PARKLARA ÇOCUK GÖZÜYLE BAKALIM

Nasıl bir mahalle ve kentte yaşamak istediğini çocuğun kendisine sormak, onun kente katılımını arttıracaktır.

Bütün çocukların açık havada oyun oynamaya ve oyun alanlarına erişim hakkı vardır. Çocuğun yaşadığı yer neresiyse orada bu hakkın var olmasını sağlamak ise yerel yönetimlerin görevlerinden biridir.

Ancak yeterince bütçe, zaman ve alan ayrılmayan bu politikalar sebebiyle bu haklar görmezden geliniyor, ihmal ediliyor.

Ülkemizde, özellikle büyük şehirlerde çocukların oyun parklarına, yeşil ya da açık alanlara erişimi oldukça kısıtlı.

Yapılan araştırmalara göre büyük kentlerde, betonlaşma arttıkça çocuk başına düşen oyun alanı sayısı da düşüyor. Yine bu kentlerde, çocuk nüfusunun az ekonomik gelirin yüksek olduğu yerlerde yeşil/açık alan ve park sayısı fazla iken; yoksul ve çocuk sayısının fazla olduğu yerlerde durum tam tersi!

Bu da bize, zaten yeterince az olan alanların bir de eşitsiz dağıldığını gösterir. Çocuk parklarının bulunduğu alanlar; çoğunlukla güvensiz, yeşilden ve topraktan uzak, yeterince ışıklandırılmamış ve trafiğe açık alanlara yakın hatta bazen o alanların tam ortasında bulunuyor.

Çocuklar bina ve araba yoğunluğunun yüksek olduğu kent merkezleri dışında bulundukları mahalle/sokak içerisinde dahi oyun alanına ulaşamıyorlar.

Kentlerde arabalara çocuklardan daha fazla yer veriliyor ve hatta araç park yeri ve trafik sorunu, çocukların oyun alanı sorunlarından daha çok tartışılıyor.

Çocukların oyun ve hareket dünyaları çok geniş ve renkli olduğu halde, tek tip parklarla bu yaratıcılık kısıtlanıyor. Ülkemizde yapılan standart oyun parkları hem sağlık şartlarına uygun değil, hem de her çocuğun oyun ihtiyacını karşılayabilecek, gelişmelerine uygun nitelikler taşımıyor.

Oyun parklarının yapımında, özel gereksinimli çcocukların varlığı ve ihtiyaçları dikkate alınmıyor.

Gelişimlerini destekleyecek fiziksel ve ruhsat ihtiyaçlarını karşılayıp sosyalleşmelerini sağlayacak, yaratıcılıklarını geliştirip hareket özgürlüğünü tanıyacak mekanlar tercih edilmiyor.

Gelişigüzel parklar inşa ediliyor. Buraların malzemeleri petrol içerikli plastik ve zeminleri de katmanlı olarak değil asvalt üstünde  tek kat yumşak zeminde yapılıyor, güvenli ve sağlıklı olması gözetilmiyor. Eski, kırık parklar sökülüp yenilenmiyor, bakımları yapılmıyor.

Ayrıca bu oyun parkları beton zemine ve ağaçsız yerlere, ısınan malzemelerden ve ısındıkça daha da zararlı hale gelen-yapıldığı için oyun saatleri kısıtlanıyor.

Bunlara ek olarak bu parklar, neredeyse yalnızca açık ve güneşli havalara uygun şekilde planlanıyor, kış ve yağmur şartlarında çocukların buralarda zaman geçirmeleri mümkün olmuyor.

Kentlerde arabalara, çocuklardan daha fazla yer veriliyor.

Çocukların evlerinden sonra en çok zaman geçirdikleri ve güvenli olduğunu düşündüğümüz yerler olan okullara bir bakalım.

Ya da kentlerde oyun alanlarını kaybetmiş, açık alana erişemeyen çocuklar için en büyük nimet olan okul bahçelerini…

Hem öğrenme hem hareket için oyun ihtiyacının en yüksek olduğu bir gelişim dönemine denk düşen zamanda, okul bahçelerinin beton veya asvalt kaplı olması, içerisinde ne bir ağaç ne de toprak zemin olması veya çocukların özgürce hareket edebilecekleri platformların olmamasından kaynaklı, çocuklar hareket kabiliyetleri gelişmeyen, sınırlı yaratıcılık ve hayal gücün esahip çockular haline geliyorlar.

Buna bir de okul saatlerinin uzun olmasını eklersek, çocukların neredeyse bir sırada sekiz saat hareketsiz oturması bekleniyor.

Çocuklar üzerinde ne gibi yıkıcı etkilerin olduğunu tahmin edebiliriz. Okullar  tasarlanırken sanki oraları çocuklar kullanmayacakmış gibi düşünülüyor!…

Bütün bu sarmalın içerisinde çocukluklarını yaşamaya çalışan çocukları; evlerin dört duvarından, sıkıştırılmış oyun zamanlarından, özgürlükten uzak oyunlardan ve tek işlevi dayatan (kaydıraktan kay-salıncakta sadece sallan gibi) oyun alanlarından çıkarabilmek mümkün.

Nasıl bir mahalle ve kentte yaşamak istediğini çocuğun kendisine sormak onun kente katılımını artıracaktır.

Daha fazla park, daha fazla yeşil alan hepimizin hakkı; daha az araba daha az bina herkesin yararına…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor