HADİ ÖZÇELİK VE CEMİYETLER

“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu 20 Mayıs 2021 günü yaptığı toplantıda 3959 sicil numaralı üyesi Hadi Özışık ile ilgili şikayetleri de değerlendirmiştir. Hadi Özışık’ın suç örgütü lideri Sedat Peker ile olan ilişkisini ortaya koyan video kayıtları ve açıklamaları TGC üyeleri tarafından tepkiyle karşılanmış çok sayıda şikayet Cemiyete iletilmiştir. Değerlendirme sonucunda Hadi Özışık’ın şikayete konu olan davranışlarının kamuoyunda görüntülü ve yazılı olarak somut bir biçimde alenileştiği görülmüştür.

Hadi Özışık’ın suç örgütü lideri Sedat Peker ile olan ilişkileri, davranışları, açıklamaları, TGC Tüzüğü’nün Üyelikten Çıkarmayı düzenleyen 11. Maddesi’nin g bendi kapsamında değerlendirilmiştir.

Üyemiz Hadi Özışık’ın Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Tüzüğü’nde belirtilen kuruluş amacıyla ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde belirtilen ilkelerle, bu bildirgede yer alan gazetecinin doğru davranış kuralları, hak ve sorumluluklarıyla bağdaşmayan tutum ve davranışlar içinde olduğu tespit edilmiştir.

Tüm bunların sonucunda Tüzüğün 11. Maddesinin g bendi ile Yönetim Kurulu’nun görev yetkilerini düzenleyen 21. Maddesinin g bendine dayanılarak Hadi Özışık’ın oy birliği ile üyelikten çıkarılmasına karar verilmiştir. Hadi Özışık’a üyelikten çıkarılma kararına karşı Tüzük gereği genel kurulda itiraz hakkı olduğu bildirilmiştir.”

Pardon!.. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, üyesinin gazetecilik dışı faaliyetlerde bulunması, meslek ilkelerine aykırı davranışları şikayete tabii mi?

Yani, şikayet olmazsa, konu gündeme gelmeyecek, herhangi bir karar alınmayacak mıydı?

Bu sözümüz sadece TGC’ye yönelik değil, tüm Gazeteciler Cemiyetlerine yöneliktir..

Gazeteciler Cemiyeti”’nin Disiplin Kurulu vardır. Bu kurul, mesleki tecrübesi olan gazetecilerden olur.. O kurul, basın ilkelerine aykırı hareket eden gazetecileri sözlü ya da yazılı olarak uyardığı gibi ihraçta edebilir..

Cemiyet, üyelerinin yaşam tarzları, şantaja yönelik haber ya da yorumlarını izler, gazetecilik ilkeleri dışında  görürse, şikayete gerek kalmaksızın Disiplin Kurulu’na sevkeder, ya da Disiplin Kurulu re’sen soruşturma açar,  sözlü ya da yazılı savunmasını alınır. Hataları var ise sözlü, ya da yazılı uyarılır, meslek ahlakı dışına çıkmışsa ihraç eder..

Bu, İstanbul için ne kadar geçerli ise Adana ve diğer illerdeki Gazeteciler  Cemiyetleri için de geçerlidir.

Seçim kazanmak uğruna bu konuda duyarsız davranmak, gazetecilik mesleğine ihanet anlamı taşır..

O nedenle, son günlerde hızla yozlaşan gazeteciliği korumak için Gazeteciler Cemiyetilerine  ve Disiplin Kurulları’na büyük görevler düşmektedir..

Anadolu Ajansı  muhabiri Musab Turan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye soruyor;

  “19 yıllık bir toplum hareketi olarak başlayan milletin teveccühünü kazanan AK Parti ismi şaibelerle anılan Süleyman Soylu’dan daha mı küçük? Üç buçuk yaşında oğlumun yüzüne bakarken maskeli balodan dolayı ben utanıyorum. Sizin çocuklarınız yok mu?”

Bir gazeteci  böyle bir soru yöneltemez.. Bu, sokaktaki vatandaşın tepki sözü olursa haklılık kazanır..

Uslup yanlış, örnek yanlış, tavır yanlış.. Hele hele kendi çocuğunu örnek göstermesi  daha yanlış..

A.A ‘nın bu gazetecinin işine son vermekte haklılığı vardır.. Ama A.A’nın da Atatürk tarafından millete sağlıklı haber vermek için kurulduğunu da  unutmamalıdır..

Hükümetin değil, milletin sesi olmalıdır.

Unutulmamalı, A.A  Kurtuluş Savaşı hakkındaki haberleri duyurmak amacıyla Mustafa Kemal Atatürk‘ün talimatıyla Halide Edip Adıvar ve Yunus Nadi tarafından 6 Nisan 1920’de kurulmuştur..

İlkesi tarafsız haber olmuştur.. Ne yazık ki tarafsız habercilik iktidar eliyle yok edilmiş, hükümetlerin sesi durumuna getirilmiştir. Bu gerçeği de unutmayalım.. 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor