GAZETECİ VE YÜZÜCÜLERİN “ HAMİDO” AĞABEYLERİ: HAMİT DESTE

HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR

Hamit Deste 1 Ağustos 1931 yılında Adana’da doğdu. İlkokulu Kazım Karabekir, ortaokul ve liseyi ise Adana Meslek Lisesi’nde tamamladı.

Küçük yaşlarda annesini kaybeden Hamit Deste, okulunun yanı sıra aile bütçesine katkı sağlamak için farklı işlerde çalıştı ve sorumluluğunu aldı.

Yüzmeyi 8-10 yaşlarında akrabalarının da yardımıyla Seyhan Nehri’nde öğrendi. Daha sonra Atatürk Yüzme Havuzu’na gelen Hamit Deste, merhum efsane sporcu Muharrem Gülergin’i ve diğer büyük yüzücüleri model alarak kendini geliştirdi.

Serbest ve kelebek branşlarında yarışmalara girerek bölge genelinde önemli dereceler elde etti. İstanbul Modaspor ile Galatasaray’da da spor yaptı. Uzun yıllar voleybol ile sutopu hakemliği yaptı. Özellikle sutopu hakemliğinde uluslararası FİNA kokardı takarak Türkiye’de final maçları, yurt dışında da Balkanlar, Akdeniz ve Avrupa Şampiyonaları’nda sutopu maçları yönetti.

Hamit Deste, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Kurucu Üyesi ve Türkiye Spor Yazanları Derneği’nde (TSYD) yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundu.

Çok iyi bir gazeteci ve foto muhabiri olan Hamit Deste, 3 Aralık 1966 tarihinde Hülya hanımla evlendi. Burak ve Burçak adında iyi eğitim almış 2 çocuğu bulunan Hamit Deste 40 yılı aşkın başarılı gazetecilik yaptı. 8 Ocak 2007 tarihinde Berlin’de geçirdiği kalp krizi sonrasında vefat etti.

Özellikle yüzme havuzundaki arkadaşlarının Hamido diye seslendikleri Hamit Deste’yi eşi Hülya Deste ve kızı Burçak anlattı.

Hülya hanım Hamit Deste ile nasıl tanıştınız Ayrıca nasıl insandı ve nasıl eşti? Bunun bir öyküsü var mı?

Hamit ile komşu çocuklarıydık. Evimizin Abidinpaşa Caddesi’nde Tekel (inhisar) Başmüdürlüğü arasındaydı. Ben başarılı bir öğrenciydim. Nişan, evlilik gibi düşüncelerim yoktu. Bir gün annemle Alsaray sinemasına gitmiştik. Bir baktım Hamit bir arkadaşıyla aynı sinemaya gelmişti. O dönemlerde birlikte pastaneye ve yemeğe çıkma mümkün değildi. Ailelerimizin de tanışıyordu. 3 yıl kadar direndim. Hamit askerliğini İstanbul’da yaptı. Daha sonra uzun yıllar da İncirlik Hava Üssü’nde de çalıştı. Ben de aynı dönemlerde İncirlik’te çalıştım. Nişanlı ve sözlü bile değildik. Hamit İncirlik’te çalışma arkadaşlarına ‘Benim sözlüm kötü gözle bakmayın’ diye tembihte bulunmuş.  Ancak Hamit’i de tanıdıkça çok beğenmeye başladım. 1 yıl kadar nişan döneminden sonra 3 Aralık 1966 yılında evlendik.  Hamit ile aramızda 13 yaş fark var. Ancak Hamit nezaketi, efendiliği ve dürüstlüğüyle bunu hissettirmedi. Ben de asla yaş farkını sorun yapmadım. Burak ve Burçak adında 2 çocuğumuz oldu. Onların iyi eğitim almalarını sağladık. Hamit insan olarak mükemmel birisiydi. Her şeyden önce nezaketli, arkadaş canlısı, dostlarına büyük önem veren, şakacı,  cebindeki parayı harcayan, bonkör ve hepsinden önemlisi hayırsever birisiydi. Bir de en önemlisi yoğun işlerine rağmen evin tüm ihtiyaçlarını baharatlar dahil kendisi karşılardı. Yurtdışına gittiğinde bana ve çocuklara hediyeler getirirdi.

 Gazetecilerin parası pul, eşleri de dul olur derler. Hamit ağabey sizi evde bırakıp uzun zaman haber amaçlı seyahatlere gitti mi?

Sutopu hakemliği döneminde bazı yerlere beni de götürürdü. Yurtdışında Balkan, Akdeniz ve Avrupa şampiyonalarında maçlar yönetti. Ancak gazetecilik çok farklı bir alan. Görevi icabı giderdi. Buna alışıktık. Ancak evi asla ihmal etmezdi. Sürekli arayarak bizlere nerede, kimlerle olduğunun bilgisini verirdi. Önceleri Adanalı olan ancak İstanbul’da yaşayan ünlü gazeteci Odhan Baykara’nın da desteğiyle Fotospor-Hayatspor gibi gazetelerde görev yaptı. Daha sonra Akşam Gazetesi’nde önce polis-adliye daha sonra da çok sevdiği spor muhabiri oldu. 1969 yılında tüm gazetecilerin rüyası olan Hürriyet Gazetesi’nde uzun yıllar görev yaptı. Özellikle fotoğraf ve habercilik konusunda çok başarılı oldu. Simavilerin olan gazete Aydın Doğan’a satılınca 1981 yılında Hamit emekli olmak istedi. O dönemlerde yüzmeden tanıştıkları ve Dünya Gazetesi’nin sahibi Nezih Demirkent devreye girerek ‘Emekli olmak için bana sordun mu?’ diyerek Hamit’in emekli olmasına karşı çıktı. Aytaç Pekkoçak ile reklam-ilan bürosunun başına geçmesini istedi. Reklamlardan yüzde 25 pay alıyorlardı. Daha sonra Hamit tek başına reklam-ilan bürosu kurdu. Hamit’in Adana’nın hatta Türkiye’nin her ilinde belli başlı varlıklı ve koltuk, mevki sahibi dostları vardı.

Yüzme yarışlarında sizi heyecanlandıran yarış izlediniz mi? Bunu bizimle paylaşır mısınız ?

Öncelikle Hamit de ben de çok iyi bir Adanalıyız. İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü’nde Türkiye Yüzme Şampiyonası vardı. Federasyon Yönetim Kurulu Üyesi ve yüzme otoritesi Ruhi Polisci’nin eşi Saadet Hanım ve ben birlikte yarışları izliyoruz.  Günün hatta yılın yarışı Adanalı Ayhan Karataş ile İstanbullu Feridun Aybars arasında geçti. Boyu ve kolları uzun olan Feridun’un çok taraftarı vardı. Ayhan’ı ise benimle birlikte destekleyen ile Ruhi Beyin eşi Saadet Hanım vardı. Yarışı büyük heyecanla ayakta izledik. Feridun’un kalabalık taraftarları, Ayhan’ın hiç şansı yok dediler. Biz de yüksek sesle ‘Belli Olmaz’ yarış tamamlansın göreceğiz dedik. Ayhan gerçekten adeta suda koşar gibi insanüstü bir yarış çıkartarak Türkiye Şampiyonu oldu. Saadet hanım ile ağlayarak Ayhan’ın boynuna sarıldık. Feridun’un taraftarlarına dönerek ‘Belli olmaz’ demiştik ne oldu dedik. Feridun’un adı ‘Belli olmaz Feridun’ kaldı. Aynı akşam ödül töreni yapıldı.  Feridun’u da kutlayarak gönlünü aldık. Bu yarışı asla unutamam.

Hamit ağabey gerçekten sadece Adana değil Türkiye genelinde tanınan ve sevilen bir gazeteciydi. Neden arkadaşları ona Hamido derler di?

Gerçekten çok yakınları bile belki de kolay geldiği için Hamit’e seslenirken HAMİDO derlerdi. 1960’lı yıllarda sanıyorum Doğu’da Siirt’te kan davası nedeniyle dağlara çıkan ve uzun yıllar yakalanmayan, fakir, fukaraya da hayli yardımcı olduğu söylenen Hamit Aldemir’e de HAMİDO derlerdi. Sanıyorum sporcu, gazeteci ve dostları ondan esinleniyorlardı. Hamit asla bundan gocunmuyordu. Hatta hoşuna gittiği de oluyordu.

Hamit ağabeylerin uzun yıllardır havaalanı  ve diğer semtlerde restoranları olan Nihat Özbek’te (Çopur Nihat) hem yemek yerlerdi hem de kızdırırlardı. Siz buna tanık oldunuz mu?

Nihat Restorana çok gittik. Gerçekten Hamitlerin iyi bir ekibi vardı. Başta rahmetli İskender Ayvalık, Muzaffer Bal, Aytaç Pekkoçak, Nihat Geven (Keçi Nihat) hem orada yemek yerlerdi hem de kızdırarak hoşça vakit geçirirlerdi. Bir gün yine kalabalık grup gitmişler. Gırgır şamata olunca etraftaki masalarda Hamitlerin masasına gelmişler. İçkiler, yemeğin her türlüsü, hesap çok kabarık olmuş. Deneyimli Çopur Nihat, Hamit ve Aytaç’a giderek ‘Birazdan burada kimse kalmaz. Herkes kaçar. Hesabı kimden alacağım’ der. Gerçekten herkes hesap ödemeden gider. Çopur Nihat’a Hamit ile Aytaç 5 yıl sonraya çek yazarlar. O anda Nihat çekin tarihine bakmaz ayrıca mutludur. Sonra olayı fark eder ve dönemin Emniyet Müdürü Gültekin Demir’e giderek ve dolandırıldığını iddia ederek şikâyetçi olur. Yine bir gün Çopur Nihat’a telefon açarlar 40 kişilik lahmacun ve kebap siparişi verirler. Ancak, adres yanlıştır. 5-6 garson gittikleri gibi geri dönerler. Kebap ve lahmacunlar geri gelir. Çopur Nihat halen bunu kimin yaptığını araştırıyor.  

Hamit ağabey neden ve nerede vefat etti. Sağlık sorunu varmıy dı? Ölümü sizi ve çocukları nasıl etkiledi?

Hamit, gezmeyi, yeni kentler görmeyi, yurtiçinde ve dışında arkadaşlarını ziyaret etmeyi çok severdi. Çok büyük sağlık sorunu yoktu. Hatta son dönemlerde dalmaçyalı bir köpek alarak parkta köpek sayesinde yürümeye başlamıştı. Kız kardeşim Berlin’de yaşıyor. O’nu ziyaret etmek için Almanya’ya gitti. Orada kalp krizi geçirerek 8 Ocak 2007 tarihinde vefat etti. 12 Ocak’ta ise Adana’da Asri Mezarlığı’nda toprağa verdik. Hamit’in vefatına eski sporcu, hakem, antrenör ve gazeteci arkadaşları, iş dünyası çok üzüldü. Hamit’i çok erken kaybettik. Çocuklarımla birlikte kahrolduk. Bu arada, çok önem verdiğimiz dalmaçyalı köpeğimizde parkta zehirlenerek öldürüldü. Buna da çok üzüldük.

KIZI BURÇAK DESTE BABASINI ANLATTI

Babam benim idolüm ve her şeyimdi. Eğitimimi, sağlığımı, iyi yaşamayı babama borçluyum. Çok yoksul ve çok zengin, vali, bakan, milletvekili herkesle dostluk yapardı. Mütevazı olmayı ve ekmeği paylaşmayı bizlere de öğretti. Babamı çok erken kaybettik. O’nunla çok hatıralarımız var. Babam bana ilk yüzmeyi öğreten kimsedir. Şöyle bir anımız var: İstanbul’da Galatasaray’ın su ada havuzundayız. Sanıyorum 7-8 yaşındaydım. Babam, lastik içinden siyah bir balon iki tarafında iple belime bağladı. Ben tek başıma batmadan yüzüyordum. Bir ara mola verdik. Babam beni dışarıya aldı. Bu sırada benim fark etmeyeceğim şekilde balonun tıkacını açarak havasını tamamen aldı ve beni yeniden havuza bıraktı. Ben yine batmadan yüzmeye başladım. Babam çok mutlu oldu. Balona gerek yok artık dedi. Şaşkınlık yaşadım. Böylece yüzmeyi öğrendim. Hatta sonra okullararası yüzme yarışlara bile katıldım. 

YÜZME OTORİTESİ POLİSCİ: “HAMİT YOKLUKLAR İÇİNDE ÇOK İYİ YERLERE GELDİ”

Yüzme Federasyonu Eski Yönetim Kurulu Üyesi, il temsilcisi ve yüzme otoritesi Ruhi Polisci, Hamit Deste’nin 3 yaşında annesini kaybettiğini, dar gelirli bir ailenin çocuğu olduğunu hatırlatarak, “Hamit her alanda kendini geliştirdi. Yokluklar içinde çok iyi yerlere geldi” dedi.

Sutopunda tüm hakemlerin rüyası olan FİNA Kokartını takarak uluslararası hakem olan Hamit Deste’nin Türkiye finallerinin yanı sıra Balkan, Akdeniz Oyunları ve Avrupa Şampiyonaları’nda başarılı maçlar yönettiğini ifade eden Polisci, şöyle devam etti:

“Hamit yoksul bir ailenin çocuğuydu. Bana her zaman ‘İyi ki havuza gelmişim. Yüzme sayesinde iyi dostlarım oldu. Kötü alışkanlıklarım olmadı. Başta Muharrem ağabeyler olmak üzere o dönemin tüm yüzücülerine şükran borcum var’ derdi. Hamit iyi gazeteci ve uluslararası sutopu hakemi oldu. Hamit kıyafeti, fiziği, kararları ve düdüğüyle çok iyi konuma geldi. Yönettiği tüm maçlardan yüksek puanlar alır ve benimle de paylaşırdı. Yenilen takımlar bile Hamit’i kutlardı. Hamit, buralara gelmek için çok çalıştı.  Çok istedi. Burada bir şeyi unutmamak gerekir. Başarılı erkeğin arkasında hanımı var derler. Gerçekten eşi Hülya Hanım Hamit’e her alanda büyük destek verdi. Çok çağdaş, her konuda bilgi sahibi ve mütevazı birisiydi. Mutlu çiftlerdi. Hamit’i erken kaybettik.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor