DOKTORLAR EYLEMDE

Emeklerinin karşılığını alamadıkları için işbaşı yapmayan doktorlar 2 günlük iş bırakma eylemine dün başladı.

.Açıklamada “14-15 MART GÜNLERİ Türkiye’de bütün sağlık kurumlarında grevde olacağımızı ian ediyoruz”denildi.

(HABER MERKEZİ)-Emeklerinin karşılığını alamadıkladıkları gerekçesiyle   doktorlar, Türkiye genelinde dün başlayan ve 2 gün sürecek olan iş bırakma eylemine başladı.

  Bugün de sürecek olan eylemin yurt genelinde uygulanacağı belirtilirken, tüm sağlık kurumlarında acil sağlık hizmetlerinin dışında hizmet verilmeyeceği açıklanırken, ‘14 Mart, “Bir kez daha tabip odalargenelindeımızla birlikte başta TBMM olmak üzere etkili, yetkili olan herkese sesleniyoruz: Emeğimizin karşılığını alamadığımız, tüketen çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. Emeğimiz için, haklarımız için, acil taleplerimize yönelik adım atılmaz ise 14-15 Mart Pazartesi ve Salı günleri tüm Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarında grevde olacağımızı ilan ediyoruz” denildi.

Anıtkabir’e gitmeleri güvenlik güçlerince engellenen doktorlar, taleplerini şu şekilde sıraladı;

“1-Kamu hastanelerinde göreve yeni başlayan pratisyen ve asistan hekimler için temel ücret (maaş+sabit ek ödeme) yoksulluk sınırının en az iki katı, uzman hekimler için yoksulluk sınırının en az iki buçuk katı olmalı; sabit ek ödemeler genel bütçeden karşılanmalıdır.

2-TTB’nin önerdiği Sağlıkta Şiddet Yasası” acilen yasalaşmalı; cezalar tutuksuz yargılanma ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” düzenlemelerinin uygulandığı sınırların üzerine çıkarılmalıdır.

3-Aile hekimi maaşları en az yoksulluk sınırının iki katına yükseltilmeli; tüm ASM binaları kamu tarafından inşa edilmeli, aynı standartlarda donanımı kamu tarafından sağlanmalı, bütün giderleri Sağlık Bakanlığı’nca karşılanmalı; Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği geri çekilmelidir.

4-Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin sosyal güvenlik primleri “prim ödeme tavanı” üzerinden çalıştıkları kurumlar tarafından ödenmeli; ücretleri en az yoksulluk sınırının iki buçuk katı olmalıdır.

5-Emekli Sandığı, SSK, BAĞ-KUR farkı gözetilmeksizin bütün emekli hekim maaşları (25 yılda emeklilik baz alınarak) pratisyen hekimler için asgari 15.000 TL, uzman hekimler için asgari 18.000 TL’ye çıkarılmalıdır.

6-OSGB’lerde çalışan iş yeri hekimlerinin ücretleri Türk Tabipleri Birliği’nin belirlediği asgari ücret üzerinden ödenmelidir”.

7-COVID-19 “illiyet bağı” aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalı, pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı uygulanmalı, hekimler için ek gösterge 7 bin 200 olmalıdır.

8-Çalışma ortamlarımız ve koşullarımız iyileştirilmeli, başta asistanlar olmak üzere bütün hekimlere nöbet ücreti kesilmeden nöbet ertesi izin hakkı tanınmalı, intörn hekim ücretleri en az asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır.

9-Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, hasta randevuları her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir.”

ADANA’DA DA EYLEM YAPILDI

14 Mart Tıp Haftası sabah saatlerinde Atatürk Anıtı Önüne çelenk bırakılmasıyla başladı. ÇÜ Tıp Fakültesi Poliklinikler önünde ve Adana Şehir Hastanesi Başhekimlik önünde Sağlık Platformu adına basın açıklaması yapan Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Selahattin Menteş, bu ülkenin hekimlerine ve sağlık emekçilerine değer verilmediğini yineleyerek ”Hekimlik bu kadar ucuz ve basit olmamalıdır” dedi.

HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ! EMEK BİZİM SÖZ BİZİM!

14 Mart’ın 1827’de Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire’nin kurularak modern tıp eğitiminin başlamasının 195. Yıldönümü olduğunu belirten Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Selahattin Menteş, Sağlık Platformu adına yaptığı açıklamada “Bugün dünyada sadece ülkemizde Tıp Haftası olarak sorunlarımızı, sağlık sistemini, geçmişimizi ve geleceğimizi konuştuğumuz günlerin başlangıcı. 14 Mart sadece bu mu? 14 Mart aynı zamanda ülkenin dertleriyle dertlendiğimiz, emperyalist işgale başkaldırdığımız gündür. İstanbul işgal altında iken Tıbbiyeli Hikmet önderliğinde işgali içine sindiremeyen tıp fakültesi öğrencilerinin bir şey yapmalı dediği gündür bu gün. Hocaları ile birlikte ilk kez kutladıkları ve kurtuluş ateşinin yakıldığı günün yıldönümüdür. Selam olsun Tıbbiyeli Hikmet’e, arkadaşlarına ve hocalarına.”

“Bizler uzun bir eğitim sürecinden geçerek bugünlere gelmiş, ülkenin her ihtiyacı olduğunda öne çıkmış ve varını yoğunu ülkesi ve halkı için feda etmiş hekimler ve sağlık çalışanlarıyız. Tarihimiz ve geçmişimiz özveri örnekleri ile doludur. Bizleri tanımak için Çanakkale’ye, İstanbul işgaline, Bandırma Vapuruna ve Genç Cumhuriyette yaptıklarımıza bakmak yeterlidir. Bizlerin en son iki yıldır pandemi ile nasıl mücadele ettiğimize bakmak yeterlidir. Bu ülkenin hekimleri ve sağlık çalışanları annesini, babasını, çorunu çocuğunu görmeden canla başla çalıştı. Tam iki yıldır 213’ü hekim 553 sağlık emekçisi kardeşimizi kaybettik.”

 “Aylardır sağlık alanındaki sorunları görünür hale getirmek ve çözüm önerilerimizi toplumla paylaşabilmek için çeşitli eylemler düzenliyoruz. Eylemlerde bir yandan halkın sağlık hakkını korumak için mücadele ederken aynı zamanda sağlık çalışanlarının çalışma koşullarından kaynaklanan sorunlarını toplumla paylaşıyoruz. Pandemi süreci, bu sağlık sistemi ile artık yol alınamayacağını gösterdi. Halkın sağlık gereksinimlerinin karşılanmasının önündeki engeller her geçen gün artarken, sağlık çalışanlarının yaşam koşulları ise katlanılamaz hale gelmiştir.

Ülkemizde sağlık sisteminin sorunları büyüktür. Kamudan istifalar, yurtdışına göçler, şiddet sayıları bu işin böyle gidemeyeceğini göstermektedir. Çalışma ortamlarımızın güvensizliği ve artık dayanılmaz noktaya gelen özlük haklarımızın kaybı nedeniyle 9 bin hekim, 850 diş hekimi istifa yolunu seçmiştir. Bu ülkeden her ay yetişmiş 200 hekim başka ülkelere göç ediyor. 2021 yılında yurtdışına çıkan hekim sayısı 1408’dir. Bu hekimler kendi ülkesini ve halkını bırakıp yabancı ülkelerde çalışmayı göze almaktadırlar. Genç hekim kardeşlerimiz bu ülkeye inancını kaybedip göç eder noktaya gelmiştir. Ülkemizde sağlık emekçileri mutsuz edilerek, gerek özel sektörün gerekse Avrupa’nın ucuz vasıflı işgücü olmasının önü açılmıştır.”

“Bu ülkenin hekim ve sağlık çalışanları maaşlarıyla geçinemez duruma gelmiştir. Bu ülkede hekim büyüklerimiz emekli olamamaktadır. Çünkü emekli maaşlarıyla geçinememektedir. Yıllarını bu ülkeye vermiş büyüklerimiz ancak mezarda emekli olmaktadırlar.

Aylardır sadece kendimiz için değil halkımızın daha iyi bir sağlık hizmeti alabilmesi ve tıkanan sistemin çözümü için önerilerde bulunarak eylemlilikler yaptık. Bu durumun sürdürülemeyeceğini söyledik. Aldığımız yanıt ne oldu? Aldığımız yanıt ne oldu biliyor musunuz? İsteyen istediği ülkeye gitsin. Kapı açık gidin dendi. Biz genç hekim ve asistanlarla devam ederiz dendi. Çözüm ülkenin yetişmiş değerlerine kapıyı göstermek oldu. Yazık yazık yazık. Bilmiyorlar ki en çok da genç kardeşlerim gidiyor bu ülkeden. Bu sözlerle bizi kırdılar, üzdüler. Bizlere bunu söyleyenlere yanıtımız şudur ki; hekimlik mesleği siyasilerin kısır siyasetlerinin malzemesi yapılamayacak kadar onurlu bir meslektir. 14 Mart Tıp Haftasına girdiğimiz bu günlerde bizler ekonomik, özlük haklarımızda bir düzeltme bekler iken, sağlıkta etkin bir şiddet yasasının gözler iken maruz kaldığımız durum bizleri umutsuzluk ve tükenmişliğe itmiştir. Kapı açık isteyen gitsin demek bizlere yapılan en büyük hakarettir. Bizler bu ülkeyi bırakıp gider iken acı çekiyoruz. Görüyoruz ki siyasetçiler bu durumdan rahatsız değil. Biz onlarda çözüm arar iken onlar bizlere kapıyı gösteriyorlar. Bir de diğer ülkelerden hekim getireceklerini söylüyorlar. Hekimlik bu kadar ucuz ve basit mi? Bu ülkenin hekimlerine ve sağlık emekçilerine verdiğiniz değer bu mu?. Hekimlik son yirmi yılda olmadığı kadar değersizleştirilmiş ve artık bu durum katlanılamaz duruma gelmiştir.Bizler ülkenin yöneticilerinde çözüm bekler iken karşılaştığımız muamele bizleri utandırmış ve kırmıştır. Buradan tüm meslektaşlarıma, halkımıza ve siyasetçilere sesleniyoruz. Bu ülkenin hekimleri kalacak ama bizlerin sıkıntılarına çözüm bulamayan siyasetçiler mutlaka gidecek.”

“Buradan aylardır seslendirdiğimiz ama kulakları sağır, gözleri görmez ve dilleri söylemez olanlara önerilerimizi tekrar söylüyoruz;

Öncelikle yeni başlayan pratisyen hekim, diş hekimi ve asistan maaşları yoksulluk sınırının iki katı uzman hekim maaşı iki buçuk katı olmalıdır.

Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin sosyal güvenlik primleri tavandan ve çalışılan kurumlar tarafından ödenmelidir. En düşük ücret yoksulluk sınırının iki katı olmalıdır.

Tüm hekimler için 7200 ek gösterge, sağlık emekçileri için en az 3600 ek gösterge ve tüm sağlık emekçileri için göreve başladığımız günden bu yana her yıla 120 gün yıpranma payı verilmelidir.

Aile Hekimleri en az yoksulluk sınırının iki katı maaş almalı ve ASM’ ler Kamu tarafından yapılmalı ve donanımı sağlanmalıdır.  Aile hekimliğindeki ceza yönetmeliği derhal kaldırılmalıdır.

 Asistan hekimlerin nöbet ertesi izinlerinin ücretli olarak kullanılması sağlanmalıdır.

 Güvenli, sağlıklı çalışma alanları sağlanmalı ve uygulanabilir etkin bir sağlıkta şiddet yasası çıkarılmalıdır.

 Emekli Sandığı, SSK, Bağkur ayırmaksızın tüm hekimlerin emekli maaşları en az yoksulluk sınırının üstünde olmalıdır.

En düşük sağlık emekçisi maaşı yoksulluk sınırının en az bir buçuk katı olmalıdır

Covid19 illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı kabul edilmelidir.

Tüm işyerlerinde Ücretsiz kreş hakkı sağlanmalıdır

Liyakatli ve sınavla; mülakatsız yönetici ataması yapılmalıdır. Servis sorumlularının çalışanlar tarafından seçilmesi sağlanmalıdır.

Sağlıkta personel eksikliğini gidermek için derhal güvenceli atamalar yapılmalıdır.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor