‘İşsizlikte tehlike çanları çalıyor ‘

Hak-İş Konfederasyonu Adana İl Başkanı ve Hizmet İş Sendikası Adana Şube Başkanı Abdurrahman Yücel, işsizliğin sosyal patlamalara neden olacak seviyelere ulaştığını belirterek, ‘’Günde 5-10 kişi sendika binamıza gelerek talepte bulunuyor. Gittiğimiz yerlerde ise sendika başkanı olduğumu duyanlar; kendine, çocuğuna veya yakınına iş istiyor. Bundan, tehlike çanlarının çalmaya başladığı sonucunu çıkarıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Yücel, siyasi iktidarın ekonomiyi canlandırmak ve işsizliği minimum seviyelere çekmek amacıyla vakit kaybetmeden çalışmalara başlaması gerektiğini kaydetti.

Röportaj: Yener EKİNCİ

ADANA (BÖLGE)-Hak-İş Konfederasyonu Adana İl Başkanı ve Hizmet İş Sendikası Adana Şube Başkanı Abdurrahman Yücel, Türkiye’nin önünde seçimlerle meşgul olmayacak 4,5 yıllık bir süreç olduğunu hatırlatarak, ‘’Siyasi iktidar, bu zaman diliminde ekonomiyi canlandırmak ve işsizliği minimum seviyelere çekmek amacıyla vakit kaybetmeden çalışmalara başlamalıdır’’ dedi. Özellikle işsizliğin sosyal patlamalara neden olacak seviyelere ulaştığını kaydeden Başkan Yücel, ‘’Günde 5-10 kişi sendika binamıza gelerek talepte bulunurken, gittiğimiz yerlerde ise sendika başkanı olduğumu duyanlar; kendine, çocuğuna veya yakınına iş istiyor. Bundan, tehlike çanlarının çalmaya başladığı sonucunu çıkarıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Kadroya geçen işçi sorunlarına da dikkat çeken Abdurrahman Yücel, yaptığımız röportajda önemli detaylara yer verdi.

Bilmeyenlerin tanıması için Hak İş ve Hizmet İş’ten biraz bahseder misiniz?

Türkiye’nin ikinci büyük işçi konfederasyonu olan Hak-İş, belli prensipler doğrultusunda yeni ve orijinal bir ses olarak 22 Ekim 1976 tarihinde Türk Sendikacılığına adımını atmış, bugüne değin bu özelliğini, prensiplerine bağlı kalarak ve istikrarlı bir çizgi takip ederek sürdüre gelmiştir. 22 üye sendikası bulunmaktadır. Bunlardan 8’i iş kolu birincisidir. Hizmet İş (Tüm Belediye ve Genel Hizmet İşçileri) Sendikası ise 24 Ocak 1979 yılında Hüseyin Tanrıverdi ve mücadele arkadaşları tarafından Adıyaman’da kurulmuştur. Dili, rengi, cinsiyeti, inancı ne olursa olsun, herkesin insanlık aleminin saygın bir bireyi olma hakkına sahip olduğunu kabul etmektedir. Hizmetle emek arasında bir tamamlayıcılık olduğundan hareketle, ‘Önce İnsan Önce Emek’ sloganını benimsemiştir. 40 yıldır güçlenerek ve büyüyerek faaliyetlerini yoğun bir şekilde sürdürmektedir.

Kaç üyeye sahipsiniz?

Türkiye’nin en büyük işçi sendikası olan Hizmet İş’in ülke genelinde 316 bin, Adana’da ise 4 bin 850 üyesi bulunuyor. 

İşçilerin son durumu nedir ve şu an ki çalışma koşullarından memnunlar mı?

696 sayılı KHK ile birlikte 850 bin taşeron işçisi, kamu kurum ve kuruluşlarının sürekli işçi kadrolarına ve yerel yönetimlerin şirketlerinde sürekli işçi pozisyonlarına geçirilmişlerdir. Fakat 80 bin emekçinin düzenlemenin kapsamı dışında bırakılması büyük bir eksiklik olmuştur. Bilindiği üzere, KİT çalışanları, hastane bilgi yönetim sistemi çalışanları, kamu kurumlarının yemekhane hizmetlerinde çalışanlar, kamu kurumlarında araç ve şoför teminine dayalı ihalelerde çalışanlar ile personel teminine dayalı olmayan ihaleler kapsamında çalışanlar düzenlemeden yararlanamamışlardır. Kadro düzenlemesinden yararlanamayan çalışanlarımız halen sendikamızın ve konfederasyonumuzun kapısını çalmaya devam etmektedir.

ÇALIŞANLAR, SEBEBİ OLMADIKLARI EKONOMİK KRİZİN FATURASINI ÖDEMEK DURUMUNDA BIRAKILMIŞTIR.

Kadro alanlar ise mevcut ücretlerle ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Sıkıntıların ilkini, hiç kuşkusuz, eriyen ücretler oluşturmaktadır. Kadroya geçirilmiş olan çalışanların ücret ve sosyal hakları, 2015 yılında Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanmış olan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmektedir. 4 yıl önceden bugünün koşullarını öngörmek mümkün olamamıştır. Ülkemiz ekonomik krizle karşı karşıya kalmıştır. Yaşanmakta olan yüksek döviz, yüksek faiz ve enflasyon baskısı nedeniyle, çalışanların ücretlerinin satın alma gücünün azaldığı ve Yüksek Hakem Kurulu kararı ile belirlenen ücret ve sosyal hakların yetersiz kaldığı görülmektedir. Çalışanlar, sebebi olmadıkları ekonomik krizin faturasını ödemek durumunda bırakılmıştır. Onları enflasyona ezdirerek daha fazla mağdur etmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu nedenle, çalışanların ücret ve sosyal haklarının yüksek enflasyon karşısında korunması ve günün koşullarına uygun hale getirilebilmesi için yeni bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede konunun, taraflar arasında kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve protokolü yahut kamu çerçeve protokolü ile ele alınarak düzenlenmesi mümkündür. Çalışanlar enflasyona ezdirilmemeli, mağdur edilmemelidir.

Ekonomik krizin yanı sıra işsizlik sorunu da günden güne büyüyor. Özellikle Adana’da bunun etkisi oldukça fazla. Bir sendika başkanı olmanız hasebiyle, sizden iş isteyen insanlarla ne sıklıkla karşılaşıyorsunuz?

Çok ciddi anlamda bir taleple karşılaşıyoruz. İşsizlik gerçekten de had safhada. Siyasi iktidarın vakit kaybetmeden ekonomiye ve işsizlik sorununa karşı ciddi bir şekilde yönelmesi lazım. Suriye meselesi, iç sorunlar, başkanlık sistemi, referandum ve yerel seçimlerle meşguliyet yaratan uzun süreç geride kaldı. Önümüzde 4,5 yıl seçimsiz bir dönem var. Bu zaman dahilinde ekonomik kriz ve işsizliğe karşı etkili bir mücadele başlatılması gerektiğini düşünüyoruz. Zira, günde 5-10 kişi sendika binamıza gelerek talepte bulunurken, gittiğimiz yerlerde ise sendika başkanı olduğumu duyanlar; kendine, çocuğuna veya yakınına iş istiyor.

Ekonomik kriz ve işsizlikle mücadele kapsamında beklentilerinizi ifade ettiniz. Peki, Adana’da ki yerel yönetimlerden neler bekliyor ve seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halkın verdiği karar saygı duymak gerekir. Öncelikle, sandığa giderek demokrasinin gereğini yerine getiren bütün vatandaşlarımızı tebrik ediyorum. Avrupa ortalamasının üzerinde, yüzde 85’lik bir katılım oranı olduğunu gördük. Bu da demokrasimizin işlediği anlamına geliyor. Seçim bitti ve dolayısıyla rekabet kalmadı. Göreve gelen belediye başkanlarımızın parti ayrımı yapmaksızın, halkın menfaatlerini gözeterek hizmet üretmelerini bekliyoruz. Seçilen belediye başkanı, oy verenin de vermeyenin de, yani hepimizin belediye başkanıdır. Kısacası, siyasi kavga ve çekişmelerden uzak bir belediyecilik anlayışının hakim olmasını istiyoruz. Doğru yapılan takdir edilmeli, yanlış olan da yapıcı şekilde eleştirilmeli. Muhalefet ve vatandaşımız da bu sorumluluğu yerine getirmeli.

Sizce belediye başkanları çalışmaya nereden başlamalı?

Öncelikli olan konuların tespiti için sivil toplum kuruluşları ve halka istişare de bulunmaları gerekiyor. Nasıl seçimlerden önce anketler yapılıyorsa, hizmet beklentileri kapsamında da anketler yapılabilmelidir. Belirlenen sorunları masaya yatırıp, kısa ve uzun vadeli hedefler oluşturarak işe başlanmalı.

İşçi Bayramı’na az bir süre kaldı. Bu sene 1 Mayıs ile alakalı ne gibi mesajlar vereceksiniz?

Daha önce, 1 Mayıs İşçi Bayramı genel olarak Ankara ve İstanbul’da kutlanırdı. Ankara’ya yakın olan illerde yaşayanlar kutlamalara katılıyor, uzak şehirlerde yaşayanlar ise mahrum kalıyordu. Hak İş Konfederasyonu, 5 yıl önce 1 Mayıs’ı ülke geneline yaymak için bir karar aldı. Her yıl farklı illerde çeşitli kutlamalar düzenliyoruz. Geçen yıl ki adres Adana idi. Türkiye’nin dört bir yanından işçiler Adana’ya gelerek ortak bir coşku yaşadılar. Şehir dışından 40 bin kişi gelmişti. Bu yıl ise Şanlıurfa’da toplanacağız. Yine amacına uygun, şenlik havasında geçecek bir bayram tadacağız. 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor