GAZİ: “EN BÜYÜK DÜŞMANLIK BAŞTAKİLERİN FESATLIĞIDIR”

ALTINCI BÖLÜM

 Önceki 5 bölümün özeti: Atatürk Adana’ya ilk olarak Mondros Teslimiyet Belgesinin yürürlüğe girdiği 30 Ekim 1918 gecesi gelmiş, Yıldırım Orduları Grup Komutanlığını üstlendikten 10 gün sonra İstanbul’a dönmüştü. İkinci gelişi 5 Ağustos 1920 günü, Pozantı ziyaretiyle gerçekleşti. Adana cephelerinde üst üste kazanılan zaferler üzerine burada bulunan kent ileri gelenleriyle etraflı görüşmelerde bulunmuş ve bundan sonra yapılacakların yol haritasını hazırlatmıştı. Kurtuluştan sonra, Devlet Başkanı olarak ilk gelişi 15 Mart 1923 günü oldu. 17 Mart’a kadar Adana’da önemli temaslarda bulundu. Bu dizi, 15-17 Mart 1923 Gezisini sunmak üzere hazırlandı.

 

Mustafa Kemal Paşa önceki bölümde sunduğumuz Adana ve Adanalılarla ilgili övgüleriyle büyük heyecan uyandırdı. Türk Ocağındaki konuşmasının devamını sunalım:

“Arkadaşlar; Genç kardeşimizin söylediği gibi üç dört sene içinde yapılan şeyler, nail olunan muvaffakiyetler (erişilen başarılar) ve değişiklikler bu müddete sığmayacak kadar yoğundur. Bu yoğunluğu ancak sizin gibi evlâtlara sahip bir millet omuzlarında taşıyabilir. Arkadaşımızın anlattığı dönem noktalarından kolaylıkla geçilmemiş; bu millet sınırsız yoksulluk, elim ıstıraplar içinde bırakılmıştır.”

EN BÜYÜK DÜŞMANLIK BAŞTAKİLERİN FESADI

Gazi Paşa heyecan verici konuşmasını sürdürüyor:

“En büyük düşmanlık da bu milletin başında bulunanların, bu millet içinde fesatta bulunmaları idi. Yer yer dâhili isyanlar oldu, birçok kanlar aktı ve millet neticede hakikatin nerede olduğunu anladı. Bütün milleti iftihar edeceği bu neticeleri, henüz emin addetmek gaflet olur. Henüz hakikati görmekten uzak kimseler var. Lakin bilerek veya bilmeyerek milletin şerefine ve haysiyetine tecavüz eden kimseler olsa bile bu gibiler sizin gibi vicdanlı ve akılları inkişaf etmiş (gelişmiş) gençler karşısında baş kaldırmağa imkân bulamayacaklardır.”

GENÇLİĞE ÖDEV GİBİ SÖZLER

Mustafa Kemal Paşa erişilen düzeyin yetersiz olduğunu ve bundan sonra yapılması gerekenlerin altını çizerken gençliğe ödev vermişti.

“Efendiler, millet vasıl olduğu saadet mertebesine daha çok seneler dikkat ve uyanıklıkla üzüntülü olarak çalışmağa mecburdur. Hakiki zafer savaş meydanlarında muvaffak olmak değil, asıl zafer muvaffakiyetlerin kaynağını kuvvetlendirmek, milleti yükseltmektir. Memleketimiz baştan nihayete kadar hazinelerle doludur. Biz o hazineler üstünde aç kalmış insanlar gibiyiz. Hepimiz bütün bu hazineleri meydana çıkarmak servet ve refahımızın kaynağını bulmak vazifesiyle mükellefiz. Bu vazifelerin kolaylıkla ifa edileceğini kabul etmek doğru değildir. Eminim ki gençler yalnız düşüncelerle meşgul değillerdir. Sanatın, ziraatın, ticaretin ne olduğunu anlayan ve bunları filen tatbik eden gençlerdir. Hakiki muzafferiyete ancak bu gibi fayda veren sahalardaki faaliyetle varacağız. Huzurunuz beni memnun ve mesut etti. Asıl en büyük saadetin ise sizin gibi hissettiklerinizi, bütün milletin de hissetmesi vatanımızın en ücra yerlerinin de sizin gibi nurlanması hakikatleri açık bir şekilde görmesi ile olacaktır. Ancak ondan sonradır ki milletimiz tek bir çelik kütlesi manzarası arz edecektir. Cümlenize teşekkür eder bahtiyarlığımı arz ederim.”

YARIN: AKŞAM YEMEĞİNDE PAŞA SEVİNCİ

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor