PAŞA “MÜFARAKAT” EDERKEN HALKEVİ’Nİ Mİ DÜŞÜNMÜŞTÜ?

ALTINCI VE SON BÖLÜM

Yazı Dizimizin bu Altıncı ve son bölümünde, Gazi Paşa’nın Yurt genelinde ilgi uyandıran ve önemle takip edilen Adana Söylevi’ni tamamlamış oluyoruz. Önceki bölümlerde olduğu gibi, bu defa da, Paşa’mızın ağzından çıktığı gibi kaydedilmiş ifadelerine, gerektikçe günümüz diliyle açıklama yaptık:

Muallimler (öğretmenler) ve memurlar hükûmetin istinat ettiği fırkanın (dayandığı partinin) aleyhinde rey vereceği zaman fırkanın bundan memnun olacağını farz etmek doğru olmaz. Rey veren muallimin ve memurun reyinde vicdanının müsterih olması için herhalde Cümhuriyet Halk Fırkası’nın (Cumhuriyet Halk Partisi’nin) takip ettiği programın isabetine fikren kani olması lâzımdır. Binaenaleyh (bu itibarla) bütün vatandaşlar  programı iyice tetkik etmeli. Diğer karşı çıkacak programlarla mukayese etmeli, nihayet görülecektir ki bu millet için en doğru ve en faydalı program fırkamızın takip ettiği programdır. Biz bu kanaatteyiz. Bizimle alâkası olan ve bizim fikirlerimizi neşir (yayım) ve teşmil etmesini (kapsamasını) arzu ettiğimiz insanların bizimle hemfikir (aynı düşüncede) olmasını istemek hakkımızdır. Bunu ifa etmek istemeyenler olabilir. Fakat bizim de buna karşı düşündüğümüz vaziyetler vardır. Biz de bunda müsamaha (hoşgörü) göstermeyiz.

Muhterem arkadaşlar;

Muallimler ve bütün gençler ocak azası (üyesi) olarak dahi ifa etmeğe mecbur oldukları vazifenin çok yüksek olduğunu takdir ederler. Bir arkadaşımız “Biz milliyet fikirlerini dağıtıyoruz” dedi. Tabii bu yolda öteden beri sarf edilen gayretlerin devam edeceğine şüphe yoktur. Yalnız, milliyetin çok bariz vasıflarından (belirgin özelliklerinden) birisi, kıymetli esaslarından birisi, dildir. Türk milletindenim diyen insan her şeyden evvel ve behemahal (mutlaka) Türkçe konuşmalıdır.

DİL KONUSUNDA ÖNEMLİ TAVSİYE

Türkçe konuşmıyan bir insan Türk harsına (kültürüne), camiasına (toplumuna) mensubiyetini (aidiyetini) iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. Halbuki Adana’da Türkçe konuşmayan 20 binden fazla vatandaş vardır. Eğer Türk Ocağı buna müsâmaha (hoşgörü) gösterirse, gençleri, siyasi, içtimai (toplumsal) bütün Türk teşekkülleri (kurumları) bu vaziyet karşısında bihis (duygusuz) kalırsa, en az yüz seneden beri devam edegelen bu vaziyet daha yüzlerce sene devam edebilir. Bunun neticesi ne olur?

 Efendiler;

Herhangi bir felâket günümüzde bu insanlar başka dille konuşan insanlarla elele vererek aleyhimize hareket edebilirler. Türk ocaklarımızın başlıca vazifesi bu gibi unsurları, ki bunlar Türk vatandaşlarıdır, halde ve âtide (günümüzde ve gelecekte) talih ve mukadderatımız birdir, bizim dilimizi konuşan hakiki Türk yapmağa çalışmaktır. Gençlerimizin bu yüksek vazifede az zamanda muvaffak olacaklarını ümid ederek sözlerime nihayet veriyorum.

Gazi Paşa, 17 Şubat akşamına doğru treniyle Konya’ya hareket etti. Ertesi günün Türk Sözü Gazetesi bu ayrılığı “Mürafakat” tabiriyle bildiriyordu. Bu sözcük, “Dostlardan ayrı düşmek” anlamındaydı.

TÜRK OCAĞI YERİNE HALK EVLERİ GELDİ

Yaygın kanıya göre, Ulu Önder Adana dönüşü Türk Ocakları yerine halkın eğitimi için daha etkin bir kuruma gerek olduğunu düşünmüş ve büyük olasılıkla Halk Evi düzeni temelini düşünsel olarak hazırlamıştı. Gerçekten de, geziden 55 gün sonra Türk Ocakları kapatıldı. Karar öncesinde teşkilât çalışmalarına geçilen Halk Evleri de 19 Şubat 1932’de, yani daha senesi dolmadan resmileşti.

BİTTİ

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor