Sigorta bilincimiz olsa gelişmiş ülkeleri sollarız

Adana’nın saygın acentelerinden Berk Sigorta’nın tecrübeli Genel Müdürü İsmail Büyükyolaçan, sigorta bilinci eksikliğinin giderilmesi ile birlikte, ülkemizde sigortacılığın önemli bir ivme kazanacağını söyledi. Büyükyolaçan, “Bugün itibarıyla gerek hizmet ve gerek ürün çeşitliliği açısından gelişmiş ülke piyasalarıyla rekabet edebilecek bir sigortacılık sektörüne sahibiz. Bu piyasalardan tek farkımız sigorta bilincinin son derece düşük olması. Bu eksikliğin giderilmesi ile birlikte, önemli başarılar kazanılacaktır” dedi.

Röportaj: Yener EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) – Adana’da ki sigorta pazarında 459 acente faaliyet gösteriyor ve bunların 300’ünün aktif olduğu tahmin ediliyor.Sektörün önemli oyuncusu acenteler, özellikle son yıllarda pazar kaybı, gelir yetersizliği, düşük komisyon, haksız rekabet, ölçek ve teknoloji gibi birçok konuda sorunlar yaşıyor. Bu konular hakkında görüşlerini almak ve çözüm önerileri hakkında sohbet etmek amacıyla, Adana’da sigortacılığın güvenilir ve etkili isimlerinden biri olan İsmail Büyükyolaçan’ı ziyaret ettik. Berk Sigorta’nın sahibi olan Büyükyolaçan, sigorta bilincinin önemine dikkat çekerek sözlerine başladı. ‘’Finansal okuryazarlığın artmasına paralel olarak ülkemizde sigorta bilinci de yükselecek sigortalanma oranı artacaktır’’ diyen İsmail Büyükyolaçan, bu anlamda atılacak en önemli adımın eğitime sigortayı sokmak olduğunu ifade etti.

Kısaca şahsınızı ve Berk Sigorta’yı tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?

Adana’da, 1971 yılında dünyaya geldim. Yaklaşık 22 yıldan bu yana sektörde aktif olarak faaliyet gösteriyorum. 2008 yılından bu yana da, kendime ait Berk Sigorta çatısı altında hizmet veriyorum. Sigortacılık alanında ki bütün poliçeler acentemizde mevcut olmasına karşın, ağırlıklı olarak trafik sigortası, kasko, yol yardımı ve yangın poliçeleri kesiyoruz. 

Misyonunuz ve vizyonunuz nelerdir?

Berk Sigorta, faaliyet gösterdiği sigortacılık sektöründe öncü bir acente olmayı hedeflemiştir. Müşterilerimize en uygun fiyat ve kalite ile hizmet sunmak en temel prensibimizdir. Bütün sigorta ürünlerinde Adana genelinde hizmet veren firmamızın amacı güvenilir, çağdaş ve yenilikçi bir anlayış ile müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretmek ve bununla birlikte hasar sonrasında en iyi ve en doğru şekilde destek vermektir. Kurumsal hizmetlerimizden yararlanarak riskleri en aza indirmek mümkündür. Uzmanlarımız, katılımcıya ulaşıp isteklerine çözüm üretebilecek tecrübe ve donanıma sahiptir. Kurumsal hizmetlerimiz genel olarak; Sigorta Danışmanlığı, Poliçe Hizmetleri, Teknik Danışmanlık, Fiyat Araştırması ve Analizi, Risklerin Tespiti ve Analizi’ni kapsamaktadır.

Başımıza gelebilecek olası risklere karşı tedbir alabileceğimiz onlarca seçenek bulunmasına rağmen, Trafik ve DASK gibi zorunlu olanlar dışında hiçbir poliçe rağbet görmüyor. Size göre, Türk toplumunda sigorta bilinci neden oluşmuyor?

Sizin de söylediğiniz gibi, insanlarımızda ki sigorta bilinci ne yazık ki sadece trafik sigortası ve kaskodan ibaret. Sigortanın öneminin, çeşitli reklamlar ve kamu spotları yoluyla açıklayıcı bir şekilde topluma anlatılması gerekiyor. Avrupa’da olduğu gibi okullarda eğitim olarak da verilmeli. Finansal okuryazarlığın artmasına paralel olarak ülkemizde sigorta bilinci de yükselecek ve sigortalanma oranı üst seviyelere çıkacaktır. Bu anlamda atılacak en önemli adım, eğitime sigortayı sokmak olmalıdır. Kamu otoritesinin sigortacılığa yapabileceği en önemli katkı bu olacaktır. Çocuklarımız eğitimlerini iki mecrada almaktadır; İlki aile, ikincisi ise okul… Ailede sigortayı bilen olmayınca; müfredatta da sigorta olmayınca; kulaktan dolma, eksik bilgilerle konu hakkında bir şeyler hafızaya alınıyor; dolayısıyla sigorta bilinci ya oluşmuyor, ya da sağlıksız oluşuyor. Burada uzun uzadıya, bütün yıl boyunca okutulacak bir dersi değil, her yıl sigorta haftasında işlenecek tek bir üniteyi kastediyorum. 14 zorunlu sigorta ile korunmuş alan yaratılmışken, yurttaşlarımızın en azından bu sigortaları bilmesi, adeta vatandaşlık hakkıdır. Sağlıklı bir sigorta bilincinin oluşması ile birlikte Türk Sigorta Sektörü çok önemli noktalara ulaşacaktır.

Bankaların yarattığı haksız rekabet hakkında neler söylemek istersiniz?

Yüksek faiz oranları nedeniyle para satmakta güçlük yaşadıklarından olsa gerek, bankalar son dönemde bize rakip gibi çalışmaya başladılar.  Kredi taleplerinde kanunsuz zorlamalarla vatandaşa eksik bilgi ve teminata sahip ürünler veriyorlar ve bu yöntem çok fazla mağdur ortaya çıkarıyor. Araç kredisi, ev kredisi kullandırırken ‘Bizden sigorta yaptırırsanız, faiz indirimi yaparız’ diyerek müşterileri cezbetme yönetimine başvuranlar da var. Hatta bazı bankaların mevduat, kredi kartı veya kredi müşterilerine haber vermeden çeşitli dallarda sigorta poliçesi düzenleyerek, bedelini müşteri hesabından tahsil ettiğini duyuyoruz. Sigortadan haberi olmayan müşteri, ya hiç olmayan bir riskini sigortalattığı ya da parasını ödediği poliçenin sağladığı haklardan, risk gerçekleşse bile haberi olmadığı için yararlanamıyor. Kurumsal müşterilerimize giderek fiyat teklifi vermeye de başladılar. Şu an iş hacmimizin yüzde 50’sini elinde bulunduran bankalar, bu rakamı yükseltmek için olağanüstü bir çaba harcıyor. Biz acenteler de, ‘dur’ demek için elinden gelen gayreti gösteremiyoruz. Buna karşılık sektörümüzde birlik ve beraberlik gibi bir dayanışma ne yazık ki gerçekleşemiyor. Netice itibariyle, katılımcılar kredi çektikleri bankaya sigorta yaptırmak zorunda değiller. Bu dayatmalar ortadan kaldırılırsa sektörümüz rahat bir nefes alacaktır. Çatı organımız SAİK’e ve bizlere bu konuda önemli görevler düşüyor. Bütün meslektaşlarımızı, özel ve kamu bankalarına karşı omuz omuza mücadele vermeye davet ediyorum.

Sigortacılar kendi içlerinde neden güç birliği yapamıyorlar?

Meslektaşlarımız arasında dayanışma ve birleşme yeterince olmadığından istediğimiz seviyelere ulaşamıyoruz. Tek çatı altında toplanmak bir hayal değil aslında. Ortak paydada buluşulmazsa,  kaybetmeye meyilli bir sektör olmaya devam edeceğiz.

Çantacı tabir edilen kesim hakkında neler söylemek istersiniz?

Bankalara kaptırdığımız yüzdeleri inceleyecek olursak, çantacılar onların yanında nur nimet kalır. Çantacılara kaptırdığımız rakamlar, bankalara kaptırdığımızın 100’de birini bile oluşturmaz. O nedenle birinci önceliğimiz çantacılar değil, bankalar olmalı.

Adana’da, 459 adet sigorta acentesi bulunuyor. Sizce bu sayı kapasitenin üzerinde değil mi?

Acente sayısının fazla olduğuna katılıyorum. İşi bilmeyenler de sigortacılık yapabiliyor maalesef. Noterler nasıl ki belli sayıda olabiliyorsa veya eczaneler nüfus yoğunluğuna göre nasıl belirli sayıda açılabiliyorsa, acentelere de böyle bir sınırlama getirilebilir diye düşünüyorum. Örnek verecek olursak, bu bölgede 1000 adet hane var. Bu sayıda haneyi kaç acente sigortalayabilir? En fazla 2 tane. Bin haneli bir bölgeye 3’ncü bir acente açılmasına izin verilmemeli. Bahsettiğim alan yönetimi, Türkiye’de şu an sadece eczanelere yönelik uygulanıyor. Bizi de kapsamalı. Üretim yapmıyoruz ve sonunda acenteler, ‘Benim müşterimi çaldın’ diye karşı karşıya geliyor. Bizim sektörde, tek pastadan herkes pay almaya çalışıyor. Doğal olarak, acente sayısının fazlalığı olumsuz etkiler yaratıyor. 

Aynı sigortayı daha ucuza yaptığını iddia eden firmalarla karşılaşıyoruz. Fakat bunlar marka değişimi yaparak poliçe kesiyor ve risk gerçekleştiğinde vatandaş mağduriyet yaşıyor. Bu sorunu yaşamamak için poliçe hazırlatırken nelere dikkat etmeliyiz?

Bu işi profesyonel olarak yapan firmalarla çalışmak şart… Tüketici hangi poliçeyi aldığını bilmek ve okumak zorunda. Acente ise doğru poliçeyi hazırlamakla mükelleftir. Sadece araç marka değişimi yapanlar değil, maalesef çok farklı çalışan acenteler de var. Trafik sigortası yaptırana su ısıtıcı veya kahve makinesi hediye eden firmalar görüyoruz. Katılımcı aldanıp kaskosunu yaptırıyor fakat kaza yaşadığı zaman muhatap bulamıyor. Bu sadece kaskoda değil, bütün branşlarda geçerli.

Sigorta şirketleri günümüzde dijitalleşmeye doğru ilerliyor. Poliçeler bilgisayar ve telefondan da satın alınabiliyor artık. Sizce acentelerin varlığı tehlikeye düşecek mi?

İnovasyon çağında yaşıyoruz. Kendimizi yenilediğimiz sürece bir sorun yaşanacağını sanmıyorum. Gelişme açık olduğumuz sürece, acenteliği bitiremezler. Vatandaşlar da, bire bir diyalog haline girmedikçe, uzaktan satış yöntemiyle poliçe satın almazlar; fakat, 15-20 yıl sonrası ne getirir bilemem.

Zaman ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim

Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor