ADANA HALKI “HALÂSKÂR” BAYRAMI KUTLAR GİBİYDİ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Gazi Paşa’nın treni Adana Garına ulaştığında saatle öğleden sonra ikiyi gösteriyordu. Kentin farklı kurumlarından seçilmiş temsilciler istasyonu hınca hınç doldurmuştu. Karşılayıcıları, Babalık Gazetesi şöyle yazıyordu: “Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamak üzere istasyonda Vali Bey Efendi, Erkan-ı Me’murin-i Hükümet (Hükûmet Daireleri memurları), Divan-ı Temyiz-i Askeri Reisi (Askeri Yargıtay Başkanı) Nihat Paşa, Mirliva (Albay) Ali İhsan Paşa ve bütün zabitan (güvenlik görevlileri) , polis, jandarma efradı, Topçu Talimgâhı Efendileri (Topçu Eğitim Subayları), askeri talebesi, tarikat-ı mevleviye mensubiyeti (Mevlevi Tarikatı mensupları) ve halktan binlerce kişi hazır bulunmuşlardı. Mustafa Kemal Paşa’nın içinde bulundukları tren saat iki de halkın heyecanlı alkışları içinde istasyon’a girdi. İstasyondaki bu ziyaretlere Vali Beyefendi, Nihat ve Ali ihsan Paşalar, Dahiliye Vekili Esbakı Niğde Mebusu (İçişleri Eski Bakanı ve Niğde Milletvekili) Bey Efendi ve ba’de (sonradan) Müftü Efendi de dahil olmuştur.”

“BULUNMADIĞIM YERDE KARIM DA BULUNAMAZ”

Mustafa Kemal Paşa, vagonun kapısı önünde kendilerini derin saygı ile  karşılayanlara tek tek ellerini sıkarak iltifat etti. O sırada, gökten aniden inmiş de kalabalığın ortasında belirmiş gibi siyah çarşaflı bir kadın ortaya çıkarak Paşa’ya yaklaştı ve eşi Latife Hanım’ı kendilerinin konuk edeceklerini söyledi. Mustafa Kemal Paşa öneriyi hiç beğenmediğini belli edercesine somurtarak “Benim bulunamayacağım yerde karım da bulunamaz!” dedi. Paşa, sonraki dönemlerde peş peşe gerçekleştirdiği devrimlerden kadınlarla ilgli düşüncesine ilişkin ilk işareti de böylece Adana’da vermiş oluyordu.

HÂKİMİYET-İ MİLLİYE ŞÖYLE ANLATMIŞTI

Adana şafak vaktinden beri ayaktaydı. Yaşlısıyla, genci ve çocuklarıyla her Adanalı o gün adeta bayram sevinci ve heyecanıyla ayaklanmıştı. Bir bakıma “Halâskâr” yani Kurtarıcı Bayramına hazırlanmışlardı. O günün havasını geliniz olayların tanığı, bir bakıma devletin sesi olan Hâkimiyet-i Milliye Gazetesinden okuyalım: “İstasyonda şehre kadar Adana yolları bayraklarla kuşatılmış, zafer süslemeleri (taklar demek istenmiş) döşenmişti. Caddenin iki tarafında ahali cemiyetleri, mektepler ve asker kıtaları bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa’yı karşılayanlar arasında Fransa ve İran Konsoloslarıyla birkaç Fransız zabiti (subayı) de bulunuyordu. Sabahtan beri yağan yağmur henüz dinmişti. Mustafa Kemal Paşa ve Lâtife Hanımefendi halkın heyecanlı tezâhüratı (gösterisi) içinde yarı yola kadar yaya yürüdü. Adanalılar, Mustafa Kemal Paşa ve Lâtife Hanım’ı seyre doyamıyorlardı. Gazi Paşa güzergâhlarındaki halka “Nasılsınız, iyi misiniz arkadaşlar” iltifatında bulundu ve hanımlarla çocuklar tarafından candan kopan hayır duaları ile karşılandı. Yarı yolda ellerinde siyah bayraklar, göğüslerinde siyah kurdeleleriyle üzerinde Esir Antakya ve İskenderun yazılı 30 kadar hanım kız bulunmaktaydı. Bu esnada Gazi Paşa’ya doğru ilerleyen bir hanım kız gözyaşları içinde Mustafa Kemal Paşa’dan “Ölüp giden erkeklerimiz işkence edilen beşikteki çocuklarımız, kanlı ve yaşlı gözlerimiz yoldadır’’ diyerek İskenderun ve Antakya’nın kurtarılmasını rica etti. Mustafa Kemal Paşa’ya hitap eden kızın yaş ve hıçkırıklara boğulan sesi duyulmaz oldu. Herkes ağlıyordu. Mustafa Kemal Paşa heyecandan kısık bir sesle “Kırk asırlık Türk yurdu ecnebi elinde esir olamaz’’ dedi. Halkın çok yaşa sesleri arasında buradan ayrıldı.

CUMAYA: ZİYARETLER BAŞLIYOR

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor