ADANA’MIZ TÜRK KADINLARI İÇİN ‘SAYGINLIK VİRAJI’ OLDU

DOKUZUNCU BÖLÜM

Yemeğe kız okullarının müdürleri ile bazı öğretmenler de katılmıştı. Kısacası, o gün Türk kadınlar da artık “toplumda yeri olan saygın vatandaş” olarak tarihi dönemeci geçmekteydiler

İzci Oymak Beyi Coşkun (Güven) kısa bir konuşma ile Adana izcilerinin durum ve amaçlarını dile getirdi.  Mustafa Kemal Paşa da şu söyleviyle Oymak Bey’in konuşmasına karşılık verdi:

“Duygularınıza tercüman olan arkadaşınızı dinledim. Çok memnun oldum. Maddeten ve manen kuvvetli olmak için çalışınız, çok çalışınız. Çalışmalarınızın meyveleri tüm memleket çocukları için örnek olsun. Ana ve babalarınız, saygıdeğer milletimiz, sizler sayesinde, güven içerisinde yaşasınlar. Geleceğin sizden beklediği budur. Bunu sağlayacağınıza ve buna lâyık olacağınıza güvenim vardır. Bunu memnunlukla tekrar ederim.’’

Mustafa Kemal Paşa, burada öğrencilerle de sohbet ederken Sultani Mektebi’nin ne demek olduğunu, ne isim alması gerektiğini sordu. Bu soruya öğretmenlerden biri; yeni rejime göre bir isim konması gerektiğini söyledi. Paşa öğrencilerden; doğru olmalarını, büyüklere hürmet etmelerini, derslerini ve hocalarını sevmelerini istedi.

KIZ ÖĞRETMEN OKULUNDA

Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım, o zamanki adı “Dar-ü-lmuallimat” olan Kız Öğretmen Okulu’nu ziyaretinde çok duygulu anlar yaşadı. Okulun müsâmere salonunda öğrenciler önce “Adana Darülmuallimat Marşı”nı söylediler. Daha sonra Mektep Müdiresi Remziye Hanım, Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım’a şöyle hitap etti:

 “Muhterem Hanımefendi, Muhterem Paşamız;

Bir zamanlar yabancı bayraklar altında ağlayan, cefa çeken, muhacir Adana, bugün çektiği bütün üzüntüleri ve kahırları unuttu. Onu, koparıldığı ana yurduna kavuşturan aziz baş, şimdi Adana’nın çileleri dolan halkının arasında. Bu böyle bir mutluluktur ki, kara günlerin kara yaralarına şifa verecek. Özellikle biz, bu dertli ovanın dertli yavrularına bilimve erdemlik vermekle görevli irfan askerlerine muhterem 38 Ahmet Bekir Palazoğlu, Atatürk’ün Okul Gezileri, M.E.B., Ankara 1999, s. 59-62; Ayrıca Mustafa Kemal Paşa’nın izcileri ziyareti sırasında çekilen fotoğrafları için Bkz. (Ek-21), (Ek-22). 21 paşamızla, muhterem eşleriyle bir çatı altında yaşadığımız bu günü, bayramlarımızın en değerlisi sayıyoruz. Paşamız; siz bugün Türklerin o kadar kalbinde, o kadar beyninde, tüm kutsallıkları içeren en üstün duygular içinde, öylesine sonsuz bir hükümranlık sürüyorsunuz ki; tarih, paha biçilemeyecek kadar süslü tahtlarda oturan, adları ışıktan bir kuşak gibi bütün dünyayı saran çok ünlü başbuğları tanımaktadır. Fakat bunlar, bir milletin kalbinde taht kurup oturmuş kişiler değillerdir. Tarihlerin yazmadığı, o gönüller sultanı siz oldunuz Paşam. Kalplerde kurulan bu soylu koltuk sizin hakkınızdır Paşam. Dört sene önce kararan Türk bayrağını şafaklara kavuşturan dehanızın doğal hakkıdır. Paşam; Tüm Türk’ün boynundaki zinciri koparıp zafer tacını başına takan ellerinize sonsuz şükranlar borçluyuz.

O ŞÜKRANLAR Kİ:

O şükranlar ki, kurtarıcı elleriniz, Akdeniz’i gösterdiği gün binlerce Türk anasına, bağrından koparttığı hediyeleri seve seve verdirtti. Bugün öteki elinizle başka bir cepheyi işaret ediyorsunuz. Ve “cehaleti, bağnazlığı, yıkınız.’’ diyorsunuz.

Emin olunuz Paşam, Akdeniz’e ulaşmak için geçtiği yollara binlerce yavrularını gömen anneler bu yeni açtığınız, daha çetin savaşta da yine azimli, inançlı evlatlarını verecektir. Ölüm ve kan fışkıran savunma volkanımızın mermilerini sırtında taşıyan Türk kadını, bu kez de azimli, imanlı yavrularını verecektir. İşte biz, Adana’nın kadın muallimleri, bu yeni savaşın candan gönüllüleri, huzurunuzda söz veriyoruz. Kayalar ellerimizi parçalasa, fırtınalar gözlerimizi dumanla doldursa, biz yine açtığınız yolda, gösterdiğiniz hedefte koşacağız ve dönmeyeceğiz Paşam, dönmeyeceğiz. “Gülmez sabahın yıldızı alnında doğunca, Binlerce şehit annesinin yaşları dindi Hürmet! Hürmet sana! Yaşlar kurutan şanlı teselli, Hürmet

Remziye Hanım’ın bu konuşmasını spor gösterileri takip etti. Öğrenciler vücut ve kol hareketleri ile Mustafa Kemal Paşa’nın adını yansıtan gösteri yaptı. Müsâmere’de “Mustafa Kemal Marşı”nın okunması, Müdire Remziye Hanım’ın konuşması ve düzenlenen gösteriler Paşa’yı çok duygulandırdı.  Okul’dan ayrılırken Mustafa Kemal Paşa ve Latife Hanım’a öğretmenlerin çiçeklerle donatılmış mühür armağanı gerçekten göz alıcı ve anlamlıydı; üstünde, “Adana Muallimlerinin Büyük Kurtarıcıya bir hatıra armağanı” ibaresi bulunuyordu.

PAZARTESİNE: GAZİ PAŞA VE ÇİFTÇİLER

 

 

VAMPİR GÖRMÜŞ

GİBİ ÜRKENLER

1960’lı, 1970’li yıllarda dünya sinemalarında bizim hortlak dediğimiz vampir eksenli filmler moda olmuştu. Gündüz tabutunda dinlenen ölüler, gece karanlığında veya loş bodrumlarda derisi kemiğe yapışmış kuru elleriyle tabutun kapağını açarak fanilerin kanını emmek üzere harekete geçerlerdi. Kanı emilen her fani de vampirleşip aralarına katılırdı.

Bu bela-i berzak yaratıklarla savaş için din adamları çağrılır, bazen onlar da şifayı bulup aralarına katılırdı. Vampirler ölümsüzdü. Sadece yandıkları veya kalplerine kazık girdiği zaman artık bitmiş olurlardı. Bunların en büyük korkusu haç dediğimiz din temasıydı. Papaz koca haçı gösterdiğinde vampir tir tir titreyip kaçacak delik arardı.

Uzatmayacağım; günümüzde, Atatürk fotoğrafını veya yazısını görüp adını duyanlar bazen aşikâr bazen de için için haç görmüş vampir gibi titreyip ürperenler olduğu besbelli. Bunların varlığını duydukça, Atatürk’ümüzü, en azından adana ilişkileriyle her zaman anlatmayı kutsal görev kabul ettim.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor