24 SAAT YÜZME İLE YATIP KALKAN ŞAMPİYON: HAN BATUR

HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR

Han Batur, 26 Temmuz 1960 yılında Adana’da doğdu.  İlkokulu Hayriye Kemal Kusün, ortaokul ve liseyi ise Özel Seyhan Işık Koleji’nde tamamladı. Kara Harp Okulu’nda öğretim gördü. Çeşitli nedenlerle Kara Harp Okulu’ndan ayrıldı.  

Evleri havuzun hemen arkasında olması ve merhum annesi Sıdıka Batur’un titiz yaklaşımı nedeniyle 3 yaşında havuza getirilerek, eksi milli sporcu, antrenör ve hakem Nihat Erdem’e teslim edildi. Sevimli, hareketli, yakışıklı, hırsla, inatçı ve heyecanlı olan Han Batur, adeta tüm gününü havuzda geçirerek hem havuzun maskotu oldu, hem de milli ve rekortmen sporcuların antrenmanlarını izleyerek sürekli kendini geliştirdi.

7 yaşında yarışlara katılmaya başlayan Han Batur, madalyalar kazanmaya başladı. Daha sonra ki yıllarda birçok önemli dereceler elde eden Han Batur, serbest, kelebek ve kurbağalama dalında kendini kanıtlayarak spor otoritelerinin dikkatini çekti. Maraton da yüzmeye başlayan Han Batur, faal spor yaşantısından sonra hem kulüplerde hem de milli takımda antrenörlük yaptı.

Han Batur, Türk Sanat Müziği ile yakından ilgilendi.  Çocuklarını da yüzücü yapan Batur, kendi adını taşıyan “Han Batur Spor Kulübü” kurdu. Sorularımızı şöyle yanıtladı.

Kaç doğumlusunuz, eğitiminiz nedir, yüzmeye nasıl başladınız ?

26 Temmuz 1960 yılında Adana’da doğdum. Rahmetli annem Sıdıka hanım evimiz havuza çok yakın olduğu için 3 yaşında beni antrenör Nihat Erdem’in kollarına bıraktı. Sert görünümlü, ancak yufka yürekli ve iyi sporcu olan Nihat Erdem, kısa zamanda bana yüzmeyi sevdirdi. İlk, orta ve liseyi Adana’da tamamladım. Daha sonra Kara Harp Okulu’nda atletik testi ve mülakatı geçerek eğitime başladım. Daha sonra çeşitli nedenlerle 3 sınıfta ayrılmak durumunda kaldım. 1982 yılında vatani görevimi yaptığım Silahlı Kuvvetler Kulübü’nde yüzme ve sutopunda önemli dereceler yaptım.7 yaşında yarışlara katılarak madalya kazanmaya başladım.  Rakibim havuz görevlisi Ahmet Çiftçi’nin oğlu, Özcan Çiftçi’ydi. Yarışlarda bir o kazanır, bir ben kazanırdım.  Her hafta sonu hediyeli teşvik yarışmalarına katılarak serbest, kelebek ve kurbağalama branşlarında kendimi hayli geliştirdim.

Havuza çok küçük yaşlarda gitmişsiniz. Oradaki arkadaşlık nasıldı? Size nasıl davrandılar? Ayrıca yüzmede kimi model aldınız ?

Evimiz havuzun hemen arkasında olması nedeniyle Adana’nın en ünlü terzisi olan annem Sıdıka hanım, pasta, kek, hatta yemek yaparak havuza getirirdi. Yüzücülerin büyük bölümü dar gelirli aile çocuklarıydı. Annem bundan büyük mutluluk duyardı. Havuzdaki aile ortamındaki dostluk ve arkadaşlığı yaşamım boyunca asla unutamam. Bu dayanışma yüzmede başarılarımıza da yansıdı. Havuzda milli ve rekortmen yüzücü Faruk Morkal’ı model aldım.  O’nun antrenmanlarını yakından izlerdim. Özellikle 100 metre kurbağalamada Faruk Morkal’ın rekorunu egale ettim. Ayrıca Türkiye genelinde yarışlara katılarak önemli dereceler elde ettim. Adana Demirspor Kulübü’nde antrenörüm  eski olimpiyat sporcusu Ünsal Fikirci ve Tenis Dağcılık Su Sporları Kulübü’nde Şahin Ciğer ile Romanya Milli Takımı eski sporcusu ve milli yüzücü Gürhan Bencan’ın eşi Canan Bencan’dan büyük destek gördüm.  Bu sıralarda Kıbrıs, Çanakkale ve Seyhan Baraj Gölü’nde Adana maratonlarında kürsüye çıktım. 1989 yılında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin düzenlediği 6.5 kilometrelik Boğaziç yarışında da dereceye girdim.

Hangi kulüplerde görev yaptınız ? Milli takımlara sporcu kazandırdınız mı? Ayrıca sanıyorum yüzme federasyonu ve milli takımda da görevler aldınız. Bunlardan söz eder misiniz ?

Yüzdüğüm dönemlerde farklı sporcu ve antrenörlerden hayli deneyim kazandım. Önce İstanbul’da Yüzme İhtisas Kulübü’nde milli ve rekortmen yüzücüler Sadri ve Sabri Özün’ün babaları Hikmet Özün ile birlikte ünlü sporcuların antrenörlüğünü yaptım. Yüzme Federasyonu’nda eğitim ve teknik kurul ile milli takımlarda görev yaptım. 1986 yılında evlendim. Aynı yıl Yunanistan’da yapılan Balkan Şampiyonası’na antrenör olarak milli ve rekortmen sporcular Derya Büyükuncu ile Hakan Eskioğlu’nu götürdüm ve burada şampiyonluk yaşadık.

1987 yılında baba oldum. Oğlum Aslan Batur bana şans getirdi. Yüzme federasyonu 8-10 yaş grubu tek sorumlusu olarak bana teslim etti. Burada da milli takımlara yeni yetenekler kazandırdım.1989 yılında Almanya’da yapılan Arena Dünya Kupası’na antrenör olarak katıldım.  

Sanıyorum, daha sonra yeniden Adana’ya dönerek hem ticarete atıldınız, hem de yeni kulüplerde antrenörlük yaptınız. Bunlardan söz eder misiniz ?

Adana’dan kopmayı bir türlü düşünmedim. Doğduğum yere dönerek Pizza Han adında 6 ayrı mekanda işyeri açtım. Bu sıralarda birazda çocuklarımın yüzmeyi geliştirmeleri için Çukurova Üniversitesi yüzme takımını çalıştırdım. Burada takım halinde şampiyonluklar yaşadım. Daha sonra Adana Yüzme, Atlama ve Su Sporları Tüzüğü’nü hazırlayarak AYAS Spor Kulübü’nü kurdum. 2005 yılında tekrar İstanbul’a dönerek önce Işık Üniversitesi Spor Kulübü’nde antrenörlük yaptım. Bazı yönetici ve antrenörlere kızdığım ve anlaşamadığım için kendi adımı taşıyan Han Batur Spor Kulübü’nü kurarak birçok şampiyon sporcu yetiştirdim. Özellikle Avrupa Comen Şampiyonu Ecem Dönmez’i yetiştirdim ve bununla gurur duyuyorum. 15 yıl içinde kulübümüz her geçen büyüdü, masterlarda ünlü işadamları, bilim insanları, sanatçı gibi değişik meslek grubundan kimselerle sporcu sayısı arttı. Özellikle Coca Cola’nın Ceo’su Galya Molinas,  milli yüzücü işadamı Sadettin Saran gibi işadamları, farklı meslek grubundan ünlü sporcularla Türkiye ve yurt dışında tüm yarışmalara katılarak hem kulüp, hem de ülkemizin tanıtımını sağlıyoruz.

Sizin çok renkli bir yaşantınız var. Ayrıca Türk Sanat Müziğine düşkün olduğunuzu, ud ve farklı müzik aletleri çaldığınızı öğrendik. Onlardan söz eder misiniz ?

1981 yılında İstanbul’da Sifar İlaç Firmasında tıbbi mümessil olarak çalıştım. O sıralarda bir arkadaşıma özenerek Üsküdar Müzik’i Cemiyeti’ne gittim. Ayrıca İstanbul Radyosu Genç Sesler Korosu’nda yer aldım. Burada bestekar Prof. Dr. Alaattin Yavaşça, Emin Ongan, İnci Çayırlı gibi üstatlarla çalışma imkânım oldu. Udi olarak görev yaptığım gibi, çok zamanlar koronun yanı sıra solist olarak da sahneye çıktım. Ayrıca,  Fotoromanlar da yer aldım. Başka anlamda renkli bir yaşantım vardı. Ancak, yaptığım hatalardan ders çıkardım. Büyüklerime saygıda kusur etmedim.

ANTRENÖR CANAN BENCAN: “HAN HEM İYİ İNSAN HEM DE İYİ SPORCUYDU”

Romanya Milli Takımı eski sporcusu ve Tenis Dağcılık ve Su Sporları Kulübü antrenörü Canan Bencan, aylarca birlikte çalıştıkları Han Batur’un, büyüklerine saygılı, nezaketli, iyi insan ve iyi sporcu olduğunu söyledi.

Han Batur’un faal sporculuğunun ardından başladığı antrenörlüğünde kendinin de büyük payının bulunduğunun altını çizen Canan Bencan, şöyle devam etti:

“Han’ın evlerinin havuza çok yakın olması, annesinin yakın ilgisi ve kendisinin iyi bir yüzücü olmak için çok çalışması başarıyı getirdi. Sanıyorum 1975’li yılların başında gelecekte iyi yüzücü olacaklarına inandığım Adnan Sanrı, Erkan Tokyürekli, Ayşe Sayit, Zehra Akarpınar gibi yüzücülerin içinde Han Batur’da vardı. Han, antrenmanlarda çok ciddi çalışırdı. Verdiğim programı çok iyi uygulardı. Ayrıca, çok azimli olan Han, beslenmesi, sağlığı ve uykusuna dikkat ederdi. Çok ciddi çalışmamızın ardından kurbağalama ve karışık yüzmede gençlerde Faruk Morkal’ın rekoruna çok yaklaştı. Adana ve Türkiye genelinde önemli dereceler elde etti.  Bir ara başarısından dolayı benim adeta yardımcım gibi, sporculara kronometre tutmaya ve kol ile ayaktaki koordine eksiklerini göstermeye başlayarak destek oldu. Faal sporculuğun ardından kendi adını taşıyan kulüp kurduğunda da ilişkimiz kopmadı. İstanbul’dan arayarak kendi sporcularına günlük, aylık, yıllık antrenman programı yapmamı isterdi. Ben de taleplerini yerine getirerek katkı sağladım. Gençlerin yanı sıra Han Batur Kulübü’nün masterlerde de önemli başarıları var. Han, tuttuğunu koparan birisiydi. Yolu açık olsun.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor