Evcil hayvan nasıl beslenir?

Mesleğine iş gözüyle bakmayan, ticari bir kaygıdan ziyade hayvanları gerçekten seven Veteriner Hekim Nur Merve Yurtoğlu ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik ve evcil hayvan beslemenin en çok merak edilenlerini sorduk kendisine. Kapsamlı yanıtlar veren Merve hoca, ayrıca gazetemiz aracılığıyla gelen bütün okurlarımıza, pet market hizmetlerden yüzde 20 indirim uygulama nezaketinde bulundu.

İndirimden faydalanmak isteyen okurlarımız için irtibat telefonu: 0 538 978 63 82 – 0 (322) 502 37 87  

RÖPORTAJ: Yener EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) – Veteriner hekim olmak sevgi, özveri, anlayış ve duygunun yanı sıra; ağzı-dili olmayan bir hayvana bir bakışta çare bulma becerisi ister. Hasta hayvanlarla uğraşmak yetmez, bir de sahiplerinin psikolojilerini anlayıp, onları rahatlatabilecek insan psikolojisi yeteneklerini de göz ardı etmemek gerekir. Veteriner hekimler, gecenin saat 3’ünde telefonu çalıp, 5’inci kattan düşen bir kediye veya güç doğum yapan bir ineğe müdahale edebilmek için sıcacık yatağından kalkıp gitmeyi becerebilen insanlardır. İşleri yalnızca hayvan sağlığıyla değil, insan sağlığıyla da alakalıdır. Hayvan bakımı konusunda cevaplanması gereken pek çok soru var. Örneğin, ‘evcil olarak hangi hayvanı seçmeliyiz, bakımlarını nasıl yapılmalıyız?’ gibi. Biz bütün bu sorularımızı ve daha fazlasını 100. Yıl Mahallesi, Beyzade Kebap karşısında himet veren Meta Veteriner Kliniği’nin sahibi Veteriner Hekim Nur Merve Yurtoğlu’na sorduk. Genç olmasına rağmen mesleğine hakim, bilgi ve donanım sahibi biri olan Merve hoca, sorularımıza kapsamlı yanıtlar vermekle kalmayıp, ayrıca gazetemiz aracılığıyla gelen bütün okurlarımıza, verdiği pet market hizmetlerden yüzde 20 indirim uygulama nezaketinde bulundu. Kendisine okurlarımız adına teşekkür ediyoruz.

Kısaca sizi tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?

1994 yılında Tokat’ta doğdum. İlk ve ortaokulu Tokat Özel Olgunlar İlköğretim Okulu’nda, liseyi Tokat Fen Lisesi’nde okudum ve Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni kazandım. Oradan da 2017 yılında mezun oldum. Belli bir süre pet kliniklerinde çalıştım, mezun olduğumdan beri bu işin içindeyim diyebiliriz. Adana’ya geldim ve ortağım (aynı zamanda eşim) ile 27 Mayıs 2021 tarihinde Meta Veteriner Kliniği’ni faaliyete geçirdik.

Kliniğinizde ne gibi hizmetler veriyorsunuz?

Modern ve hayvan tıbbındaki tüm yenilikleri takip eden bir klinik olarak, hastalarımıza doğru teşhisi koyuyor ve teşhisimize uygun bir tedavi protokolü hazırlıyoruz. Doğru ve zamanında teşhis yapılmazsa yine doğru ve zamanında bir müdahale yapılamaz. Bazı durumlarda tedaviyi uygun diyet programları veya fitoterapi ile destekliyoruz. Koruyucu hekimliği ön planda tutan bir felsefeye sahibiz. Bu yüzden iç-dış parazit uygulamaları ve aşı protokollerinin doğru rapel doz sayılarında ve doğru zamanlarda yapılmış olmasına çok özen gösteriyoruz. Bu durum bazı iç parazit türlerinin oluşturduğu enfestasyonlar, Lyme hastalığı gibi hayvanlardan insanlara bulaşabilecek hastalıkların da önüne geçiyor. Bir yandan halk sağlığını da korumak için çabalıyoruz ve bize gelen hasta sahiplerimizi bu konularda bilinçlendiriyoruz. Sıcak zamanlarda veya bazı deri hastalıklarında tıraş ve banyo uygulamalarını sıklaştırıyoruz. Acil veya isteğe bağlı ameliyatlarımızı asepsi ve antisepsi koşullarına sıkı bir şekilde uyarak yapıyoruz. Hastalarımızın yaşam koşullarına veya hastalıklarına göre diyetlerini düzenliyoruz. Acil hastalarımız için hasta yatış yerlerimiz ve yoğun bakım hizmetimiz mevcuttur. Son olarak pet marketimizle hasta sahiplerimizin mama, aksesuar, besin takviyeleri gibi isteklerini karşılıyoruz.

Veteriner olmanın ilk şartı nedir?

Bence hayvanları sevip önemsemektir ama genel manada ele alırsak veteriner fakültesini bitirmektir. Çünkü hayvanları sevmeden, onlardan korkarak veteriner hekimi olup hayvanlara aktif olarak temas etmeden (örneğin bazı laboratuvarlar, gıda sektöründeki bazı iş alanları vb) işlerini yapan ve bu alanlarda başarılı olan insanlar tanıyorum.

Veterinerlerin çalışma alanları nerelerdir?

Büyükbaş hayvan çiftlikleri, hayvan hastaneleri, veteriner klinikleri, yem fabrikaları, özel şirketler, ilaç firmaları, gıda kontrol merkezleri, kamu kuruluşları, üniversiteler, bazı Ar-Ge birimleri gibi birçok alanda çalışabiliriz. Danışmanlık hizmetleri veya akademik kariyer gibi kişisel başarının daha ön planda olduğu alanlara yönelen hekimlerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazladır.

Veterinerliğin halk sağlığı ile ilişkisi nedir?

İnsanlar bizim rolümüzü evcil hayvanlara ve çiftlik hayvanlarına odaklanan özel uygulamalarla ilişkilendirir ancak mesleğimizin gerçek boyutları ve katkıları çok daha geniştir ve artan toplumsal ihtiyaçlara, hayvan ve insan sağlığına, çevreye yönelik problemlerin çözümüne katkı sağlamaktadır. Biyomedikal araştırmalarda sorumluluklarımız vardır; ekosistem yönetimi, halk sağlığı, gıda ve tarım sistemleri, evcil hayvanların, vahşi yaşamın, egzotik hayvanların ve gıda sektörüne dahil olan hayvanların bakımı gibi. Bizlerin temel biyomedikal ve klinik bilimlerdeki eğitim geçmişi, insan hekimlerininkiyle karşılaştırılır. Bununla birlikte, insan tıbbındaki hekimlerin aksine, biz birden fazla türe aşinayız ve eğitimlerimizkarşılaştırmalı tıbbı kapsamakta. Koruyucu hekimlik, nüfus sağlığı, parazitoloji, zoonozlar ve epidemiyoloji alanlarında yetkiniz. Dolayısıyla halk sağlığına doğrudan ve dolaylı katkı sağlıyoruz. Mesleğimizin tarihi ve geleneği her zaman hem hayvan sağlığını hem de insan sağlığını korumaya ve geliştirmeye odaklanmıştır.Bizler tarım ve gıda sistemlerini iyileştirerek, biyomedikal ve karşılaştırmalı tıbbi araştırmaları ilerleterek, zoonotik hastalıkları önleyerek ve ele alarak, çevre ve ekosistem sağlığını geliştirerek, 21. yüzyılın halk sağlığı sorunlarının yönetilmesine yardımcı olarak insan ve halk sağlığının iyileştirilmesine katkıda bulunuyoruz.

Hayvan sağlığında veterinerlerin rolü nedir?

Biz hayvanların sağlığını korumak için eğitilmiş tek ve yetkin doktorlarız. Her tür hayvanın sağlık ve refah ihtiyaçlarını karşılamak için hekimler olarak çok çalışıyoruz.Veteriner ilaçları ve bakımı, tabii bir de onlara duyduğumuz sevgi en önemli unsurlardır. Çiftçilerin ve evcil hayvan sahiplerinin hayvanlarını sağlıklı ve hastalıklardan uzak tutmalarına yardımcı oluyoruz. Bunlarla beraber hayvanlardan biz insanlara geçebilecek hastalıkları da önleyerek halk sağlığına katkıda bulunuyoruz.

Evcil hayvan sahibi olmanın ne gibi avantajları bulunuyor?

Hem psikolojik hem fizyolojik olarak çok yararlı olduğunu söyleyebilirim. Bilimsel araştırmalar da bunu gösteriyor.  Daha yüksek hayatta kalma oranları (artan mutluluk hormonlarından kaynaklı), daha az kalp krizi, daha az yalnızlık, daha iyi kan basıncı, daha iyi psikolojik esenlik, daha düşük depresyon ve stres seviyeleri, daha az doktor ziyareti, artan benlik saygısı, daha iyi uyku ve daha fazla fiziksel aktivite avantajlardan sadece birkaçı. Hayvan sahiplerine evcil hayvanlarının özellikle stres zamanlarında duygusal destek sağladığına kesinlikle inanıyorum. Bazı bilimsel verilerden bahsetmek isterim. Endişeli bir olay sırasında yanınızda bir evcil hayvana sahip olmanın o olayın stresini azaltmaya yardımcı olabileceğini gösteren bazı araştırmalar var. Çalışmalar, evcil hayvanların çevresinde insanların iyi ruh halinin arttığını ve kötü ruh halinin azaldığını defalarca göstermiştir. 2015 yılında yapılan bir araştırma, gerçek hayvanlara kitap okuyan DEHB’li çocukların, doldurulmuş bir hayvana kitap okuyan DEHB’li çocuklara göre paylaşım, işbirliği, gönüllülük ve davranış problemlerinde daha fazla pozitif gelişme gösterdiğini buldu. Başka bir çalışma, otizmli çocukların oyuncaklardan ziyade ginepiglerinvarlığında daha sakin ve daha fazla etkileşime girdiklerini buldu.Bununla birlikte, terapi köpekleri olan çocukların ebeveynlerindeki çocuklarının acısı ve çocukla başa çıkma yeteneği konusundaki ebeveynlik kaygısında önemli bir düşüş saptandı. Bir başka büyük araştırma, köpek sahibi olan kişilerin kalp krizi veya felç gibi büyük bir kardiyovasküler olay geçirdikten sonra daha iyi sağlık sonuçlarına sahip olduklarını buldu. Yarar, yalnız yaşayan köpek sahipleri için en yüksek seviyede. Tek başına yaşayan ve köpek sahibi olan kalp krizinden kurtulan insanların ölüm riski, köpeği olmayanlara göre %33 daha düşük. Bir köpekle yalnız yaşayan felçten kurtulan insanların ölüm riski %27 azaldı. Tabii ki bu kardiyovasküler faydalar sadece köpekler içindir – kediler, atlar vb için değil. Birçoğu, faydasınının kaynağının egzersize potansiyel maruz kalma olduğunu öne sürüyor: Amerikan Kalp Derneği, köpeklerini gezdiren evcil hayvan sahiplerinin, yürüyüşe çıkmayanlara göre günde 30 dakikaya kadar daha fazla egzersiz yaptığını gösteren çalışmalara işaret ediyor. Bu da kardiyovasküler sistemi pozitif etkiliyor. Kedilerin mırlayıp sahiplerine patileriyle masaj yapmasının kanser hastalarındaki iyileşmeyi tetiklediği gözlemlenmiş. Özellikle mırlamalarının psikolojik açıdan kanıtlanmış birçok faydası mevcut.

Hayvanlar dilsiz canlılardır. Beslediğimiz bir hayvanın hasta olduğunu nasıl anlayabiliriz ve teşhis koyarken yanılma ihtimaliniz olabiliyor mu?

Hayvanların genellikle hastalık belirtilerini maskelemeye çalışacağını unutmamalıyız. Bu davranış, zayıflık belirtileri gösteren herhangi bir hayvanın kendi türü tarafından dışlanabileceği veya yırtıcılar tarafından saldırıya uğrayabileceği durumlardan vahşi doğada korunmak için kullanılan doğal bir içgüdüdür. Hayvanın görünümündeki veya davranışındaki herhangi bir ince değişiklik hastalığa işaret edebilir. İzlenecek bazı işaretler şunları içerir: İştah azalması veya kaybı, enerji veya aktivite seviyesinde azalma, gizlenme, kusma veya ishal, idrarda veya dışkıda kan, karın şişkinliği, idrar yapma veya dışkılamada zorlanma veya yetersizlik, artan tüy dökülmesi veyaalopesi, vücudun aşırı kaşınması veya yalanması, ağız, kulak veya deriden gelen kötü koku, şişlikler veya tümörler, gözlerden veya burundan akıntı, topallama, nöbetler, merdivenlerden inip çıkmakta isteksizlik veya zorluk, anormal sesler (sızlanma veya ağlama). Hangi işaretlerin acil klinik bakımı gerektiren bir acil durumu gösterdiği ve bir veya iki günden fazla devam ederse hangilerinin klinik bakımı gerektirdiği bilinmelidir. Acil bir durumu gösteren belirtiler arasında idrar yapamama, şişkin ve sert bir karın, aşırı kusma veya ishal, nöbetler ve ayağa kalkamama yer alır. Diğer daha az şiddetli hastalık belirtileri 24 ila 48 saat içinde bir veteriner hekimi tarafından kontrol edilmelidir. Hasta bir hayvan getirildiğinde tabii ki her hekimin yanılma ihtimali var ancak önemli olan yanılgıyı zamanında düzeltmek ve işleri yoluna koymak.

Sahipsiz canlılar olan sokak hayvanlarına yönelik çalışmalarınız var mı?

Evet tabii ki. Sokak hayvanları için mama dağıtımı ve onlara özel fiyatlı mama satışı yapıyoruz, özel kampanyalar düzenliyoruz. Her apartman kapının önüne bir kap yemek ve su koysa bile aslında hiçbiri aç susuz kalmaz. Her sabah ve akşam kliniğin kapısının önüne mamalarını sularını koymayı da ihmal etmiyoruz. Kapı önü müdavimlerimiz var, hatta kliniğin önünü koruyorlar. Ev gibi benimsediler diyebiliriz. Gerçekten vefalılar. İlerleyen zamanlarda daha büyük organizasyon ve çalışmalar yapacağız sokak hayvanları için. Okuyucular takipte kalabilirler bizi.

Hangi hayvanı besleyeceğimize karar vermeden önce ne gibi kriterleri esas almalıyız?

İnsanların kaliteli bir bakımı ne derece yaptırabilecekleri, ilgiyi ne derece gösterip ne kadar zaman ayırabilecekleri, bunlar için ne kadar bütçe ayırabilecekleri asıl kriterlerdir. Onları evlerimize alıyorsak bu, onların refahı için sorumluluk aldığımız anlamına gelir. İnsanlar olarak hayvanlar için çevreyi oluşturur ve günlük hayatta güvende, sağlıklı, mutlu olmalarını sağlarız. Hayatlarını olabildiğince rahat ve sağlıklı yaşamalarına izin vermekten sorumluyuz – ve aynı zamanda hastalık veya rahatsızlık belirtileri gibi sağlıklarını ve refahlarını tehdit eden bir şey olduğunda müdahale etme sorumluluğumuz da var. Bunların dışında örneğin köpekler kedilere göre eğitimi daha uzun süren ve daha çok zaman ayırılması gereken canlılardır. Bir kuş veya kemirgen bakımı, kedi veya köpeklerin bakımına göre daha az masraflıdır. Evine kedi, köpek alıp sonra ben buna bakamıyorum diyip sokağa atan çok insan var. Böyle olmasındansa hiç alınmaması daha iyi. İnsanların bu gibi kriterleri ve sorumluluk bilincini gözden geçirip ona göre hangi hayvanı besleyeceklerine karar vermeleri gerekiyor.

Meslek hayatınız boyunca unutamadığınız bir vaka ile karşılaştınız mı?

Ben başka bir yerde çalışırken bir kedi getirmişlerdi. Kliniğe ne zaman getirilse kedi ağlıyordu, bildiğimiz gözyaşı döküyordu yani damla damla. Psikolojisi bozuluyordu, psikolojik tedavi görüyordu. Arada sırada aklıma geliyor, durumu nasıl acaba diye düşünüyorum.

Veteriner hekimlik, Diş hekimliği ile beraber şu an meslek tercihi yapma aşamasında olan gençlerin gözdeleri arasında yer alıyor. Buna istinaden birçok üniversitede veterinerlik fakülteleri açılıyor fakat donanımları yetersiz. Sizce bunun sonu nereye varacak?

Bu bir tek bizim alanımız için değil, çoğu alan için olan bir durum maalesef. Bizim alanımızda eğitimin kaliteli olması çok önemli. Çünkü ne öğrenirsek onu uygulamaya döküyoruz. Baştan nasıl başlarsa genellikle öyle gidiyor. Fakülteler açılıyor ama öğrenciyi eğitecek olan bilgili ve donanımlı öğretim üyeleri bazı fakültelerde eksik. Hayvan hastaneleri veya öğrencilerin uygulama yapabilecekleri alanlar fakültede mevcut değil yahut donanımı çok az. Dolayısıyla bu fakültelerden mezun olan meslektaşlarımız da kendi kendilerine bir şey katmazlarsa maalesef geride kalıyorlar ve çalıştıkları alanlarda yeterli başarıyı yakalayamıyorlar. Mezun sayısı gitgide arttığı için iş imkanı azalıyor. Bu çok üzücü bir durum. Aynı zamanda mesleğimizin değerini düşürüyor. Avrupa ülkelerinde, Amerika’da bize oranla çok az sayıda veteriner fakültesi var ancak eğitimleri kaliteli ve oralardan mezun olan meslektaşlarımız eğitimi uygulamayla birleştirmiş şekilde iş hayatına başlıyor. Aynı zamanda mezun sayısı daha az olduğu için iş imkanı çok daha fazla ve daha değerli bir meslek. Ülkemizde de benzer bir sistemin oturtulmasını temenni ediyorum.

Adana’ya yaşayan hayvanlarda genellikle hangi hastalıklarla sık karşılaşıyorsunuz?

Mayıstan beri faaliyette olduğumuz için sıcak zamanlara denk geldik. Kene, pire gibi dış parazit enfestasyonları, iç parazit enfestasyonları, mantar ve alerji gibi deri problemleriyle sık karşılaşıyoruz. Sindirim ve boşaltım sistemi problemleri de ikinci sırada diyebiliriz. Havalar soğuyunca solunum sistemi problemlerinde artış öngörüyoruz.

Hayvanlardan insanlara bulaşan 200’den fazla hastalık olduğunu biliyoruz. Korunmak için ne yapmamız gerekiyor?

Hastalık bulaşması doğrudan hayvandan insana veya fomitler (kontamine nesneler) yoluyla olabilir. Zoonotik hastalıklar genellikle üç yoldan biriyle yayılır: Aerosolmaruziyeti; öksürme, hapşırma, gözlerin teması gibi yollarla kontamine olmuş yüzeylerle veya havada mikroorganizmaları içeren oral, nazal, oküler sekresyonlarla temas yoluyla bulaşır. Sindirim sistemi maruziyeti; organizmalar kişinin vücuduna ağız yoluyla girer. Mikroskobik yumurtalar, kistler, virüsler veya bakteriler genellikle enfekte hayvanların dışkıları yoluyla bulaşır. Deri maruziyeti; diğer enfeksiyonlarısırık, çizik, hastalıkları taşıyan böcekler veya enfekte bir hayvanın derisinden saçılan organizmalarla temas yoluyla bulaşır.Kendinizi ve sevdiklerinizi zoonotik hastalıklardan korumak büyük ölçüde sağduyu meselesidir. Bunun için alınabilecek basit önlemler var. Hayvanlara veya onların yataklarına, mama kaplarına, kum kaplarına vb. dokunduktan sonra ve özellikle yemeklerden önce daima ellerimizi yıkamalıyız. Kum kaplarını, kakalarını, yaraları temizlerken veya açıkça “kirli” olan diğer işleri yaparken mümkünse eldiven giymeliyiz. Evcil hayvanlara az pişmiş veya çiğ et vermemeliyiz. Gerekirse, her maruziyetten sonra ellerimizi iyice yıkamalı ve çiğ etle temas eden tüm yüzeyleri dezenfekte etmeliyiz.Herhangi bir yarayı, özellikle hayvanların açtığı yaraları hemen sabun ve suyla yıkamalıyız. Yaralar ve hastalıklar için derhal tıbbi yardım almak doğru bir karardır.Evcil hayvanlar için önleyici bakım konusunda güncel kalmalıyız. Aşılama, iç parazit uygulamaları, pire ve kene kontrolü birçok zoonotik hastalığın önlenmesine yardımcı olabilir. HIV/AIDS hastaları, kemoterapi alanlar, kemik iliği veya kök hücre nakli yapılanlar, splenektomi ameliyatı geçirenler gibi bağışıklığı baskılanmış insanlar ve çok genç veya yaşlılar zoonotik hastalıklar açısından ortalamadan daha yüksek bir risk altındadır. Bir kişi bu kategorilerden birine giriyorsa, hayvanlarla temasa geçmeden önce bir doktora danışmalı.

İnsan sağlığı pahalı bir sektör. Hayvan sağlığı için de aynı durum söz konusu mu?

Hayvan beslemek ekstra masrafları da beraberinde getiriyor, bu bir gerçek. Örneğin mamaların bile kendi içlerinde kalitelerine göre kategorileri var. Haliyle fiyat da kategoriye göre değişiyor. Ancak ne kadar kaliteli ve düzenli bir bakım yapılırsa hayvan refahı da o denli artıyor ve yaşam süreleri uzuyor.

Son olarak, gazetemiz aracılığıyla gelen hayvanseverlere sunduğunuz hizmetler kapsamında özel bir indirim yapmanız mümkün olabilir mi?

Tabii ki, aracılığınızla getirilen sokak hayvanlarına yapılan belli uygulamalardan ücret almayacağız. Mamalarda da özel kampanyalarımız olacak.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor