‘Türkiye bölünsün istemiyoruz’

HDP Çukurova İlçe Örgütü Eş başkanları Saniye Seçgin ile Yaşar Demir, gündeme dair sorularımız yanıtladı. Seçgin ve Demir, ‘’HDP Türkiye’nin bölünmesini isteyen veya arzulayan bir parti kesinlikle değildir.Ülkede derinleşen her krizde veya ortaya çıkan her sorunda, mevcut iktidar milliyetçiliğe hitap ederek puan toplamaya çabalıyor. Bu noktada da, HDP onlar için en kolay hukuksuzluk ve en kolay baskı uygulanabilen bir parti durumunda’’ dediler.

Röportaj: Yener EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) – Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çukurova İlçe Örgütü, önce ki pazar günü 4’üncü Olağanüstü Kongresi’ni gerçekleştirdi ve yapılan seçim sonucunda başkanlık görevine Saniye Seçgin ile Yaşar Demir getirildi. Eş başkanları ziyaret ederek, gündeme dair konularla ilgili bir röportaj gerçekleştirdik.

Çukurova ilçe halkının HDP’ye olan ilgisi ne durumda?

Saniye SEÇGİN: Türkiye halklarının genel olarak HDP’ye yönelik ilgisi son derece yüksek. Bunun nedeni ise bütün zorluklara, ağır koşullara ve yaşanan baskılara rağmen, ezilenlerin yanında durmamız, ötekileştirilen bütün halklara ve inançlara sahip çıkmamızdır. Bu noktada Çukurova ilçe halkı da, partimize gönülden verdiği desteği esirgemiyor. Örnek verecek olursam, geçen günlerde bir kadın gelerek, bizi ziyaret etmeyi çok istediğini ancak çekindiğini ifade etti. Malumunuz, partimiz sistem tarafından kriminalize edilmek isteniyor. Terörist gibi argümanlar kullanılarak lanse edildiğimiz ve medyada kendimizi anlatabileceğimiz yeterli mecra bulamadığımızdan, insanların kafasında soru işareti olarak kalıyoruz. Aslında bu soru işareti, insanlar için de bir çekim merkezi oluşturuyor. Tıpkı örnek verdiğim kadın gibi. Kendisiyle oturup sohbet ettik, vatan haini ve lanse edildiği gibi terörist olmadığımızı söyledik. Sadece Kürt haklarını savunan bir parti olmadığımızı, Arap, Ermeni, gayri Müslim gibi bütün halkların partisi olduğumuzu anlattık. Bunları öğrenince mutlu oldu ve fırsat buldukça gelmek istediğini söyledi. Siyasi iktidar kendine itiraz eden herkesi ‘vatan haini’ ilan ediyor. İnsanlar bunu anlıyorlar artık. Bu gerçeği de gördükçe bize olan algıları değişiyor.  

Temasta bulunduğunuz insanların sizlerden beklentileri nelerdir?

Yaşar DEMİR: Öncelikle şunu belirteyim ki,halkın seçtiği belediyelere kayyum atanması ve vekillerin tutuklanması kabul edilebilir bir şey değildir. Bütün baskılara rağmen Türkiye halklarının partimize karşı duyarlı olduğunu görüyoruz ve sanki yarın seçim olacakmış gibi hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Halkın bütün kesimleriyle temas halindeyiz. Üzerimizde ki baskının onlar da farkındalar ve bunu yadırgıyorlar. Hem baskıcı zihniyetten hem de ekonomik krizden kurtulmak amacıyla, bir an evvel sandığın önlerine gelmesini bekliyorlar. Ülke genelinde 7 milyona yakın bir oy potansiyelimiz var. Bunun önümüzdeki seçimlerde artacağını düşünüyorum. Biz barıştan ve demokrasiden yana bir partiyiz. Bu ülkede herkesin kendi kültürü, kendi kimliği, kendi inançları ve kendi yaşam anlayışıyla var olabileceğini, kardeşçe yaşayabileceğini dile getirdik. Adana bunun için somut bir örnektir. Lazı, Çerkesi, Arabı, Türkü ve Kürdü ile insanlar barış içinde bir arada yaşıyorlar. Bütün çabalara rağmen Adana’da çatışma çıkaramaya kimsenin gücü yetmiyor. Bu Adana’da başarılıyorsa, ülkenin her yerinde de çok rahat başarılabilir diye düşünüyorum. 

‘’Bölücüymüş gibi lanse edilmeye çalışılıyoruz’’ demiştiniz. Bunu kırmak için nelere yapıyorsunuz?

Saniye SEÇGİN: Açık ve net olan bir şey söyleyerek sorunuza cevap vermem gerekirse, HDP Türkiye’nin bölünmesini isteyen veya arzulayan bir parti kesinlikle değildir.Ülkede derinleşen her krizde veya ortaya çıkan her sorunda, mevcut iktidar milliyetçiliğe hitap ederek puan toplamaya çabalıyor. Bu noktada da, HDP onlar için en kolay hukuksuzluk ve en kolay baskı uygulanabilen bir parti durumunda. Özellikle yandaş basının da kullanılarak yaratılan bu algıyı kırabilmek için gayretlerimiz var tabi. Basın bize kapalıysa, biz de insanlarla bire bir temas kurarak ve sosyal medyayı etkin olarak kullanarak gerçekleri aktarmaya çalışıyoruz. Bunları yaparken de kesinlikle mağduru oynamıyoruz. Böyle bir tarzımız yok. Gerçek anlamda hukukun uygulanmasını istediğimizi dile getiriyoruz. Anti-demokratik denilen 1982 Anayasasını bile mumla arar duruma geldik. Gerisini artık siz düşünün. Hukuk, muhalifleri susturmaya yarayan bir araca dönüştürülmüş ne yazık ki. Sopayı da en çok bize karşı kullanıyorlar. Anket çalışmalarımızdan elde ettiğimiz sonuçlara baktığımızda, oy oranımızın eksilmediğini görüyoruz. Bu da demek oluyor ki, yapılan bütün hukuksuzluklarla insanları etkileyemiyorlar.

Bölücü söylemlerinin etkisiyle gittiğiniz yerlerde tepki gördüğünüz oluyor mu?

Saniye SEÇGİN: Mevcut iktidar ülkede bir kutuplaşma meydana getirdi. Ülke görüş olarak adeta yüzde 50, yüzde 50 bölünmüş durumda. Nadir de olsa zaman zaman gittiğimiz yerlerde önyargıyla yaklaşan insanlara karşılaşmıyor değiliz. Fakat söylediğim gibi, kendimize ifade edince önyargılar kırılıyor. Önyargılı olan ve bizi gerçekten tanımak isteyen her kim varsa herkese kapımız açıktır. Her kesimden insanlar gelip çayımızı içebilir ve bizimle istediği konudan fikir alışverişinde bulunabilir. 

Türk halkı bölünme, Kürt halkı ise asimile edilme kaygısı taşıyor. Bu sorunun çözümü sizce nedir?

Yaşar DEMİR: Çözüm çok basit. Yürütülen politikalarla her ikisini de olamayacağının insanlara benimsetilmesidir. HDP olarak bizim tavrımız da bundan yanadır. Bu politikaların kazanılması için de, geçen yerel seçimlerde diğer muhalefet partileriyle yol haritası çizerek, demokrasinin kazanması için çalıştık. Türk ve Kürt halkları et ve tırnak gibidirler. Yüzyıllardır barış ve kardeşlik içinde yaşıyorlar. Dolayısıyla ortada korkulacak bir durumda yok.  

Zaman zaman erken seçim tartışmaları gündeme geliyor. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Saniye SEÇGİN: Kendi açımızdan bir değerlendirme yapacak olursak, olası bir seçime karşı teşkilat olarak her zaman hazır olduğumuzu söyleyebilirim. Halktan aldığımız güçle başarılı sonuçlar çıkaracağımıza da eminim. Zira, HDP şu an itibariyle TBMM’de kilit parti konumunda. AKP ve MHP’nin kaybetmesi için ‘Millet İttifakı’na destek verdik. Bunun sonucunda, Metropol kentlerin çoğunluğunu Millet ittifakı kazandı. Halkımızın önerilerini dikkate almaya ve bu yönde hareket etmeye devam ettiğimiz sürece, seçimlerde sorun yaşayacağımızı sanmıyorum. İnsanların, oyunu kullandıktan sonra sabaha kadar sandıkların başında uyumaya gerek görmeyeceği seçimler olması arzusundayız. Bizim için seçimlerde önemli olan bunlar.

HDP, bir Türkiye partisi olma yolunda ilerliyordu. Fakat çözüm sürecinden sonra bu algı yıkıldı. Bunun sebebi nedir?

Yaşar DEMİR: HDP, gerek tavırlarında, gerek seçim bildirgelerinin hepsinde bir Türkiye partisi olduğunu her seferinde açıklamıştır. Milletvekillerimize ve belediye başkanlarımıza bakarsanız her etnik gruptan kişilerin var olduğunu anlarsınız. Bunu diğer partilerde çok az görürsünüz. Belki de yoktur. HDP sadece Kürt’lerin partisi değildir. HDP bütün halkların partisidir. HDP’nin barajı geçmesi için kitlelerin kenetlendiği örneğini verecek olursak Türkiye partisi olduğumuz görülebilir.

Çözüm süreci yeniden gündeme gelirse, iktidar ile bir ittifak veya ortak bir çalışma yürütmeyi düşünür müsünüz?

Saniye SEÇGİN: Çözüm süreci bu ülkenin genel gündemidir. Bunun hükümetlerle veya partilerle çok ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Bunu çözecek olan devletin kendisidir. Bütün halkların isteği, eşit haklara sahip olarak; özgür, kardeşçe ve yan yana barış içinde yaşamaktır. Bu temel bir taleptir. Bu talebin de karşılanması gerekmektedir. Bu talep görülüp karşılanırsa bundan iktidar değil, bütün halklar kazanacak.Şu paranoyadan artık kurtulmak gerekir. Nasıl Arapça, İngilizce, Lazca konuşulduğu için bölünmüyorsa, Kürtçe konuşulduğu için ülke bölünmez.Birileri iktidarını ve koltuğunu koruyabilmek için milleti birbirine düşürmeye çalışmaktan artık vazgeçmelidir.Demokrasi; hava, ekmek, su kadar gereklidir. Halklar arasında suni olarak yaratılan düşmanlığın demokratik bir yolla çözülmesi gerekiyor. Yaratılan gerginlik, halklar arasında korkuları ve kaygıları derinleştiren bir işlev görüyor ve ekonomik olarak da ülke kaynaklarının heba edilmesine neden oluyor. Unutmamak gerekir ki, kaosun olduğu yerde her zaman gözyaşı, acı, zulüm, baskı ve yoksulluk vardır. Biz halklar olarak böyle koşullarda yaşamak istemiyoruz. Buna mahkum ve mecbur değiliz.

Adana’nın tespit ettiğiniz sorunları nelerdir ve çözümü noktasında ne gibi çalışmalarınız olacak?

Yaşar DEMİR: Yanlış politikalar sonucu bir tarım kenti olma özelliğimizi kaybediyoruz. Tarım arazilerimiz gün geçtikçe azalıyor. Bunun en büyük sebebi ise arazilerin imara açılmasıdır. AKP, bütün ülkede olduğu gibi Adana’da beton yatırımı yapmaktadır. Size sorarım; Tarım arazilerini bölecek şekilde yol yapılır mı? Ama AKP yönetimi bunu Adana yapmayı düşünüyor. Tarımın dışında Adana’nın sanayisi de çok kötü. Teşvikler başka şehirlere kaydırıldı. Yani yandaşlara… Adana önceden iş göçü alan bir şehirken son yıllarda göç verir oldu. Bunun merkezi bir politikayla düzetilmesi gerek. Adana’nın çok karmaşık bir trafiği var. Ulaşım sorunu, yerel yönetimlerle birlikte ortak yapılacak çalışmalarla aşılması gereken bir sorundur.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor