BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Basın özgürlüğü, birçok anayasada, uluslararası bildiri ve sözleşmede düşünceyi açıklama özgürlüğü ile birlikte ele alınmış.

1776’da Verginia İnsan Hakları Yasası’nın 12.maddesinde, basın özgürlüğünün en güçlü kalelerinden biri olduğu ve sadece despot hükümetler tarafından engellenebileceği ilan edilmiş.

1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, düşünce özgürlüğüyle birlikte düşüncelerin yayımlanmasına dair ifadeler barındırarak basın özgürlüğünü işaret eden ilk belgelerden biri olmuş.

11.maddede “Düşüncelerin, fikir ve kanaatlerin başkalarına serbestçe söylenmesi, insanın en değerli haklarındardır. Her vatandaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ya da yayın yapabilir” denmiş.

Basın özgürlüğü konusunda ilk kalıcı düzenleme ise Amerikan anayasasına 1791 tarihinde “Kongre… söz ve basın özgürlüğünü engelleyici yasa yapamaz” ifadesini taşıyan ilk değişiklik maddesi eklenmiş.

Anayasal düzenleme açısından bakıldığında Amerika Birleşik Devletleri’nin söz ve düşünce özgürlüğü ile birlikte basın özgürlüğünü anayasal güvence altına alan ilk devlettir.

Diğer demokratik devletler de aynı yolu izleyerek basın özgürlüğünü anayasal güvence altına almış.

Düşünce ve basın özgürlüğü, II.Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 günü Paris’te ilan etitği İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 18.maddesinde açık bir dille ifade edilmiş.

Yani basın özgürlüğü 1776 yılında görüşülmüş, yasa haline getirilmiş.

1776 yılınad basın özgürlüğünün en güçlü kalelerinden biri olduğu, saedce despot hükümetler tarafından engellenebileceği ilan edilmiş ya, bugün 8 Haziran 2021..

Türk Basını basın özgürlüğü açısından dünyada 154.sırada.

Türk Anayasası’nın 28.maddesine göre de BASIN HÜRDÜR SANSÜR EDİLMEZ..

Peki basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye kaçıncı sıradadır;

Basın hürdür sansür edilmez öyle mi!..

Bir de aşağıdaki raporu okuyalım ve Türk basını hür müdür, değilmidir görelim;

“Demokratik toplumların vazgeçilmez unsurlarından birisi, halkın haber alma hakkına eksiksiz hizmet edebilen özgür basındır. Medya kuruluşlarının yüzde 90’ının iktidarın denetimi altında olduğu, 12 bin gazetecinin işsiz bırakıldığı, yazdıkları ve düşünceleri nedeniyle haklarında binlerce dava açıldığı, 43 gazetecinin hapishanede olduğu Türkiye’de özgür bir basından söz edemiyoruz. İktidar denetimi altında olmayan az sayıdaki bağımsız gazete, Basın İlan Kurumu’nun resmi ilan kesme cezalarıyla, televizyon kanalları ise RTÜK’ün yayın durdurma ve para cezalarıyla baskı altında tutulmaya çalışılmaktadır. İktidar ile ortaklarının kamu yararına olmayan faaliyetlerini haberleştiren gazeteciler, hedef gösterilmekte, evlerinin, iş yerlerinin önünde saldırıya uğramakta, saldırganlar cezasızlıkla ödüllendirilmektedir. Bakanlar sosyal medya hesaplarından gazeteleri, gazetecileri tehdit etmeyi sürdürmektedir.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor