Sağlıklı su içmek isterken sağlığınızı tehlikeye atmayın

İndirimden faydalanmak isteyenler için telefon numaraları: 0 (541) 308 05 49  

RÖPORTAJ: YENER EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) –  Uzun ve sağlıklı bir yaşam için temiz su kaynaklarına ihtiyacımız var. Son yıllarda temiz içme suyu denilince, su arıtma sistemleri insanların imdadına yetişiyor. Zira, her 20 kullanımda imha edilmezse zehir saçan damacanaların yüzlerce defa kullanıldığını, kanserojen madde içeren pet şişelerin sağlığımızı riske attığını varsayacak olursak, geriye en güvenilir kaynak olarak, su arıtma sistemlerinin arttığı sular kalıyor. Fakat her su arıtma sistemi de gönül rahatlığıyla içebileceğimiz su üretmiyor. Bu bakımdan, gerekli yetkinlik belgelerine sahip, işinin uzmanı firmalara başvurarak evimize veya işyerimize sistemi kurdurmamız gerekiyor. Adana’da en ciddi firmalarından biri ise Efe Su Arıtma Sistemleri olarak biliniyor. Mahfesığmaz mahallesinde hizmet veren Efe Su Arıtma’yı ziyaret ederek, firma sahibi Harun Aldemir ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Kendisi sorularımıza samimi cevaplar verdiği gibi, sisteme sahip olmak isteyen okurlarımıza yüzde 20, sisteme sahip olup da bakım yaptırmak isteyenlere de yüzde 10 indirimde bulunma nezaketi gösterdi. Kendisine okurlarımız adına teşekkür ediyoruz. 

Kısaca sizi tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?

Adana’da 1977 yılında dünyaya geldim. Aslen Karaisalı ilçesindenim.  17 yaşımda başladığım sektörde 30 yılı geride bıraktım. Bu mesleği Adana’da ilk icra edenlerden biriyim. Mersin Üniversitesi Tarsus Meslek Yüksek Okulu Tekstil Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Pazarlama Bölümü’nü tamamladım. Kendime ait firmamda satış ve teknik servis hizmeti veriyorum. İyi derecede Arapça, Rusça ve İngilizce biliyorum. 2 çocuk babasıyım.

Adana’da yaşayan insanlar neden su arıtma cihazı kullanmalı?

Adana’nın kullandığı Çatalan suyunun ne kadar içilebilir türe olduğu tartışmaya açıktır. Bunun yanı sıra, musluktan akana kadar uzun bir yolculuktan geçiyor. Su, kaynağında ne kadar temiz olursa olsun, temas halinde olduğu her noktada kirlenme riski mevcuttur. Su toplama havzasından yerel yönetimler tarafından arıtılarak verilen ham su, şebeke dağıtım boruları gibi karmaşık bir sistemin içinden nihai kullanım noktasına çok da hijyen olmayan koşullarda ulaşmaktadır. Şebeke boruları, özellikle hat içinde basınç olmadığı durumlarda, dış ortamdan vakumlama etkisiyle, kirliliğe açık hale gelmektedir. Bütün bunlar, son kullanım noktalarında su arıtma sistemlerinin önemini ortaya çıkarmaktadır. Kısaca özetlemek gerekirse; Su iyi bir taşıyıcıdır. Sokaklarda ki alt yapı borularından, apartmanların depolarına, apartman tesisatlarından da musluğumuza ulaşıyor. Geçtiği borulardaki pas ve kiri de bünyesine alıp, bunu beraberinde getiriyor. Bugün hangi apartmanın deposuna bakarsanız bakın, tabanında mutlaka kalın bir katman göreceksiniz. Bundan da, suyun içerisinden partiküller geldiği anlaşılıyor.

Şehir suyunun klorlandığını biliyoruz. Bu, sağlıklı bir su için yeterli gelmiyor mu?

Suya verilen klor bileşikleri, suyun şebeke hattındaki yolculuğu sırasında mikroorganizmalara karşı güvenlik sağlamaktadır. Ancak, suyun içindeki serbest klor miktarının çok dikkatli kontrol edilmesi gerekir. Çünkü, serbest klorun fazlası, insan vücuduna zararlıdır. Klorlu suda belki mikrop yoktur ancak klor insan vücudu için zararlıdır. Suyun içindeki klorun bir diğer zararı, suyun içinde bulunan organik maddelerle birleştiğinde oluşan THM (trihalometanler) dir. Bu maddelerin kanser yapıcı özelliği vardır.

Kaynatıp soğutularak elde edilen içme suyu ne kadar etkili?

Eskiden klorlama olmadığından dolayı dedelerimiz, ninelerimiz suyun içerisinde ürüyen bakterileri öldürmek için kaynatma yöntemi uygulardı. Fakat bu da suyun içinde ki faydalı mineralleri de öldürüyordu. Hala aynı yöntemi uygulayanlar var. Bu sadece beyni kandırmaktır. ‘Ters Osmoz’ sistemiyle arıtılan su, en sağlıklı olandır.

Suyu sağlıklı kılmak amacıyla dünyanın her yerinde güvenle uygulanan ‘Ters Ozmos Sistemi’ hakkına bilgi verir misiniz?

Ters Osmoz, ReverseOsmosis teknolojisi, günümüz membranfiltrasyon teknolojilerinin ulaştığı en uç noktadır. Yüksek basınç uygulanan bir sistemdir. 1950’lerin sonunda Amerikan hükümetinin desteği ile deniz suyunun tuzdan arındırılması yöntemi olarak geliştirilen Ters Ozmos, 1970’lerden bu yana dünyada ve Türkiye’de endüstriyel ve evsel su filtrasyon amacına yönelik kullanılmaktadır. Ters Osmoz sisteminin çalışma prensibi, cihaz içinde bulunan filtreler aracılığı ile gerçekleşmektedir. Su, basınç ile filtreler üzerindeki gözeneklerden geçmektedir. Bu işlem sırasında suyun içindeki maddelerin çoğu bu gözeneklerden geçemez ve konsantre su olarak dışarı atılır. Bu işlem sayesinde daha iyi su kalitesi elde edilir. Ters Osmoz ile evler, ofisler, kalabalık işyerleri, kahve, lokanta gibi su ihtiyacı olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin düşük kapasitelerde kullanabileceği güvenilir su kalitesi sağlanır. Tezgahaltı ters osmoz sistemleri saatte 10 litreden 500 litreye kadar su arıtma kapasitesine sahiptirler. İçerdiği TFC membran sayesinde 0,0001 micron hassasiyetinde arıtma özelliğiyle, çözünmüş katı maddeleri, kireci, mineralleri, sodyum, bakteri ve küf gibi maddeleri yüzde 98 oranında arındırarak güvenilir içme suyuna dönüştürür. Ters osmoz sistemleri devrim niteliğinde bir teknolojidir. İlk başlarda gemilerde deniz suyundan içme suyu elde etmek için kullanılırken günümüzde artık teknolojinin ilerlemesiyle evlerde de rahatlıkla kullanılır bir hale gelmiştir. İleri bir filtreleme teknolojisi olan Ters Osmoz sistemlerinin temelini binlerce yıldır bilinen doğal bir süreç olan Osmoz oluşturur. Osmoz suyun az yoğun ortamdan çok yoğun ortama emilme sürecidir. Ters osmoz ise bu sürecin basınçla tersine döndürülerek çok yoğun ortamdan temiz su ayrıştırmak için kullanılmasıdır. Ters Osmoz süreci, filtre edilmemiş suyun basınç uygulanarak yarı geçirgen zardan geçirilerek filtrelenmesi işlemi olarak da tanımlanabilir. Tamamen doğal bir yöntemdir. Ters Osmoz teknolojisinde membran filtre kullanılır. Membran bilim dünyasında hücre zarı, su arıtma teknolojisinde ise seçici geçirgen ya da ayırıcı madde anlamına gelir. Yapılan bu işlem sırasında su molekülleri ve bazı inorganik moleküller membran filtre üzerinde bulunan gözeneklerden geçebilirken, suyun içindeki zararlı ve kirletici maddelerin çoğu bu gözeneklerden geçemez ve su konsantre su olarak dışarı atılır. Yapılan bu işlem diğer filtreleme yöntemlerine göre istenen kapasitede çok daha iyi su kalitesi elde etmeye olanak verir.

Arıtılmış suyun aile bütçesine katkı sağladığı doğru mu?

Suyun kalitesi insan sağlığı ile ilintili olduğu kadar, suyla çalışan cihazların (kazan, boyler, çamaşır makinası, bulaşık makinası v.b.) faydalı ömrü açısından da önemli bir faktördür. Sudaki tortu borularda ve su kullanan cihazlarda, akışın yavaş olduğu ölü noktalarda birikirler. Tıkanmalara ve hassas kontrol cihazlarının bozulmasına neden olurlar. Sudaki sertlik zamanla kendiliğinden veya su ısıtıldığında hızla çözünürlüğünü kaybeder ve geçtiği yüzeylere yapışmaya başlar. Su borularının içi hızla dolar, su basıncı ve akışı azalır. Kısa süre içinde boruların değişim zorunluluğu doğar. Şofben, çamaşır makinası, bulaşık makinası gibi sıcak su ile çalışan cihazlar kireçlenir ve tamirat gerektirirler. Yumuşak su ile tamirat giderlerindeki tasarruf yüzde 25`tir. Suyun ısıtıldığı yüzeylerde daha da artan kireçlenme, yalıtkanlığa sebep olur ve elektrik tüketimi yüzde 17 artar. Musluk ve vanalarda, duşlarda arızalar daha sık oluşur. Kalorifer tesisatındaki kireçlenme yakıt tüketiminin yüzde 22 artmasına sebep olur. Sert su ile yapılacak temizlikte,  aynı temizliği sağlamak için yumuşak suya kıyasla, yüzde 70 daha fazla temizlik maddesi kullanılması gerekir. Sert su ile yıkanan giyecekler, hızlı yıpranır, renkleri çabuk solar. Yumuşak suyun giysi bütçesine katkısı yüzde 33`tür. Sert su ile yapılan vücut temizliğinde, tende kuruluk olur, saçlar ise doğal yumuşaklığını kazanamaz, sert ve kepekli olur. Yumuşak suyun vücut bakım malzemeleri bütçesine katkısı yüzde 25`tir. Sert suyun içimi lezzetsiz ve kabadır. Hazırlanan içecekler doğal aromalarını kazanamaz. Suyun içindeki organik maddeler, suya hoş olmayan bir koku ve bazen renk verirler. Su arıtma sistemlerine harcanacak maliyet insan için sağlık, konfor, temizlik, ticari ve sanayi kullanımlarda verim, kalite ve cihaz ömründen kazanım olarak geri dönecektir.

Su arıtma sistemi kurdurmak yüksek maliyetli mi bir iş mi?

5 kişilik bir ailenin adam başı 2’şer litre su kullandığını düşünelim. Bu da ailenin günde bir damacana su tükettiği anlamına geliyor. Ortalama bir damacananın fiyatı 10 lira. Ayda 300 lira, yılda 3 bin 600 lira bir maliyet ortaya çıkar. Bir yılda vereceği para ile tüketici bize başvurarak evine bir arıtma sistemi kurabilir. Biz bu işi profesyonel yapıyoruz. Satış sonrası destek çok önemli. 3 ayda bir sistemin kontrollerini gerçekleştiriyoruz.  Teknik servislerimizle insan sağlığına hizmet ediyoruz ve bunların karşılığında bir ücret almıyoruz. Sadece malzemelerin değişiminde ücret alıyoruz. Ama piyasada fatura kesmeyen, SSKlı işçi çalıştırmayan birçok firma görünümlü işyeri var. Adam bir defa satıyor ondan sonra kaybolup gidiyor. Hizmet devamı yok. O kişinin fiyatıyla bizim verdiğimiz fiyat elbette bir olamaz. Bizim amacımız para kazanmak değil. Amaç topluma faydalı olmak.

Damacana ve pet şişe suyu ne kadar sağlıklı?

Her ikisi de son derece sağlıksızdır. Damacananın ham maddesi olarak kullanılan kimyasallardan, “fosgen” adı verilen zehirli bir gaz ortaya çıkar. Savaşlarda kullanılan fosgen, kimyasal kirliliğe neden olarak sağlığı büyük ölçüde tehdit eder. Damacanaların taşınırken güneşe maruz kalmaları da zehirli kimyasalların suyun içine geçmesine neden olur. İşlenmiş suların hijyenik olmayan koşullarda üretilmesi veya memba sularının yine sağlık için risk oluşturacak koşullarda damacanalara koyulması temiz su diye alınan sularda bakteri üremesine neden olur. Ayrıca damacanaların dönüşümlü olarak kullanılması da yeterince temizlenmemiş damacana sularını içtiğiniz anlamına gelmektedir. Her damacananın 20 kullanımdan sonra, yerleşim yerine 30 kilometre uzaklıkta imha edilmesi gerekiyor. Pet şişelere gelince; Yapılan araştırmalarda, pet şişenin temas ettiği içme suyuna, ‘Chimassorb 81, Oleamide ve Irgafos 168’ isimli plastik katkı maddelerinin geçtiği belirlendi. Birkaç gün güneş ışığında bekletilen pet şişelerde ise antioxidant 2246 ve ButylatedHydroxytoluene (BHT) maddeleri tespit edildi ve bu açıklandı. Bilim insanları, söz konusu kimyasalların uzun vadede iç organlara ciddi zararlar verdiğini ifade ediyorlar.

Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim

Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor