“ALTIN KOZA”YA İHANET ADANA’YA İHANET OLDU

1969 başlarında, Adana’da pamuk bağıntılı görkemli festival yapılması fikri heyecan yaratmıştı. Halkın da kısa sürede ilgi duyduğu konu bir anda kent gündeminin değişmez maddesi oluverdi. Kanaat önderleri, öğretmenler, öğrenciler, gazeteciler ve kent yaşamına ilgi duyanlar “Uygun İsim” için harıl harıl kafa yormaya başladılar. Çok geçmedi, “Altın Koza” şakkadanak kalıba oturdu.

Belediye Meclisi’ne 3 Milyon 500 Bin Lira’lık bütçe ile getirilen teklif heyecanla kabul edilirken, para için iş adamlarına başvurulması ve gücü olandan teberru alınması öngörüldü. Takip için de meclis üyelerinden saygınlığıyla bilinen Remzi Ciğer ile Mali  Müşavir Cemal Çınar’a görev ve yetki verildi.

Allah rahmet eylesin; Hacı Sabancı, Mahmut Karabucak, Hikmet Savatlı, Turgut Yeğenağa, Ahmet Sapmaz ve şu anda aklıma gelmeyen sayısız iş adamı hatırlı katkılarda bulundular. Çukobirlik,Çukurova Elektrik, Paksoy gibi fabrikalar, Ticaret Odası, Sanayi Odası gibi kurumlar da esaslı destek verdiler. Altın Koza kısa sürede ülke gündeminde yer aldı. Sinema ve sanat çevreleri Adana’yı su yoluna çevirdi. Zaten Türk Sinemasının omurgasını Adana oluşturuyordu o yıllarda. Senaryolar Adanalı sinemacıların onayı alınmadan çekime geçilmiyor, gerekirse eklemeler, çıkarmalar yapılıyordu.

Aradan yıllar geçti… 1971 Müdahalesi, 1980 İhtilali, depremler, krizler nedeniyle bazı yıllar tekrarlanmayan ve hatta artık unutulmak üzere olan Altın Koza Festivali, Gazeteniz BÖLGE’nin özverili gayretleriyle yeniden canladırıldı. Bendeniz de, 1994’te Koza A.Ş. de görev aldım. Danışmanlık, Yönetim Kurulu Üyeliği ve Genel Müdürlük yaptığım şirket, küçük bütçelerle fakat Sinema ve Sanat çevrelerinin takdirini kazanan etkinlikler yaptı. Öyle ki, sinemacılar pek sık “Önemli olan, tarafsızlığı kanıtlanmış Altın Koza’dan ödül alabilmektir” demeye başladılar. Cesaret ettik, festivalin bir ucunu kısa film yarışmalarıyla uluslar arası platforma taşıdık. Yabancı konuklarla ilgilenmek özellikle bana aitti. Artık Dünya sanat literatürlerinde yer bulmuştuk; yabancılar nedinde festivalin Adı Altın Koza, Soyadı da Adana olmuştu. Üstelik, aldığımız reklam gelirleriyle önemli karlar ediyor, Vergi Sıralamasında listenin ön saflarında yer alıyorduk.

Derken efendim; gün oldu, Hüseyin Sözlü Aytaç Durak Başkan’ın iyi niyete dayalı desteğiyle Büyükşehir Başkanı oldu. Altın Koza ekibi tamamen dağıtıldı. Fıtık ameliyatı için aldığım raporu şirkete ibraz ettiğimde,  “Haberin yok mu, zaten seni birbuçuk ay önce kovmuştuk” dediler. İşe bakınız ki, haberim olmadan kovulduğum o süre içinde ben ve iki sekreterim maaşlarımızı almış, bize ait büronun gereksinimlerini de şirketten karşılamıştık. Böyle bir kovulma hadisesiinin dünyada bir eşi daha olamaz.  Yeni gelenler inanılmaz büyük bütçelerle iş yapar gibi göründülerse de şirket üst üste zarar ve sonunda icra dosyaları altında ezilip iflas etti. İflas etti ama, belediye festivalle itibar kazanmayı bırakmak istemedi. Bir de duyduk ki yılların festivali artık ALTIN KOZA değil, ADANA oluvermiş. Bu karar, kente yapılabilecek en büyük saygısızlıktı. Festival kurucularına çok çirkin hakaretti. Dünya literatüründeki yeri giderek genişleyen festivale de, Adana’ya da ihanetti. Kuşkum yok, kurucuların ve kurulmasına destek verenlerin kemikleri sızlamıştır. Hoş, sinema ve sanat dünyası günümze kadar hep Altın Koza diye telaffuz edegeldi. Yani, Sözlü Ekibi’nin ham kararı dillere oturmadı bile.

Sayın Zeydan Karalar’dan istrirhamımdır; festivali lütfen yeniden Altın Koza’laştırınız. Kente ve kurucularına yapılan ihanet boyutundaki saygısızlık lekesini silmenın yolu budur. Aksi takdirde boynumuzdaki vebalin ağırlığı giderek artacaktır.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor