YENİ DEMOKRASİ İÇİN YENİ DEMOKRASİ

Ülkemiz, kuruluş ve demokrasiye geçiş sürecinde bazı parametrelerin aşılamaması nedeniyle hiçbir zaman tam demokratik ülke olamadı, ama öyle olma hedefini de yine aynı paramaddeler nedeniyle hiçbir zaman reddetmedi.

Türk Demokrasisi; serbest seçim yapabilen fakat toplumun siyasal özneleşmesine imkan veren eşit vatandaşlık, liberal hak ve özgürlük ilkelerine bağlılığı zayıf-eksik-kusurlu bir demokrasi olmayı sürdürdü.

Cumhuriyet, eşit yurttaşlık tanımını kabul eden bir sözleşmeyi de içermesine rağmen çağdaşlaşma hedefi liberal anlamda bir demokrasi ile buluşamadı.

Bu iki kavram birbirinden farklı nosyon ve misyonları içermeyi sürdürebildi. Ancak zaman içinde, faşizmin ve Nazi rejiminin korkunçluğunun ardından liberal demokrasinin yükselişi Türkiye rejimini ve insanını da etkileyerek eksik demokrasi tartışma ve insanını da etkiliyerek eksik demokrasi tartışma ve eleştirilerinin başlamasını tetikledi.

Bununla beraber siyasi aktörlerin ve aynı zamanda liberal düşüncenin fikir öncülerinin demokrasi anlayışındaki sığlık, Cumhuriyet’in temel parametrelerini koruyan vesayetçi bir iktidar yapısının siyasi alanı kısıtlayıcı ve kitleleri bunaltıcı müdahaleleri ile birleşince bu eleştiriler son derece sınırlı kaldı.

21 yıllık AKP iktidarının belki en önemli mirası Türkiye’nin demokrasi tartışma ve hedefinin sadece Erdoğan rejiminden kurtulma amacına indirgendiği otoriter bir bağlamı kurabilmesidir.

Erdoğan’ın çağdışı demokrasi politikaları, iki aynı dönemde bazılarına göre Çelişkili, diğer bazılarına göre ise biri gizli öbürü açık İslamcı ama her iki dönemde de gerçek niyetinin diktatörlük olduğu iki dönemde de kulvar olarak özetlenebilir.

Vizyon ve Misyon söylemleriyle süslenen Anayasallıkla legal kılınan, meşruluğu ise hiç umursamayan bir antidemokratik rejimden söz etmekteyiz.

Bugün ülkemizde demokrasi yeniden kazanılması gereken bir perspektif olduğu kadar AKP’ye rağmen yeniden kurulması gereken ve yeni bir tartışma ile açılması kaçınılmaz olan bir sorundur.

Rağmen!..

Çünkü!..

AKP kendisini kusurlu Türk Demokrasisi’nin tüm kurum ve değerlerinin üzerinde gören, çoğu zaman kategorik olarak reoldeden sadece Hukuk Devleti ilkelerini değil, Türk Demokrasisini demokrat kılan tek unsuru, serbest seçim ilkesini de tahrip eden bir iktidara dönüşmüştür.

Bugün geldiğimiz nokta itibariyle, iktidardan başka bir kıymetlisi olmayan bir siyasi teşkilata dönüşen AKP’nin yaptığı ve yapabileceği tek iş ülkemizi içine ittiği karanlığı zifirleştirmekten ibarettir.

İşe muhalefetin algısı ve işlevleri açısından baktığımızda, tasvir ettiğimiz tabloya neler eklemeli.

İlk temel husus, kusurlu Türk Demokrasisi’ni mumla aratan ve kıyım, çökme, çökertme, çözme, çoraklaştırma gibi ifadelerle anlatabileceğimiz bir yıkım ortamında yaşıyor olmamızın AKP’ye muhalefeti demokratik için yeterli kılma kolaylığıdır.

Buna ek olarak, muhalefet geçmiş demokrasi tarihinin eksikliklerini görmezden gelen bir nostaljiye kapılma eğilimini de beslemektedir.

Muhalefetin (Kurulan 6’lı masa) muhaleftlik işlevini, AKP’nin bazı siyasal alanı daraltma hamlesini boşa çıkartarak, parlamenter sisteme geri dönme gündeminden öte bir demokrasi perspektifi geliştirdiğini şu an söylememiz mümkün mü?

Ülkemizin demokrasiden uzaklaşmasının şimdiki failinin AKP olduğunda birleşsek bile, faili iktidardan uzaklaştırmak Türkiye’yi otomatikman demokratik kılmaya yetmeyeceği için bu tür bir muhalefete de Eksik sıfatını yakıştırmak gerek!…

Erdoğan’ın elindeki geniş siyasi manüplasyon, mühendislik ve baskı imkanları hatırlandığında, anlamlı ve geniş kapsamlı bir demokrasi tartışması kurmaktan kaçarak sadece çok sayıda partiden oluşan bir ittifakın doğru adayı bulmasıyla bu failden kurtulmanın o kadar da kolay olmadığı çok açık değil mi?

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor