1976 MONTREAL OLİMPİYATLARINA GİTTİ, DÖNMEDİ: AHMET KIZIL

HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR

Ahmet Kızıl, 1 Mayıs 1954 yılında Adana’da doğdu. İlkokulu Atatürk, ortaokulu İstiklal ve Erkek Lisesi’nden mezun oldu.

Yüzmeye 8-9 yaşlarında mahalledeki arkadaşlarıyla sulama kanallarına giderek başladı. 2 kez boğulma tehlikesi geçirdi. 40 yılı yakın Kurtuluş Mahallesi muhtarlığı yapan, profesyonel futbol oynayan büyük ağabeyi Nahit Kızıl’ın desteğiyle evlerine yakın olan Atatürk Yüzme Havuzu’na gitti.

11 yaşında geldiği Atatürk Yüzme Havuzu’nda serbest stilde yarışmalara katıldı. Rahmetli babası  Demiryollarında çalıştığı için ilk resmi lisansını Adana Demirspor’dan çıkardı. Hayli hareketli olan ve yerinde duramayan Ahmet Kızıl’ı, rekortmen yüzücü Ayhan Karataş keşfetti.

Cimnastikci ve yüzücü Şevket Erden ile Erkek Lisesi’nde Beden Eğitimi Öğretmeni Süleyman Şahbaz’ın yardımlarıyla, ayrıca o dönemde kule ve tramplen atlama yarışlarına katılan Nuri Uysal (Pilot Nuri) ve Melih Büyükakıllı’nın (Kedi Melih) desteğiyle kule ve tramplen atlamaya önem verdi.

Defalarca Türkiye şampiyonluğu yaşayan Ahmet Kızıl, 16 yaşında milli takıma seçildi. 1971 İzmir Akdeniz Oyunları, 1972 İstanbul’da Burgazada’da Balkan Şampiyonası, 1973 Yugoslavya Akdeniz Oyunları, 1975 Cezayir Akdeniz Oyunları,  1976 yılında Montreal Olimpiyatları’na gitti. Bir daha dönmedi.

46 yıl içinde 1 kez Adana’ya gelen Ahmet Kızıl, ABD’de evlendi bir kızı ve 2 torunu bulunuyor.  Yakın tarihte Antalya’nın Alanya ilçesine yerleşen Kızıl, sorularımızı şöyle yanıtladı. 

Kendinizden söz eder misiniz? Eğitiminiz nedir? Yüzmeyi nerede öğrendiniz? Hangi stilde yüzüyordunuz ? Kimi model aldınız?

1954 Adana doğumluyum. Lise mezunuyum. Yüzmeyi sulama kanallarında öğrendim. Bir-iki kez ciddi şekilde boğulma tehlikesi geçirdim. Yine de sulama kanallarına mahallede ki arkadaşlarımla gitmeyi sürdürdüm. 40 yıl muhtarlık yapan, profesyonel futbol oynayan Nahit ağabeyimden çok çekinirdim. Beni hemen havuza 25 liraya kart çıkartarak hayalim olan Atatürk Yüzme havuzuna yazdırdı ve Nihat Erdem’e teslim etti.

Evimiz havuza çok yakındı. 11 yaşında miniklerde serbest yüzme yarışlarına katıldım. Gençlerde sutopu kaleciliği yaptım. Milli ve rekortmen yüzücülerin antrenman ve hafta sonları yapılan müsabakalarını hiç kaçırmazdım. Biraz da yüksekten atlamayı çok severdim. Erkek lisesinde Beden Eğitimi öğretmeni Süleyman Şahbaz, ayrıca çocukluk arkadaşım cimnastikci ve yüzücü Şevket Erdem’den çok yardım gördüm. Aslında beni milli ve rekortmen yüzücü Ayhan Karataş teşvik etti. O dönemlerde her yüzme yarışından sonra kule ve tramplen gösteri yarışları yapılırdı. Pilot Nuri ile Kedi Melih ağabeylerden çok büyük destek gördüm. Melih ağabeyi model aldım.

Kule ve tramplende ne gibi başarılarınız var? Kaç kez milli oldunuz? Yurt dışında uluslararası hangi müsabakalara katıldınız?

Defalarca Türkiye şampiyonluğu yaşadım. Özellikle puanlı yarışlarda atlayıcısı olmayan kulüpler düşük puanla mağdur olurdu. Demirspor’a çok yararım oldu. Bu arada atlamada kendimi sürekli geliştirdim. Herkes havuzdan çıkıp giderdi. Ben onlarca kule ve tramplen atlardım. Bu başarılarımdan dolayı Rahmetli Muharrem Gülergin’in lokantasında Spor il müdürü Cemil Oka ile yüzme il temsilcisi Ruhi Polisci’nin desteğiyle yemek kampına alındım. En ciddi yarışımı 1971 İzmir Akdeniz Oyunları’nda yaşadım. Daha sonra 1972 İstanbul’da Balkan Şampiyonası, 1973 Yugoslavya’da Akdeniz Oyunları, 1975 Cezayir Akdeniz Oyunları’na katıldım. 1976 yılında ustalık dönemimi yaşadım. 1976 yılında tüm sporcuların rüyası olan Montreal Olimpiyatları’na katılmak nasip oldu.

Tüm sporcu, hakem ve antrenörler, hatta spor medyası mensuplarının rüyası olimpiyatlara katılmaktır. Montreal Olimpiyatları’na nasıl hazırlandınız. Yaşadıklarınızı anlatır mısınız ?

Yüzme Federasyonu Başkanı Fahiman Akdağ ile diğer yöneticiler benim başarılarım karşısında babası Türk çocuk doktoru Ahmet Özkum, annesi Amerikalı olan milli atlayıcı Peri Suzan Özkum ile beni Montreal Olimpiyatları’na götürmeye karar vermişler. Peri ile 1975 Cezayir Akdeniz Oyunlarında tanışmıştık. Olimpiyatlardan 6 ay önce Türk Atlama Milli takımı antrenörü Amerikalı Betti Perkins’in isteğiyle Newyork Roshester’de eyaletine giderek antrenmanlara başladık. Peri Suzan Özkum’un evlerinde kaldım. Çok değerli baba ve annesi vardı.  Beni kendi çocukları gibi görüyorlardı. Hatta beni İngilizce öğrenmem için dershaneye bile gönderdiler. Orada Üniversiteler arası atlamada Peri ile birlikte gösteri yaptık ve çok beğenildik. Temmuz’da olimpiyatların yapılacağı Montreal’e geçerek Türk kafilesiyle birlikte olduk. Kanada Türk konsolosluğu tüm kafileye gerçekten görkemli bir yemek verdi. Montreal ve çevre eyaletlerde yaşayan Türkler olimpiyatın açılışında Türk bayraklarıyla törende bizlere büyük ilgi gösterdi ve destek verdiler. Ben kafile ile Türkiye’ye dönmedim. Orada kaldım.

Olimpiyatlardan sonra Türk kafilesiyle neden dönmediniz? Ceza aldınız mı? Sanıyorum orada evlendiniz. Bunları anlatır mısınız?

Amerika’da kalmaya ve yaşamayı arzu ettim. Ceza da almadım. Sporu da bıraktım. Amerika’da bir partide tanıştığım Ann Walzer ile anlaşarak evlendik. Bu çok uzun sürmedi. Bizlere uygun olmayan bazı alışkanlıkları vardı. Bana green kartta çıkardı. Alışkanlıklarından vaz geçmediği için ayrıldık. İkinci kez Beck Trapp ile evlendik. Kaliforniya’ya yerleştik. Jannifer adında bir kızım oldu. Daha sonra kızımdan Gavin ve Gabriel adında 2 torunum oldu. Golf oynadım. Kano ve balıkçılık yaptım.

Amerika’da neler yaptınız ? Hangi işlerde çalıştınız? Türkiye’ye ailenizin yanına hiç gittiniz mi? Ne zaman emekliliğe hak kazandınız ?

Amerika elbette fırsatlar ülkesi. Ancak, para kazanmasınız iyi yaşayamazsınız. Açık söyleyeyim her işte çalıştım. Bensin istasyonunda pompacılık yaptım. Amerikalılar ahşaba meraklı, onlara ahşaptan evler yaptım. Tır ehliyeti aldım ve Tır sürücülüğü yaptım. Hava limanında çalıştım. Uçaklara yiyecek, içecek taşıdım. Kargo şirketinde 22 yıl depo müdürlüğü yaptım ve geçen yıl emekli oldum. Farklı ülkeleri gezmeyi seviyorum. Başta Kostariko olmak üzere Avrupa’da Almanya, Polonya, Hollanda, İtalya, İsviçre, Avusturya gibi ülkeleri gördüm. İngilizce ve İspanyolca’yı geliştirdim. 

Türkiye’de çok az atlayıcı yetişiyor. Siz bu konuda hayli donanımlı ve olimpiyat sporcusunuz. Federasyon sizden yararlanmak istemedi mi?

Gerçeği söylemek gerekirse yarım ağızla benden yararlanmak istediler. Hatta Montreal olimpiyatlarından sonra Fahiman Akdağ bana Amerika’ya mektup gönderdi. Balkan şampiyonasına davet etti ve antrenörlük önerdi. Bana çok cazip gelmemişti. Bu arada Adana’da bulunduğum sporculuk dönemimde başta milli atlayıcı Zihni Kızıltuğ olmak üzere, Kenan Balsoy, soyadlarını hatırlamadığım Haluk ve Hikmet gibi sporcuları yarışmalara hazırladım. 

Montreal Olimpiyatlarından sonra 46 yıl Amerika’da kaldınız, Türkiye’ye hiç geldiniz mi? Adana’da bulunan aileniz buna tepki göstermedi mi?

Devlet Demiryollarında çalışan babamı erken kaybettik. Samimi söylemem gerekirse annemin cenazesinde bulunamadığım için hayli üzgünüm. 6 kardeşiz. Üçünü kaybettik. Özellikle Adana’da bize babalık yapan 40 yıl kadar Kurtuluş Mahallesi muhtarlığını yürüten Nahit ağabey benim babam gibi. Beni Nahit ağabeyim büyüttü ve bir yerlere taşıdı. Amerika’da iyi imkânlarım vardı. 2003 yılında bir kez geldim. Havuzda çocukluk arkadaşlarımı gördüm. Şu anda ikinci gelişim. Antalya’nın Alanya ilçesinde ev aldım. Bundan böyle emekliği orada balık tutarak ve yüzerek değerlendireceğim.

Ruhi Polisci (Yüzme Federasyonu eski yönetim kurulu üyesi)

Ahmet Kızıl’ın babası demiryolcuydu. Ben de orada 40 yılı aşkın DDY avukatlığını yaptım. Ahmet Kızıl çok yetenekli birisiydi. Ayrıca, çok ciddi antrenörü yoktu. Ahmet’e çok emeğim oldu. Başta Kedi Melih olmak üzere Pilot Nuri çok üstüne düştüler. Ahmet’e atlama ile ilgili görsel teknik yayınlar getirdim. Ahmet kendini çok geliştirdi. O dönemlerde federasyonda Adana’nın büyük ağırlığı vardı. Ahmet’i her zaman koruduk ve tüm sporcuların hayali olan Montreal olimpiyatlarına gitmesini bile sağladık. Ahmet bunları hak etti. Bir de puanlı yüzme yarışlarında atlayıcılar Demirspor’a önemli puanlar kazandırdılar.

Yaşadığım bir anıyı paylaşmak istiyorum. Burgazada’da yüzme, sutopu ve atlama Türkiye şampiyonası ve milli takım seçmeleri var. Yüzme ve sutopu bitti. Sıra atlamaya geldi. Kedi Melih zayıf sıska birisiydi. Ahmet de 16-17 yaşlarında minyon tipli birisiydi. Her ikisi de Türkiye şampiyonu oldular. Sanıyorum bir sporcunun annesi ve yakını etrafa dönerek “Yazıklar olsun size. Bunlara kız bile vermezler. Siz bu iki zayıf, sıska, veremliye benzeyen çocuğu yenildiniz” diye kızdı. Hâlbuki Kedi Melik 1938 doğumlu ve o günlerde 40 yaşın üzerindeydi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor