Eyyy Ankara!.. Eyyy Ankara’da bizi temsil etmek üzere seçtiğimiz saygın vekiller!.. Gazetelerde değilse, televizyonlarda görmüş olmalısınız; Adana Portakal Çiçeği Karnavalına ülkenin her yanından yüz binlerce katılım oldu. Coşku gökyüzünden yankılandı, sınırların ötesine ulaştı. Elimizde fotoğrafı ve videosu da var; Japon sanatçı bile gelip kortejde özgün sazı eşliğinde Aşık Veysel’i dillendirdi. Alman vardı, Rus vardı ve dahi beni bile şaşırtacak kadar çok Amerikalı vardı. İnanılması güç gelebilir ama, Suriyelisi, Afganı, Iraklısı bile gelmişti. Milliyetini ve mensubiyetini bilmediklerim de cabası…
EN KARA VİCDANLAR BİLE SIZLAYACAKTIR
İnsafınıza, vicdanınıza, izanınıza ve eğer dilerseniz hoşgörünüze sığınarak soruyorum: Bu muteşem karnavaldan sonra bile bizim havalimanını uçurup yok edecek misiniz?.. Önceki Ulaştırma Bakanımız Sayın Adil Karaismailoğlu “Adanalı ne isterse o olacak” demişlerdi. Baktık, bu ifade gerçekler kapısından içeri girmiyor, eşik basamağına takılı duruyor. Havalimanımızın ufkundaki bulutlar hızla kararırken bir büyülü rüzgâr gibi Sayın Cumhurbaşkanımızın “Adanalı ne isterse o olur!” sözü yüreklere su serpti. “En kara vicdanları bile sızlatacak düşünce artk zaildir” dedik. Öyle ya, Devlet Yönetiminde Hakim-i Mutlak olan Sayın Erdoğan’ın sözü yerde kalmazdı, kalamazdı… Fakat o da ne!.. Bakanlık bizim için kara haberi hem de müjdeymiş gibi açıklama yaptı: “Adana tesisleri eğitim uçuşlarına tahsis edilecek…”
SAYIN ERDOĞAN’A KİM DUYURACAK?
Koskoca Cumhurbaşkanı’nın işi gücü yok da her gün yüzlercesi yapılan açıklamaları mı takip edecek? Buna ne imkân yeter ne de şerait!.. Fakat, örneğin, AKP Adana Milletvekilleri bir şekilde ulaşıp “Efendim sizin Adana’daki sözünüzün hilâfına açıklama yapıldı. Himmetiniz gerekli” diyebilir. Hazır ulaşmışken, Sayın Cumhurbaşkanımıza şu birkaç madde de özetlenebilir:
- 1960 İhtilâlinden sonra Plânlı Kalkınma Dönemine girildiğinde Gerice Yöre, Yatırım, Turizm, Kalkındırma gibi teşvikler dağıtılırken Ankara’daki birileri, “Ne Adanası Canım!.. O keratalar yeterince zengin, boş verin, çizin, çizin üstünü” demişti… O çizgi bir türlü kalkmadı. Yatırımcılarımız da birer üçer sanayiden çekildi ya da teşvikli yörelere gitti. Fakirleşmeye başladık.
- Gönlümüzü almak üzere belki, yine aynı yönetim Adana’ya Radyo Çaldık, söyledik, eğlendik-eğleniyoruz demeye kalmadı, bir degaj; hooop Radyo Mersine şutlandı.
- “Neyse…” dedik, “Karayolları Bölge Müdürlüğü Uhdemizde. Atü’sü düşük de olsa bununla hava basarız.” Sen misin diyen? Bir Mersin Fırtınası daha, Karayolları da bir anda yollara düşüp soluğu Mersin’de al
- “Ne gam!..” dedik, “Karayolları olmasa olmasın. Ahha, koskoca Demiryolları avucumuzda, gerisini boş ver…” Bir düdük, o da çuf çuf etmeksizin Mersin’i buldu.
- Kent ortasında bir tanecik tarihi stadyumumuz vardı. Çok görüldü. Yıkıldı. Kentin tee öbür ucunda yenisinin yapılmasından dolayı imiş. Tam rezidans-AVM konuşuluyordu ki, sağ olsunlar, Ömer Çelik Vekilimiz imdada yetişti, stad yok edildiyse de, en azından Millet Bahçesine döndürdü.
Şimdi de Hava Limanı öyle mi? Altınkoza Film Festivali’ni duymadınız mı? Ya Lezzet Festivali’ni? Duymadınız diyelim; Portakal Çiçeği Festivali dünyada yankılanmışken duymamış olamazsınız. Ve bunlarla Adana’ya en az nüfusu kadar meraklı geldiğini tahmin edememiş olamazsınız. Allah aşkınıza; olabilir misiniz?..
Her şeyden vaz geçtik, sadece bunları göz önünde bulundurup Adana Havalimanını paslı hançer yaparak kalbimize saplamayı düşünebilecek misiniz?.. Öyle olursa, biliniz ki kapkara vicdanlar bile sızım sızım sızlar ve böyle bir kararı alıp uygulatanlar sonunda üzülüp ağlar. Bunda fazlasını yazarsam fincancı katırları ürkebilir. Sadece merakımdan “Adana, kimin neresine battı” diye sorup derin saygılar sunuyorum. Biz Adanalılar fani insanlarız. Sayın büyüklerimiz kadar her şeyi bilemeyiz ama elbette bizim de bildiğimiz bir şeyler olabilir, belki yani…
