YOKSULLUK ARTTIKÇA ÇOCUK İŞÇİLER DE ARTIYOR

Çocuk işçiliğinin artmasının pek çok sebebi var, ama en temel sebeplerden biri yoksulluk. Fakat yoksulluğu tek başına ele alamayız.

Yoksulluğu yaratan yapısal nedenleri görmemiz gerekiyor. Bunu görmek yoksulluğa ve çocuk işçiliğine bakışımızı ve bunlarla mücadele biçimimizi de etkiler.

Kapitalizm, sürekli yoksulluk üreten bir sistemdir, yani sisteme ait bir sorundur. Kapitalizmde yoksulluk kalıcıdır.

Sistemin içine girdiği krizler, özellikle iktisadi kriz yoksulluğu artırır, gelir dağılımını bozar, bölüşüm sorunu derinleşir.

Elbette yoksulluk, krizler yokken de vardır. Ama krizler onu daha da derinleştirir. Sistemde bu yoksululğu hep yeniden üretir.

Sosyal Güvenlik ya da yardım paketleriyle çözülemeyecek derecede temel bir sorundur bu. Çünkü karşıtı ile birlikte vardır.

Zenginlikte, zenginlik arttıkça da yoksululk artarak derinleşiyor. Bütün bunlar çerçevesinde gözleri ülkemize çevirmek şimdi daha anlamlı olacaktır.

Türkiye, canım ülkem maalesef ucuz iş gücü cennetidir!…

Ülkemiz, uzun zamandır kapitalizm için ucuz iş gücü cennetidir. Ticaret odalarından iktidara kadar, bu iş gücünün üzerinden zengin olan herkes bunu açıkça dillendiriyor.

Hatta Avrupalı yatırımcılara çağrı yapılıyor.

Gelin burada fabrika kurun burda iş gücü ucuz, asgari ücret düşük, hali hazırda süren bu durum pandemi koşullarında biti kanlanan sermayenin iştahını daha da kabarttı; yapısal krizini uzun zamandır aşamayan kapitalizm, pandemiyi fırsat bilip sömürüyü arttırdı.

Devlet de bu noktada patronların ihtiyaç duyduğu tüm desteği verdi. Ucuz, esnek, güvencesiz çalışma daha da yaygınlaştı.

Enflasyon yükseldikçe alım gücü düştü, maaşlar daha marekt kapısında erir oldu. Yoksulluk, ülkenin orat yerinde durmadan yanan bir alev topuna döndü.

Bu alev topu, her eve düşüyor, can yakıyor.

Diğer taraftan, kapitalizmin varlığının işsizlik ürettiği gerçeği var. Bu koşullarda 10 milyonu geçkin işsizin olduğu ülkemizde ne iş olsa yapacak olanlar hiç yoktan iyidir miktarına çalışmak zorunda kalanlar arttı.

Bütün bu yoksullaşma süreci, düşük gelir açlık sınırında yaşamlar çocuk işçiliğine doğrudan etki ediyor.

TÜİK, çocuk iş gücü anketi sonuçları 2018 raporuna göre ülkemizde 720 bin civarında çocuk, başta tarım olmak üzere çalışıyordu.

Elimizde resmi kaynaklar dışında net veriler yok, ancak bu sayıların sonuçlarında mevsim etkisinin olduğunu (özellikle tarımda etkili bir değişim) kayıtsız çalışanların bu verilerde yer almadığını ve son yıllarda özellikle de Suriye ya da Özbekistan’dan göç eden mülteci çocuklarının, yani çoğunlukla nüfusa kayıtsız çocukların çalıştığını düşünecek olursak bu rakamın aslında açıklananın en az iki katı olduğunu söyleyebiliriz.

İSİG Meclisi iş cinayetleri raporuna göre; TÜİK verileri (720 bin kişi) çocuk işçiliğin gerçek boyutlarını perdeliyor.

Çocuk işçiliğin azaldığına dayanak gösterilen istatistikler de sayısı 1.5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenci olmak üzere çocuk işçiliğinin ana gövdeleri eksik.

Öte yandan çocuk işgücü anketleri yaz aylarında değil, ülkemizde mevsimsel olarak, çocuk işçiliğinin en az olduğu Ekim ile Aralık aylarında yapılıyor. Bu da çocuk işçilerin gerçek boyutlarını gizliyor.

4 ve 5 yaşlarında çalışırken ölen 9 çocuk tesbit etmiş durumdayız. Bu durum çocuk işçiliğin bu yaşlarda başladığı anlamına gelmektedir.

Bu yaş grubunda ölüm varken 5 yaşında çalışan çocuk gözlenmemesi bu anketlerin kapsamını bir kez daha sorgulamamıza neden olmaktadır.

Çocuk işçi ölümlerinin %67.5’ni 15-17 yaş grubundakiler oluştururken, 14 yaş ve altındaki bu oran %34.3’tür.

Yoksulluk, işsizlik artıp; alım gücü, haneye giren gelir düştükce çocukların çalışmak zorunda kalma durumları artıyor.

Bu yoksulluk en çok çocukları içine çeken bir girdaba benziyor.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor