KÜRESEL FİNANS OLİGARŞİSİ TARIM SAVAŞLARI

Küresel Finans Oligarşisi…

Bir Güç Sistemi!…

Kökü tarihin derinliklerine dek uzanıyor.

Geçen bunca zaman içerisinde mükemmeleşen bu GÜÇ SİSTEMİ; özellikle son 400 yılda dünyamızın yaşamını kendi hedefleri doğrultusunda yönlendirebilen, biçimlendirebilen bir konuma yerleşmiştir.

Artık bu güç merkezi, 3500 yıl önce önüne koymuş olduğu hedefe çok yakındır.

Bu güç merkezi ise TEK MERKEZLİ DÜNYA HAKİMİYETİDİR…

Her ne kadar, hala dünyanın şu ya da bu köşesinde işler Küresel Finans Oligarşisi açısından çok da pürüzsüz gitmese de genelinde sistemin hakimiyeti sağlanmıştır.

Eski çağlardan bu yana, diğer insanlar üzerinde hakimiyet kurmaya çalışan birtakım güçler ve güçlüler bu konuma, insan kitlelerinin beslenme gereksinimi üzerinde hakimiyet kurarak ulaşmışlardır.

Bunu nasıl yapıyorlarmış?

Açlık korkusu yaratarak…

Küresel ölçekte KURGULANMIŞ BİR AÇLIK kurmacası yaratarak…

Korku yaratma birinci aşama, ardından ülkelerin geleneksel tarım yöntemlerini, üretimi artırma gerekçesiyle sona erdirmek ve kendi sömürme ve bağımlılık projelerini hayata geçirmek geliyor.

Ve TARIM SAVAŞI…

Sıradan insanların elinde asla para ve güç olmamalı..

İnsan… Toprak ve Su…

Tarımla geçinenleri bezdirme, borçlandırma ve tarımsal üretimi dışa bağımlı kılma.

Nasıl! Ülkemizdeki gibi.

Tarım girdilerinde çiftçiyi tamamen devre dışı bırakıp köle konumuna sokmak. Tohum, akaryakıt, gübre, ilaç gibi temel girdilerde bu güçlerin dediği olmakta…

Peki ya çıktı da, ürün maliyeti ve fiyatında?

Orada da çiftçinin belirleyiciliği yok, ne denirse alıp kabul etmek zorunda.

Bu KÜRESEL FİNANS OLİGARŞİSİ ya da neoemperyalizmin elinde, denetiminde olmalı.

Ünlü Kissinger ne diyordu:

“Petrolü kontrol edebilen ülkeleri kontrol eder, gıdaları kontrol edebilenler ise halkları kontrol eder.”

Endüstriyel gıda üretimi, yeni küresel beslenme sistemi içinde STANDART GIDA PLANI, gıdayı bir silah gibi kullanma…

Bu amaçla KÜRESEL TOPRAK GASPI, ülkemizde bunu izliyor, yaşıyoruz. “Bu tarımı bu köylünün elinden almak gerek” demiyor mu?

Topraklarımız satılmadı mı-satılmıyor mu karanlık ellere?

Peki oyunun ayrıntıları neler?

ABD’nin “ABD tipi Beslenme” yani FAST-FOOD bu bağlamda çarpıcı bir örnektir.

ABD bunu yaymak ve daha çok satmak, dünyayı kendisine daha çok bağımlı kılmak için üç tarım ürününe bağlanmış basit ama hain bir planı devreye sokuyor.

Bu üç ürün BUĞDAY-MISIR-SOYA…

ABD mısırı ancak 15.700.000 adet TIR’la taşıyabiliyor ve bu 251.200 km’lik bir TIR kuyruğu demek. ABD’nin bu mısırlarının %90’nının alıcısı ve ihracatçısı CARGİLL adlı firmal…

Ülkemizde de, özellikle AKP döneminde bu firmaya büyük ayrıcalıklar tanınmış ve ABD Başkanı Bush, Recep Tayyip Erdoğan’dan bunları bizzat istemiş ve yaptırmıştır.

Ülkemizdeki pancar ekim alanlarının kısıtlanması ve mısır esaslı şekere ağırlık verilmesinin ardındaki oyunlar bunlardır işte…

CARGİLL, soya ve buğdayda da işin içinde…

Başta ABD olmak üzere tüm dünyada kitlesel olarak tarımı yapılan stratejik tarım ürünlerinin (BUĞDAY-MISIR-SOYA) en büyük satıcısı-alıcısı o…

Ülkemize ilişkin çarpıcı bir örnek…

CARGİLL’in Kocaeli-Yarımca ROTA-PORT terminaline yaptırdığı 100 bin kapasiteli ithal tahıl ve yağlı tohumlar depolama ve yükleme tesisleri, neyin nesidir?

Neyin nesi olduğunu firma yetkilisi şöyle anlatıyor:

“Buğday üretiminde Türkiye’ye kendisine yeterdi, fakat sorun kalitede… Türk halkı güzel, beyaz ve sünger gibi yumuşak ekmeği seviyor. Bunun içinde gluteni yüksek, proteini yüksek buğdaya ihtiyacınız var. ROTA, CARGİLL’den kaliteli buğdayı Panamax gemileri ile ithal ederek depolamasının ve oradan da yük trenlerine yüklenerek un fabrikalarına yollanmasını sağlıyacaktır.”

CARGİLL, dünyadaki en büyük hayvan yemi ve yem ana maddeleri (Soya küspesi, mısır) üreticisi ve tedarikçisi.

Ve dünyadaki en büyük kanatlı hayvan üreticisi ve ihracatçısıdır…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor