Yer.. Artvin’in Kemalpaşa ilçesi.. Kaymakam Mehmet Faruk Saygın bir liseyi ziyaret ediyor. Öğretmenlerden biri “Hoş geldiniz” diyor, elini uzatıyor. Kaymakam, öğretmeni azarlıyor “Haddini bil, sınıftan çık dışarıya bekle” diyerek kovuyor. Konu kamuoyuna yansıyor, bunun üzerine Artvin Valiliği kamuoyuna şu açıklamayı yapıyor;
“29.09.2021 Çarşamba günü Kemalpaşa Kaymakamımız ve Kemalpaşa İlçe Milli Eğitim Müdürümüzün, Kemalpaşa Çok Programlı Anadolu Lisesi Özel Eğitim Sınıfını ziyaretleri esnasında, bizleri derinden üzen hadise ile ilgili aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur. Kemalpaşa Kaymakamı, öğrencilerle sohbet ettiği sırada sınıfa sonradan giren ve daha sonra sınıf öğretmeni olduğu anlaşılan kişinin elini uzatarak tokalaşma isteğini, pandemi kuralları gereği eli göğsünde selamlaşarak karşılamış, öğretmen olduğu sonradan anlaşılan kişinin ısrarı neticesinde kaymakamımızla öğretmenimiz arasında bizleri de üzen, istenmeyen bir diyalog meydana gelmiştir. İlçe Kaymakamına gerekli tembihat yapılmış, konu ile ilgili inceleme ve araştırma devam etmektedir”
Tembihat ne demek sayın Vali?. Sözlü Uyarı.. Peki uyarı bir ceza ise inceleme ve araştırma ne? Zaten kararı vermişsiniz, uyarmışsınız!..
Ha laf olsun torba dolsun cinsinden bir açıklama ise o başka!..
Bakın Mevlana ne demiş;
“Haddinizi aşmayın ey faniler..
Ben yok olmayı kabullenirken, kar taneleri mütemadiyen ayak izlerimi kapatmaktayken, güneş bile her gün batarken, sizdeki ne arsızlıktır; silinmeyi dahi kabul edemiyorsunuz bir başka faninin zihninden.. Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez sananlarla doluyken, yerin üstündeki bu şatafat da neyin nesi oluyor acep? Uğraştırmayın da dağılın hadi..
Dağılın ve gidin, ama bilin..
Kör cehalet çirkefleştirir insanları!
Suskunluğum asaletimdendir…
Her lafa verecek bir cevabım var…
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye “
Bence bu sözü alın okulun duvarına asın.
Fotoğrafa bakınız elinde kepçe olan genç, Kaymakam Mehmet Faruk Saygın.. Çocuklara çorba dağıtıyor.. Kız çocuklarını görüyor musunuz!.. Başları kapalı, yüzleri bile görülemeyecek şekilde kapalı..
İşte Cumhuriyet (!)çocukları, işte Cumhuriyet Kaymakamı!..
İSMAİL SAYMAZ VE BİR OKUL MÜDÜRÜ
Gazeteci-Yazar İsmail Saymaz “Yunanistan, en muhalif sanatçısı Mikis Theodorakis için üç gün yas ilan ederken… Bizde Ferhan Şensoy için, geçiyorum yası, bir taziye telefonu bile çok görüldü.” paylaşımında bulundu.
Bu paylaşıma Ankara Pursaklar’da bulunan Ahmet Müşerref Muhtardanoğlu Ortaokulu Müdürü Mikdat Şimşek’te sosyal medyadadan cevap veriyor;
“Onlar meyhanede kafayı çekiyorlar mutlu mesut ne geçmiş olsunu…”
Aynı okul müdürü Bir başka paylaşımında da ”Sokakta sevişiyorlar, Sokakta içki içiyorlar, Sokakta her türlü ahlaksızlığı yapıyorlar,
Ama;
“Namazınızı evde kılın, Orucunuzu evde tutun, Örtünüzü evde örtünün, İslamı evinizde öğrenin”
diyorlar.
Sokakta yaparsan mahalle baskısı oluyormuş! Laik sistemin dini İslam olan Türkiye’de istediği yaşam şekli budur!” diyor..
Bu adam, Türkiye Cumhuriyeti’nin öğretmeni (!..)
Oku yobaz oku;
Anadolu kan ağlamaktadır. Bu acıyı dindirmek için yolları taşlı Ankara askerlerle dolmuştur. Vatanı kurtarmak için Mustafa Kemal çağrılır. Ankara’nın her yanına çadır kuran şanlı ordu düşmanı esir alır.. Halk, sevinç ve göz yaşları içindedir. düşmanı yenebilmiş ve esir almış olmanın sevincini yaşamaktadır “Ankara’nın taşına bak Gözlerimin yaşına bak Biz düşmanı esir aldık Şu feleğin işine bak Pek şanlıyız” sözleri buradan esinlenmiştir..
Demek istediğimiz şudur;
Göreviniz ne olursa olsun, makamınız ne olursa olsun, asaletiniz yoksa, tüm ünvanlarınızın hiçbir değeri yoktur..
Mersin’de bir kadın polis kafasına silahı dayayıp tetiği çekerken ve hayatına son verirken, sessiz kalanlar!..
SUSMA, SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK..
