TAM YÜZ BİR YIL ÖNCE BUGÜN ULU ÖNDER KENTİMİZE GELDİ

BİRİNCİ BÖLÜM

Bugün 15 Mart. Ulu Önderimiz, Ebedi Rehberimiz, Gazi Mustafa Kemal

Atatürk, 101 yıl önce bugün, Devlet Reisi sıfatıyla kentimizi ilk kez

onurlandırmıştı. Komutan Mustafa Kemal Paşa, daha önce de; 30 Ekim

– 10 Kasım 1918 arasında ve 5 Ağustos 1920’de Adana’daydı, Aslında,

15 Mart 1923 ziyareti Mustafa Kemal’in 3’üncü Adana gezisiydi.

Bugün, Ulu Önderimizin Adana’daki, 15-16 Mart ayrıntılarına girmeden,

kentimizdeki söylemlerinden azıcık sadeleştirilmiş küçük paragraflar sunmak istiyorum. Seçtiğim paragraflar hem geçmişimize, hem günümüze, hem de yarınlarımıza tutulan güçlü ışıklar gibi geldi bana.

GENÇLERE SESLENİRKEN:

Genç arkadaşlarım;

Acı günlere ait olmakla beraber bir hatırayı burada tekrar etmek isterim.

Efendiler; bende bu vekayiin (Kurtuluş ve TBMM’nin açılması gibi

mutlu olaylar) ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da

doğmuştur. (…) Memleketiniz, Adana’nız, malum olduğu devirden beritamamen bir Türk memleketidir. Bu Türk memleketi, bugünkü Vatanındiğer yörelerinden daha az sarsıntılar, felaketler, değişiklikler geçirmedi. Sonsuz asırlar içinde bu toprakların yetiştirdiği seçkin evlatlar daimakarşılık koymuş, müdafaasını yapmış, varlığını korumak içinçalışmışlardır. Daima muvaffak olmuşlardır. Nasıl ki, bunda da şanlaşerefle başarı kazanmışlardır.

SULTANİ MEKTEBİNDE:

Nehir kıyısında, Kız Lisesi diye bildiğimiz okulun o zamanki adı Mekteb-i Sultani idi. Akşam, Paşa onuruna binanın üst katında yemek düzenlendi. Gazi, katılımcılara hitaben önemli bir konuşma yaptı. Sonradan ayrıntılarına gireceğimiz konuşmasından bir bölümünü sunuyorum.

“Bugün buradaki izlenimim, dinlediğim nutuklar ve Adanalıların bende bıraktığı intiba şu olmuştur. Adanalılarla çok fazla görüşmeye gerek yoktur. Çünkü bütün söyleyeceklerimi, benim duygularımı onlar çok derinden anlamış bulunmaktadırlar. (…) Düşmanlarımızın hakkımızdaki fikriyatı asırların birikiminden oluşmaktadır. Ancak bizler, bugünkü gelişmeleri kabul ederek, ilmin ve uygarlığın gereklerine başvurarak, bütün uygar milletlerin bilim düzeyine ulaşarak onları yenebiliriz. (…) Bizi yanlış yola yönlendiren habisler çoğunlukla din perdesine bürünmüşlerdir. Saf ve temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aldatmışlardır. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz. Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıkları hep din perdesi altındaki melanetten gelmiştir. Onlar,

her türlü hareketi dinle karıştırırlar.

ÇİFTÇİLERLE SOHBETTE:

Milletimiz çok derin acılar çekti. Mağlubiyetler gördü. Bütün bu ıstıraplardan sonra yine bu topraklardayaşıyorsak, bunun asıl kaynağı şundadır. Çünkü Türk çiftçisi bir eliylekılıç kullanırken, diğer eliyle ve sabanıyla topraktan ayrılmadı. Eğermilletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.

PAZARTESİNE: ADANA’DA YER YERİNDEN OYNADI  

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor