BİR HÜRRİYET HİKAYESİ (1)

Çok Partili Dönemde Özgürlükçü Bir Siyaset Girişimi (1955-1958)

İletişim yayınlarınca 1.baskısı 2020 yılyında yapılan ‘Bir Hürriyet Hikayesi’ adlı sayın CHP eski genel sekreteri, daha sonra AKP milletvekili ve kültür bakanı dostum Ertuğrul Günay’ın araştırma ve inceleme eserini bir solukta okudum.

Bu kitap hakkındaki değerlendirmemi iki bölümde yazmayı düşündüğümü sayın Ertuğrul Günay’a da ilettim.

İlk bölümünü bu yazımda ele alıyorum.

1931’den 1946’ya kadar aralıksız 15 yıl Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekilliğini ve parti müfettişliğini Aydın Milletvekili Adnan Menderes yaptı.

Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de vefatının hemen ardından başlayan İkinci Dünya Savaşı yılları İsmet Paşa’nın Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüzüğüne konulan “Milli Şef ve Değişmez Genel Başkan” ünvanı ile ülkeyi koyu bir baskı rejim altında tuttuğu, her türül siyasi girişimin ağır yaptırımlara uğratıldığı yıllar oldu.

Nazım Hikmet-Romancı Kemal Tahir-Sabahattin Ali hapis ve ölümlere maruz bırakıldı.

Özellikle ABD’nin çok ısrarı ile 1 Kasım 1945’de İsmet İnönü TBMM’nin açılış konuşmasında “Bizim tek eksiğimiz hükümet partisi karşısında bir parti bulunmamasıdır” diyerek çok partili sisteme geçişin önü açıldı.

1945’in Haziran ayında Bayar-Koraltan-Köprülü ve Menderes CHP Meclis grubuna ‘Dörtlü Takrir’ diye bilinen siyasetin demokratikleşmesi diye bilinen öneriler sundular.

Önerge CHP Meclis grubunda reddedilid.

Menderes ve Köprülü CHP’den ihraç edildiler. Bunun üzerine Celal Bayar milletvekilliğinden istifa etti.

7 Ocak 1946’da da Celal Bayar’ın genel başkanlığında ‘Demokrat Parti’ kuruldu. Nuri Demirağ ‘Milli Kalkınma Partisi’ni-Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi’ gibi sınıf partileri de kuruldu.

Demokrat Parti bunlardan farklıydı ve CHP’den ayrılanlardan oluşuyordu. CHP karşıtı değil CHP içindeki özel girişimcilerin oluşturduğu bir partiydi.

Cumhuriyet ve laiklik konusunda CHP’den farkı yoktu.

Ancak; tek parti iktidarından bıkmış olan yoksul halk kitleleri değil, ülke genelindeki liberal ve sol çevrelerce Demokrat Parti ilgiyle karşılandı.

Bir çok aydın-yazar-çizer ve düşünür DP ile eylem birliği yapmaya kalkışmıştı.

Bugün 19 yıldır iktidarda olan AKP gibi Demokrat Parti de olağanüstü vaadlerde bulunmuş ve CHP’nin çoğunluk sisteminin kendi lehine olacağını hesap ederek, kendi kazdığı kuyuya düşmesiyle DP iktidara geldi.

Bunu DP’liler bile hesap edemiyorlardı. Bir ilde bir oy fazla oy alan parti, o ildeki tüm milletvekillerini alıyordu…

14 Mayıs 1950’de yapılan seçimi DP %53.5 oyla 408 milletvekili, CHP %39.9 oyla 69 milletvekili çıkardı. Millet Partisi de %3 oyla 1, Bağımsızlarda %3.5 oyla 9 milletvekilliği çıkarabildiler.

1946 Ocak ayında kurulan DP 14 Mayıs 1950’de Türkiye’nin yeni iktidar partisi oldu. DP’nin iktidara gelişini çoğu çevreler ‘Beyaz Devrim’ olarak nitelediler…

Yeni meclis DP Genel Başkanı Celal Bayar’ı Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan’ı TBMM Başkanı seçti. Bayar da hükümeti kurmakla Adnan Menderes’i Başbakanlığa atadı.

Ben burda fazla teferruata girmeden yakın tarihimizin bu siyasi aneknotlarla dopdolu ‘Bir Hürriyet Hikayesi’ kitabını ivedilikle okumanızı önereceğim.

Bugün AK Parti iktidarında yaşadıklarımızı tarihden ders almadığımız anlamanda yorumluyor, birazda Adnan Menderes’i anlatayım diyorum.

Gerçi anlatacaklarım başlı başına bir kitap konusu olması gerekir ama…

Adnan Menderes; Egeli varlıklı bir aileden geliyordu. Ailesi büyük toprak  sahibiydi.

Sorunlu geçen çocukluk ve gençlik yıllarından kalan duygusal bir ruh yapısına sahipti.

Küçük yaşta anne-babasını kaybetmiş, babaannesi tarafından büyütülmüş; yakın tanıyanlar çocukluk anılarını hüzünle anlattığını, duygusallaştığını, sevilme-takdir edilme ihtiyacının çok yüksek olduğunu yazıyorlar.

Beğenilme duygusunun çok yüksek olduğğu biliniyormuş…

Adnan Menderes’in 1954’e kadar başka 1954’den sonra bir başka Adnan Menderes olduğu söylenmekte idi.

Bu dönemde Tek parit dönemi uzaklaştırılacak bir ibret değil, sanki tekrarlanacak bir örnek gibi algınıyordu.

İşte bu ruh hali Adnan Menderes’i dar ağacına gönderecek serüvenin başlanıcı oldu.

NOT: Gelecek yazı; DP’nin doğğumu ve Hürriyet Partisi

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor