilir.

İkinci örnek ise psikojenik oburluktur. Bu kimselerde yemek yeme, içki içme gibi bir iptila haline gelmiştir. Bu kişilerin çocuklarının mutsuz ve tatminsiz geçtikleri söylenmektedir. Şüphesiz bunlar aşırı örneklerdir. Ne her zayıf kimse anorexia nervosalıdır, ne de her fazla kilolu psikojenik oburdur.

Açlık, doyma, iştah ile ilgili bu kısa açıklamalardan sonra bilinçli beslenme için edinilmesi gereken bilgileri bölüm bölüm incelemeye devam edeceğiz.

KAYNAK: Beslenme ve Diyet-Prof.Dr.Ergin Sencer

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor