10 MART’I ‘TELEFON GÜNÜ’ OLARAK DUYURMAKTAYIM

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlandı. Hadi alışılmış ifadesiyle tekrarlayalım, “Coşkuyla kutlandı.” O ne coşkuydu ama, görmeniz gerekti.

Falan köydeki Zeliha Kadın ezanla kalkmış, ineklerin altını temizleyip topladıklarını gübre yığınına dökmüştü. Kuyudan su çekip ufak kurnalı musluk deposunu doldurduktan sonra ellerini yıkadı Kazan yavrusu gibi kocaman tencereyi alıp inekleri sağdı. Kaşla göz arasında ocağı yakmıştı zaten. Sütü kaynamak üzere ocağa yerleştirdi. Akşam geç vakit yoğurup hazırladığı hamurun üstündeki savanı kaldırdı. Hamuru parmaklarıyla yokladı. İçinden “Mayası gelmiş” dedi ve leğeni yükleyip ocağa yakın bir yere kurduğu ekmek tahtasına yanaştı. Acele acele bezeler hazırladı. Kalktı, süte baktı. Kabarmak üzereydi. Yanındaki ağaca asılı saplı bakracı alıp birkaç kez savurduktan sonra odunların bir kısmını ocaktan çekti. Geride közler kalmıştı.

Ekmek tahtasına döndü. Bezeleri birer birer açmaya başladı.Hepsi bitince kalktı, kazan yavrusu tencereyi ocaktan alıp sundurmanın altına bıraktı. Duvarda asılı ekmek sacını alıp ocağa yerleştirdikten sonra az önce çektiği odunları ocağa itekledi ve üstüne biraz daha çalı-çırpı ile dal parçaları koyup alevlendirdi.

Süte döndü. Kalaylı dört çingili doldurup yoğurtla mayaladıktan sonra sıcak kalsın diye hepsini bir araya getirerek savanla örttü. Bunları köyün bakkalına satıyordu.

Az önce açtığı yufkaları birer birer ve evreç dediği tahtadan yapılmış, uzun pala şeklindeki gereçle çevire çevire pişirdi. Ekmekleri kaldırırken sığır çobanının sesi duyuldu: Oooohhaaa!.. Ahır denilen derme çatma kulübeye yönelip inekleri serbest bıraktı. Bundan sonrasının hayvanlar biliyordu zaten. Sığır sürüsüne kendiliklerinden katıldılar. Akşamüstü şişkin memeleriyle döndüklerinde de, aynı yerde sürüden ayrılıp ahıra yöneleceklerdi zaten.

Zahid Emmi kayınbabasıydı. Üst kattan inerken daha merdiven başında öksürüğe yakalanmıştı. Son basamakta durdu, gelinin akşamdan kaçak Muş tütünüyle sarıp tabakasına dizdiği sigaralardan birini yaktı. Öksüre öksüre içmeye başladı. Zeliha Kadın ocağın yan tarafına koymuş olduğu koca çaydanlığı alıp geldi. Zahid Emmiye bir bardak çay verdi. Ardından dikenli süpürge çalısından yaptığı süpürgeyle avluyu temizledikten sonra biri yetşkin, ikisi ortaokulda üç oğlu için yer sofrasını hazırladı. Çocuklar yarım saate kadar inebilirdi. Eşi zaten gurbette, inşaat işçiliği yapıyordu. Büyük oğlan nişanlıydı. Zeliha içinden, “Hemen evlense de hayırlısıyla gelinden yardım görsem” diye geçirdi. Evden ayrılıp beşbuçuk dönümlük tarlada çalışmaya giderken “Yarın şafakla kazan kurup çamaşır yumalıyım” diye düşündü. Tarla dönüşü yapılacak çok iş olduğu için vakit geçirmeksizin çalışması zorunluydu. Bir ara komşudaki televizyona kulak verdi. Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlama mesajları veriliyordu.

10 MART’I DÜNYA TELEFON GÜNÜ DİYE ÖNERİYORUM!.. 1876 yılı, yani bundan 145 sene evvel, tam da bugün, telefonu icad eten Graham Bell, heyecan içinde, yardımcısı Thomas Watson’la ilk telefon görüşmesini yapmış. Bu görüşme, dünyanın teknolojik, sosyal, ekonomik, kültürel ve politik alanlarında yeni çığırların kapısı olmuştu. Elimizdeki akıllı telefonlarla neler yapabildiğimizi düşündüğünüzde, haklı olduğumu kabul etmenizi istirham ediyorum. Aynı zamanda, 10 Mart’ı Dünya Telefon Günü olarak ilan ediyorum. Gerçi birileri de 10 Mart’ı Dünya Böbrek Günü diye kabul etmiş ama ne yapalım, günümüzde telefon böbrekten daha değerli yerde. En azından böbrek krizi tuttuğunda ambülans çağırmak bile telefonla mümkün oluyor.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor