SOVYETLER BİRLİĞİ DENEYİ HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME

1986 İstanbul doğumlu Coşkun Faik Kavala…

Marmara Üniversitesi SBP, Rusya’da Mins Devlet Dilbilim Üniversitesi, Çin Pekin Kültür Üniversitesi ve İtalya Floransa Leonardo da Vinci Enstitüsü’nde eğitim görmüş.

Yakın tarih, Uygarlık tarihi, Sanat tarihi, Dinler  tarihi, mitoloji ve etimoloji ilgi ve araştırma alanları…

Coşkun Faik Kavala 7 dil biliyor, bunlar; İngilizce, Fransızca, Rusça, Çince, İspanyolca, İtalyanca, Farsça. Ayrıca Osmanlıcaya da tam anlamıyla hakim. 2012 yılından bu yana profesyonel turist rehberi ve yeminli tercümen olarak ekmeğini kazanıyor.

Bir çok kitabı var Kavala’nın. Sovyet Devrimi ve SSCB deneyimi hakkında en doğru ve tutarlı değerlendirmeyi ben, onun “1917 Siyah-Beyaz Devrim-Büyük Devir, Büyük Devrim-Büyük Aşk” adlı 484 sayfalık eserinde gördüm. “Bir İnsanlık Mirası Olarak Sovyetler Birliği” başlıklı bu nesnel ve içten değerlendirmeyi aşağıya alıyorum:

“Sovyet Devrimi, Sovyetler Birliği’nin Aralık 1991’deki çöküşüyle birlikte tarihin derinliklerine karıştı, bu ise daha önce gerçekleşen devrimden vazgeçişin sonucudur.

Sovyet yöneticileri, devrimin köhneleşmişliğini sürekli Atatürk’ün deyimiyle ARASIZ devrimlerle aşmaya çalışmadılar. Sovyetler Birliği’ni Batı modelinde bir parlamenter demokrasi ülkesi haline getirme yolunu takip ettiler.

Sovyetler Birliği’ni birlikte tutan tutkal o güne kadar SOSYALİZM olduğuna göre, liberal bir ekonomik temel üzerinde halkların birlikte yaşamasını anlamsız kılıyordu ve birlikte dağıldı.

Peki bugünden Sovyet Devrimi’ne nasıl bakabiliriz?

Sovyet Devrimi bir deneyimdir. Bir Türk devrimi, nasıl Milli Demokratik Devrimlerin başarılı örneği ise, Sovyet Devrimi de Sosyalist Devrimlerin en önemli örneğidir.

Bu Sosyalist Devrimde yapılan doğruların ve yanlışların, tarihi bütünlük içinde incelenmesi, yaşadığımız dünyayı ve insanlığı ilerletmek isteyenler için rehberdir.

Sovyet Devrimi her şeyden önce Lenindir. Düşünür, iktisatçı, yazar eylemci, devrimci lider ve bağımsız Türkiye’nin müttefikidir Lenin.

Önemli olan Lenin’in ismi, heykelleri değil, düşünceleri idi, bugünde geriye düşünceleri kalmıştır. Heykelleri yıkmak kolaydır, ancak fikirler yüzyıllar ötesine bile kitap safyalarından seslenir.

Fikirleri öldürmek mümkün değildir. Lenin’in EMPERYALİZM TEORİSİ bugünde geçerliliğini koruyor.

Sovyet Devrimi, tarihteki ilk emekçi iktidarıdır. Sonrasında iktidar dar bir bürokratik egemenler ekibine geçmiş olup, yönetimde büyük patronların, toprak ağalarının değil, bizzat çalışanların payı olan ilk yönetimdir.

Sovyet Devrimi, toplumsal ilerleme adına nelerin yapılmamasını da gösteren bir rehberdir. GULAG çalışma kampları, kişi kültürü, insanların inanç dünyalarıyla, vicdan özgürlüklerine karşo verilen anlamsız ve sonuçsuz savaşım; muhalefete tahammülsüzlük, tek tip insan yaratılması, devrimci terör aşamaları, aydınlar üzerinde baskı kurulması ve devrimcilik adı altında şövenizm, bu yapılmaması gerekenlerden bir kaçıdır.

Bizim görüşümüze İNSANLIĞIN İLERLEMESİ, İNSANLIĞIN ACI ÇEKMESİ, PAHASINA OLAMAZ. Bu nedenle Sovyet Devriminin çok büyük hataları, hatta insanlık suçları olarak değerlendirdiğimiz ve kitap boyunca aktardığımız bu olaylar, harkes için ders niteliğindedir.

Sovyet Devrimi, Hitlerin Reichstağ’ına çekilmesi bayraktır. İnsanlığın en acımasız düşmanı, birbirlerinden hiç farkı olmayan iki insan arasında aşılmaz duvarlar diken korkunç faşist ideolojinin yol açtığı yangını söndürendir.

Daha sonrasında ırkçılık hiç mi olmadı? Hatta sosyalist olduğunu iddia eden ülkelerde, bizzat Sovyetler Birliği’nde, Bulgaristan’da iktidarların ırkçı, ayrımcı eylemlerine tanık olduk.

Ancak Nazizm’in zaferi bu durumu bir sapma olmaktan çıkarır ve dünyanın pek çok yerinde meşrulaştırabilirdi.

Kapitalizmin yarattığı bir FRANKENSTEİN olan NAZİZM, Sovyet ordusu tarafından imha edildi.

Sovyet Devrimi, uzaya ilk çıkan insandır. YURİ GAGARİN’in uzay boşluğunda kısa bir süre için kalması, insan ufkunu genişleten, 20.yüzyılın en önemli olaylarından biridir.

İnsanoğlu ilk kez üzerinde yaşadığı dünyanın sınırlarını aşmayı başardı. Bu da şu anlama geliyor, insanlık olarak biz, her şeyi yapabiliriz, aramızda anlamsız kavgalara son verebilirsek, gücümüzü, kaynaklarımızı bütün insanlığın işbirliği ve bilimsel ilerleme yolunda kullanabilsek, değil dünyadaki sorunlara çözüm bulmayı, uzaydaki yeni dünyaları da keşfederiz!..

2.Dünya Savaşı’nda toprakları tamamen yakılıp-yıkılan 20 milyonu aşkın insanını kaybeden Sovyetler Birliği, bütün olanaksızlıklara rağmen uzaya ilk insanı gönderebilmiştir. Bu hepimiz için bir derstir.

Sovyet Devrimi, insanlığın kültürel birikimine, SOSTAKOVİÇ’i, MAYAKOVSKİ’yi, ŞOLOHOV’u hediye etmiştir. Sosyalist realizm adı verilen, sanat tarihindeki belki HELENİSTİK çağdan sonra ilk kez, büyük kahramanları, hayali kahramanları, toplumsal sınıfların önde gelenlerini değil, sıradan insanı konu alan bir sanat dalını kültür  tariihne hediye etmiştir.”

Türkiye’nin en önemli şairi Nazım Hikmet, bu akımda yazmıştır.

“Sovyetler Birliği; Azerbaycan, Beyaz Rus, Ermeni, Gürcü, Kazak, Kırgız, Özbek, Rus, Tacvik, Tatar, Türkmen, Ukrayna halklarının yetmiş yılıdır. Sovyetler Birliği tarihi, aynı zamanda bu halkların tarihidir. Bu nedenle TÜRK DÜNYASI adını vrediğimiz coğrafyayı incelemek isteyenlerde Sovyet Devrimini öğrenmelidir. Sovyet Devrimi, iyisiyle, kötüsüyle bir insanlık mirasıdır. Ondan hepimizin çıkaracağı dersler vardır…”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor