SÖZ UÇAR YAZI KALIR

Hani merhum Necmettin Erbakan’la Kanal 7 TV’de siyah elbise beyaz çorapla röportaj yapan vardı ya!. Hah.. İşte o.. O kişi köşesinde Korkut Eken’le röportaj yapan Sözcü Gazetesi’nin saygın köşe yazarlarından Saygı Öztürk’ü eleştirip, şöyle yazmış;

“Saygı Öztürk, eksik bıraktığı soruyu sormuş Korkut Eken’e.

Demiş ki:

*

“Atilla Peker’i Kıbrıs’a götürdüğünüzü söylemiştiniz. Neden bir devlet görevlisini değil de Peker’i götürdünüz?”

*

Korkut Eken de cevap vermiş:

*

“Orada PKK ile çatışma olursa yanımda birisi olsun istedim. Bu tür olaylarda o günkü devlet stratejisine göre ‘eleman’ kullanılıyordu.”

*

Fakat ne yazık ki…

Saygı Öztürk, bu sefer de eksik bırakmış.

*

Yine sorulması gereken soruları sormamış.

*

Korkut Eken’e mesela şunları sormamış:

*

– Eleman mı dediniz?

– Nasıl yani?

– Eleman nedir?

– Nasıl belirlenir?

– Bir elemanlar havuzu mu vardı?

– Atilla Peker o havuza nasıl girdi?

– O dönem devletin kaç elemanı vardı?

*

Korkut Eken, bizim sorularımızı cevaplamıyor.

Saygı Öztürk’ten rica edelim.

Yarın da eksik bıraktığı bu soruları sorsun Korkut Eken’e.

*

Çünkü işin özü, bu soruların cevabında gizli.”

…         ….    ….

 Bu soruları yılların deneyimli gazetecesi Saygı Öztürk’e soranın kim olduğunu biliyor musunuz? Biliyor musunuz Saygı Öztürk’e gazetecilik dersi vermeye kalkışanın kim olduğunu?

Hürriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü Ahmet Hakan Coşar.. Hani Sedat Peker’in “Hürriyet’e adamlarını gönderen darmadağın ettiren ve dayak attıran benim” dediği olayda dayak yiyen Ahmet Hakan.. Yediği dayak karşısında sessiz kalan Ahmet Hakan.. 

Biz başkalarının adına cevap vermeyelim..

Bak Ahmet Hakan, adaşın Ahmet Kekeç seninle ilgili ne yazmış;

“Aradığı fırsatı, Türkiye Cumhuriyeti savcıları sundu: Patronu Aydın Doğan’ı POAŞ yolsuzluğunun bir numaralı sanığı ilan etti.

Eh, konu haliyle basın-yayın organlarının da ilgisini çekti.

Birçok gazete gibi, Star gazetesi de, Aydın Bey’in marifetlerini yazmaya başladı.

Bu haberleri görünce şöyle düşündüm:

Hürriyet’te yazan “Coşkun” soy isimli şahıs, yukarıdan bir talimatla “Şems”ten “Ethem Bey’e rücu etmiş, içinde “Ethem Bey” geçen fevkalade vıcık yazılar yazmıştı ama tetikçinin bir ilkesi olması gerekmiyor. Tekrar “Şems”e dönecektir.

Nitekim öyle oldu…

Dün, içinde “Şems” geçen son derece çirkin, son derece terbiyesizce bir yazı yazdı.

Belden aşağı vurmayı da ihmal etmedi tabii…

Bir diğer ifadeyle, “tıynetinin gereğini” yerine getirdi.

Bundan sonra sözüm, bu şahsı adam yerine koyup mikrofonların karşısına geçiren “Alem FM” yetkililerine:

Her fırsatta grubunuza saldıran, her fırsatta patronunuzu aşağılayan, sıkıştıkça bel altına inen bu ilkesiz, bu terbiyesiz, bu köşesiz adamı radyonuzda ağırlarken kime sordunuz?

Nasıl bir “değer” vehmettiniz anlattıklarında?

Diyelim ki görece “sulh ortamı”na güvenerek bu işi yaptınız ve kendinizi mazur gösterecek birtakım referanslara sahipsiniz… Bundan sonra da adam yerine koyacak mısınız bu ilkesiz, terbiyesiz ve köşesiz şahsı? Mikrofonun karşısına oturtup “İlahi Ahmet Bey” diye nezaketten kırılacak mısınız?

Bunu yapmayın…

Şunu yapın:

Her tarafla kötü olmayı, her kesimden düşman biriktirmeyi mesleki doğrularla açıklayan ve sık sık “gazeteci olduğum için böyle oluyor, gazeteci her şeyi yazar, gazetecinin dostu yoktur” deme gereği duyan bu köşesiz şahsa, “Gazeteci olduğun için mi, ilk dört yılı ödemesiz, sıfır faizli ballı devlet kredilerini yazmıyorsun? Gazeteci olduğun için mi iştirakçi kazıklayan basın patronlarını kalemine dolamıyorsun? Gazeteci olduğun için mi POAŞ rezilliklerine hiç değinmiyorsun? Gazeteci olduğun için mi, aile şirketine iş yaptıran TRT müdürlerine bol keseden yıldız dağıtıyorsun?” diye sorun.

Bu soruların cevabını alın, ikna olun, ondan sonra mikrofonu uzatıp “İlahi Ahmet Bey” diye yaltaklanın…

Hazır söz açılmışken, “köşesiz”in darbe konusunda söylediklerini de bir hatırlayalım.

Bir darbeyi ihtimal dâhilinde görmüyormuş.

Hele cemaatin bir darbe yapacağına hiç inanmıyormuş. Cemaatin gücü mü varmış ki!

Star gazetesi boşu boşuna konuyu köpürtüp duruyormuş.

Böyle bir şey olursa, Star gazetesi hiç endişe etmesinmiş, herkesten (ve tabii Star gazetesi çalışanlarından önce) kendisi tankın üzerine çıkarmış.

Bunu diyen adam, “e-muhtıra” yayınlandığında, “Ne yani, muhtıraya karşı olduğumuzu söyleyeceğiz de, ötesini söylemeyecek miyiz?” diye yazmış, “ötesi” konusundaki (yani darbe konusundaki) tüm sorumluluğu meşru hükümete yıkmış ve darbeyi hasretle beklemiş bir tabansızdır. AK Parti’nin kapatılması için de, grubunun yazarlarıyla birlikte, elinden gelen her melaneti sergilemiştir…”

Efendim biz Kanal 7’deyken 28 Şubat’a karşı aslanlar gibi direndik…

Sen 28 Şubat’ta yanlışlıkla “doğru” yerdeydin koçum…

Başka yerde bulunma “imkânın ve seçeneğin” olmadığı için Kanal 7’deydin…

28 Şubat’ı Hürriyet yazarı olarak idrak etseydin, yerin Çevik Bir’in ve “Paşa Başkan’ı hizaya soktu” diyen müptezellerin yanı olacaktı. Sen busun çünkü!”

…     ….    …

Ahmet Hakan  bir hatırlatma da benden SÖZ UÇAR YAZI KALIR..

Ha bir de fotoğraflar arşivden çıkarılır.. Bak aşağıdaki fotoğrafa.. Orada merhum Necmettin Erbakan ile Kanal 7 adına röportaj yapıyorsun..

Siyah elbise beyaz çorap ile..Neredeeeen…Nereye…

Bir şey daha vardı Ahmet Hakan.. Hani Ekrem İmamoğlu ile bire bir röportaj yapmıştın, köşeye sıkıştırmaya çalışmıştın ya.. Verdiği cevaplar karşısında şak diye programı kapatmış sözü ağzında bırakmıştın ya.. Sen böyle bir gazetecisin be Ahmet Hakan..

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor