KÜRESEL KORKULAR VE İKTİDARIN KAYBETME KORKUSU

Bugünkü yazımda yer kürede yaşayanların ortak korkularını yazmaya çalışıyorum. İnsanlık bu korkuları yendiğinde kendini daha özgür ve yaşanabilir bir dünyanın varlığını hissetmiş olacaktır diye düşünüyorum.

Yaşadığımız dünyada!…

-Çalışanlar işini kaybetmekten korkuyor.

-Çalışmayanlar hiçbir zaman iş bulamamaktan korkuyor!..

-Açlıktan korkmayan yemekten korkuyor.

-Otomobil sürücüleri yolda gitmekten korkuyor.

-Demokrasi hatırlamaktan korkuyor, dil söylemekten korkuyor.

-Siviller askerlerden korkuyor, askerler silahsız kalmaktan korkuyoror, silahlar ise savaşsız kalmaktan korkuyor..

-Kadın erkeğin şiddetinden korkuyor, erkek korkusuz kadından korkuyor.

-Hırsız polisten korkuyor…

-Polis ise…

Kilitsiz kapı korkusu-saatsiz zaman korkusu.

-Televizyonsuz çocuk, uyku hapsız gece korkusu.

-Uyananın hapsız gündüz korkusu…

-İnsanlar kalabalıklardan korkar..

-Yalnızlıktan korkor.

-Olandan ve olabileceklerden korkar.

-Ölümden korkar.

-Yaşamdan korkar. Yaşamdan korkan insandan yaşadığı çevredeye bir faydası olmaz. Yaşamdan korkanın üretimi de olmayacağından biz ona yaşayan ölü diyoruz zaten…

Korku; Sosyal kontrol ve özel güvenlik endüstrilerinin hammaddesidir. Bu ticari işi sağlam bir talep destekliyor. Talep kendisini yaratan suçlar kadar ya da daha çok büyüyor ve uzmanlar böyle devam edeceğini teyit ediyorlar.

Özel polis ve özel cezaevleri git gide artarken, kimimiz az, kimimiz çok, hepimiz komşumuzun gözcüsü ve korkunun tutsağı oluyoruz.

Yaşamı güzelleştirmenin bir tek yolu oda korkunun esiri ve tutsağı olmamaktan geçiyor. Bu gün ülkemizde iktidarın, ülkeyi yönetenlerin tutsağı oldu korku iktidarı kaybetme korkusu…

O kadar yoğun bir iktidarı ya kaybedersek korkusuna kapatılmışlar ki… Şirajeyi bile kaybederek yoldan çıktıklarının farkında bile değiller. Tam 19-20 yıl iktidarda kaldıkları için devleti ve TC’nin Misak-ı Milli sınırları içindeki tüm tapusunu kendi özel mülkileriymiş algısına kapılmışlar ve bu algı ile ellerindeki mal ve mülkün kaybedileceği korkusu içinde kıvranıp duruyorlar.

Bu korkuyu 7/24 içlerinde hissedenlerin; yaşamdan korkanlardan da bir farkı, kalmaz. Yani yaşayan ölüden kalır tarafları yoktur. Önemli olan yaşayan ölü olduklarını bunu onlara anlatacak bir iktidar alternatifi de olmayınca şimdi bu ülkeyi yaşamdan korkanların hala yöneltmeye devam etmeleridir.

Bu ülke yaşamdan korkanların yöneteceği bir ülke olmaya layık bir ülke değildir. Mutlaka aydınlığa yol alacak, cesurların yaşayacağı yaşatacağı, bilimin egemen olduğu, çağdaşlaşmanın gereğinin yapılacağı korkusuz insanların yöneteceği, korku mefumunun litaretuarda olmayacağı bir ülke olmaya layıktır.

Bunun için bu ülke ayıdnlarının ivedi olarak bir ve beraber olup, korkuyu yenen, korkmayanların, bu güzel ülkemizi yöneteceği bir oluşumu yaratmalarını zaman yitirmeksizin yaşama geçirmelerini korkmadan dile getirelim diyorum ve korkusuzları göreve davet ediyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor