Hatimoğulları, Ahmet Atakan’ın ölümünü Meclis’e taşıdı

(HABER MERKEZİ)-HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, 10 Eylül 2013’de Hatay Armutlu’da hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ı meclis gündemine taşıdı.

HDP’li Hatimoğulları, “10 Eylül 2013’de, Hatay Armutlu’da Haziran direnişinde öldürülen Abdullah Cömert için ve ODTÜ’deki eylemlere destek vermek ve adalet istemek üzere yapılan demokratik eylemler sırasında hayatını kaybeden  Ahmet Atakan’ın ölümünün aydınlatılması için somut bir adım atılmadığı gibi tam tersi söz konusu başvurunun reddedilmesi ile ölümün aydınlatılması ve sorumluların açığa çıkartılarak cezalandırılmasının önü kesilmiştir.  Ahmet Atakan cinayetinin soruşturulmasının yıllarca tamamlanmamış ve davasının açılmamış olması nedeniyle Adalet Bakanlığına verdiğimiz soru önergeleri bugüne kadar yanıtlanmamıştır.”

HDP Adana milletvekili Tülay Hatimoğulları’nın bir kez daha Adalet Bakanı Abdulnamit Gül’e vermiş olduğu soru önergesi ile Ahmet Atakan’ı tekrar gündeme getirdi. Soru önergesinde, “10 Eylül 2013’de, Hatay Armutlu’da Haziran direnişinde öldürülen Abdullah Cömert için ve ODTÜ’deki eylemlere destek vermek ve adalet istemek üzere yapılan demokratik eylemler sırasında Ahmet Atakan hayatını kaybetti. Ahmet’in öldürülmesinden sonra polislerden Hatay Valisi’ne ve Adalet Bakanı’na kadar farklı açıklamalarda bulunuldu. Ahmet Atakan cinayetinin soruşturulmasının yıllarca tamamlanmamış ve davasının açılmaması nedeniyle Adalet Bakanlığına verdiğimiz soru önergeleri yanıtlanmamıştır. Maalesef Ahmet Atakan için 22 Ekim 2020 tarihinde, şüpheliler hakkında soruşturma ve kamu davası açılması talebiyle Adana Bölge İdare Mahkemesine yapılan başvuru reddedilmiştir.

Gelinen noktada Ahmet Atakan’ın ölümünün aydınlatılması için somut bir adım atılmamakta tam tersi söz konusu başvurunun reddedilmesi ile ölümün aydınlatılması ve sorumluların açığa çıkartılarak cezalandırılmasının önü kesilmiştir. Söz konusu kararın ardından Ahmet’in ailesinin belirttiği gibi; herkesin adalet beklediği dosyada adaletin gerçekleşmesi dava açılması önlenerek bir kez daha engellenmiştir. Savcılığın tespit ettiği şüpheliler hakkında Hatay Valiliğince soruşturma izni verilmemesi ve bu karara yapılan itirazın kesin olarak reddine dair mahkeme kararları gerçeklerin yok sayılması, suçun ve suçlunun korunmasıdır. Atakan ailesinin karara karşı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapacağını açıkladığı olayda sorumluların yargılanması için soruşturma izni alınmasına gerek yoktur. Şüphelilerin kasten öldürme suçundan Ağır cezada yargılanması gereklidir. 4483 sayılı Kanun polisin işlediği suçlarda adeta bir koruma kalkanı olarak kullanılmaktadır.  Bunun engellenerek sorumluların adalet önüne çıkarılması ve adil mahkemelerde yargılanması sağlanmalıdır.

Bu bağlamda;

1. Ahmet Atakan’ın öldürülmüş olması Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapılmasını gerekli kılacak nitelik ve yeterlilikte bir isnat değil midir?

2. Ahmet Atakan’ın ölümüne sebebiyet veren başındaki yaralanmanın gaz fişeği ile uyumlu bir yaralanma olduğu raporlarda sabit değil midir?

3. Daha önce Jandarma Kriminal’in ‘Ne lekesi olduğu belirlenemedi’ raporuna rağmen o lekenin Ahmet Atakan’ın kanı olduğu belgelenmiştir. Gaz fişeğindeki kanın Ahmet Atakan’a ait olduğu DNA analizi ile sabit değil midir?  

4. Bu durumdaAhmet Atakan’ın gaz fişeği ile vurulmasının düşerek hayatını kaybetmesine neden olduğu kanıtları olayın soruşturulmasını gerekli kılmıyor mu?

5. Gaz kullanma eğitimi alan şüpheli polislerin bu eğitimlerin dışına çıkarak BM tarafından kabul edilen “Güvenlik Güçlerinin, Ateşli Silahlar ve Güç Kullanılmasına Dair Temel İlkeler”in 9. Maddesinde yer alan koşullara ve Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu (PVSK)’nun ilgili maddelerine uymayarak hareket edilmiş olması öldürme kastının açık ifadesi değil midir?

6. Tüm bu iddialara rağmen neden soruşturma izni verilmemiştir?

7. Ahmet Atakan’ın ölümüne dair neden halen dava açılmadığı ve soruşturma izni verilmediği hakkında farklı zamanlarda tarafınıza iletmiş olduğum soru önergeleri neden cevapsız bırakılmıştır?

8. 4483 sayılı kanunun polisleri/memurları işledikleri suçlar karşısında koruma kalkanı olarak kullanılmasını engellenmek için Bakanlığınızca adımlar atılacak mıdır?

9.  Gezi direnişinde öldürülenlerin dava süreçleri cezasızlık politikasına işaret etmektedir. Adaleti sağlamak ve bu cezasızlık politikasına son vermek üzere tarafınızca adım atılacak mıdır?   

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor